Keyifli okumalar dilerim, güzellerim!
Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi sakın unutmayın!***
Annemin peşinden salona doğru giderken Afife teyze ve onun züppe oğlunu unutmuş sayılırdım. Koltuktaki boşluğa oturup anneme gözlerimi kırpıştırarak baktım. Bir şeyler isteyeceğim zamanlarda yaptığım gibi kocaman gülümseyerek dirseğimi koltuğa dayayıp başımı da elime yasladım.
Uzun bakışmamızın ardından sessizliğe dayanamayıp, ''Bana sarmayı ne zaman pişiriyorsun, Bayan Aslanlı? Hani söz vermiştin ya, hatırladın mı?'' diye sordum. ''Bugün sen ne istediysen yaptım ve anlaşmamıza sadık kaldım.''
Annem kaşlarından birini yukarı kaldırdı. ''Ne sarmasından bahsediyorsun sen? Ben öyle bir söz vermedim. Sen müstakbel kayınvalidenle tanıştın ve olması gerektiği gibi ona harika bir şekilde davrandın. Seni çok sevdi, bu evliliğin önünde artık hiçbir engel kalmadı.''
Müstakbel kayınvaliden kelimelerini duymamla birlikte yüzümü buruşturarak oturduğum yerde bir anda dikleştim. ''İstediğim yemeği yapacağını söylemiştin! Ben de sarma istiyorum, bundan kaçamazsın! Ayrıca o kadının oğluyla asla evlenmeyeceğim! Neden ısrar ediyorsun ki? İs-te-mi-yo-rum.'' Son kelimeyi heceleyerek söylerken beni iyice anlamasını umuyordum. ''İstemiyorum!'' Melahat teyzenin meraklı sorularını hatırlayınca kaşlarım çatıldı. ''Hem bu evliliğin önünde engel kalmadığına emin misin? Ben kabul etsem de bu evlilik olmayabilir. Afife teyzenin oğluyla kızını evlendirmeyi düşünen tek kişi sen değilsin, fark etmedin mi?''
Gözlerini kısarak bana şüpheli bir şekilde baktı. ''Bildiğin bir şey mi var? Afife, oğlu için hayatında kimse yok dedi. Kendi kulaklarınla duydun ama kastettiğin kişi Melahat ise...'' Aynı fikirde olduğumuzu biliyordum ama annemin bu konuda hiçbir tereddüdü olmadığı, evleneceğime olan inancından belliydi. Omzuma hafifçe vurup bir kahkaha attı. ''Onun kızıyla Afife teyzenin oğlunun evlenmesi imkânsız gibi bir şey! Güldürme beni anası zillim! O yakışıklı, benim damadım olacak! Melahat yakında bunu anlayacaktır, anlamazsa ben anlatırım. Sen kafana takma onu.''
''Keşke ben de senin kadar hevesli olabilseydim...'' Onun kadar neşeli olamadığımdan somurtmakla yetindim. Evlenmeyi istemiyordum, özellikle de annemin bulduğu bir adamla evlenmeyi hiç istemiyordum. Annemi gıcık etmeyi göze alarak konuyu kendimden uzaklaştırmayı seçtim. ''Ben aralarında bir şey var demedim, anne. Melahat teyze bu konuda çok meraklıydı. Kızının da Afife teyzenin oğluna karşı ilgisi olabilir, bence o araştırmalar boşuna değil. Sanki ağzını arıyorlar gibiydi...'' İçimde tuhaf bir his vardı ve bu his, ikisinin arasında bir şeyler olabileceğini fısıldayıp duruyordu. ''Melahat teyze şu gizemli damat adayıyla senden önce tanışmış da oldu. Ki bana kalırsa kızı ona fotoğraflarını çoktan göstermiştir. Sırf tanışmak için de Afife teyzeyi bekledi ve kendini eve bıraktırdı. Bir taşla iki kuş! Damat adayı böylece adadan elenmiş oldu, ne dersin?''
Ya da adadan elenen ben olmuştum. Elimde meşaleyle kıçımı dönüp giderken hiç değilse yakışıklı damat adayının yüzünü görmeyi isterdim. En azından annemle tartışmama değip değmediğini görmüş olurdum. Fakat o adamın bir kez bile yüzünü görüp onunla tanışırsam başıma büyük bir bela alırdım. Afife teyzenin annemle aynı fikirde olduğu bana olan samimi davranışlarından belliydi.
Hayal Aslanlı'nın gülümsemesi sözlerimin etkisiyle adetâ yüzünde dondu. ''Saçmalamayı kes, beni bu şekilde kandıramazsın. Zaten o çocuğu gördüğünde, onunla tanıştığında sen de anlayacaksın. Siz, birbiriniz için yaratılmış gibisiniz.''
Gözlerimi devirip derin bir nefes aldım. ''Adamı en son sünnetinde görmüşsün, hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Yıllarca yurt dışında okumuş, babasının şirketini devralacakmış falan filan... Sence uyumlu muyuz? O adam tahminen mükemmelliyetçi, sıkıcı, uyuz herifin tekidir. Nasıl onunla uyumlu olduğumuzu düşünüyorsun? Hadi bunları geçtim, Melahat teyze de onu damadı olarak istiyor. Kadının bana nasıl davrandığını gördün, belki kızı o adamla görüşüyor bile olabilir. O soruların hiçbiri öylesine değildi, anne. Eğer bir ilişkileri varsa aralarına girmeye hiç niyetim yok. Damat olarak onu isteyen sensin, ben değilim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAMUK ŞEKER GİBİ
Teen FictionMükemmel olduğuna inandığım deli dolu hayatım bir gecede altüst oldu. Civciv, Kurbağa Prens'le tanıştı. Yakışıklı bir yüzün, harika bir vücudun, kibir dolu tavırların sahibi Göktürk Hanbeyi'nde tam bir serseri havası vardı. Hiç kimse onun benimle...