Tam kelimeler ağzından dökülecekti ki o lanet zil sesi duyuldu. 'Ne vardı yani iki dakika geç çalsa.' diye içimden söyleniyordum zile. Tabi Halit'e hiç çaktırmadım. Halit'te bozulmuştu bu duruma çocuğun laflarını boğazına dizmişlerdi. ''Ders çokta önemli değildi aslında konuşabiliriz.'' dedim. Hiç şikayetçi olmadı teklifi kabul etti başladı konuşmaya.
- Aslında nereden başlayacağımı bilmiyorum annemle bab...
''Ooo gençler muhabbet koyu galiba baş başa göz göze hayırlı olsun.'' sözünü duyup durdu. Hay bizim sınıfın gereksiz insanları tam da konuya girecekken bir rahat bırakmadılar. Bunun üstüne artık ne ciddi bir şey konuşulur, ne de dertleşilir. Bütün gözler bizim üzerimizdeydi. Üstelik herkes de yanlış anlamıştı. Halit yerinden kalktı, ''Sonra anlatırım Banu, yanımda olduğun için sağol.'' dedi ve gitti. Ah şimdi ben bunları ne yapmalıydım. Dövsem dövemem hepsi benden kalıplı laf söylesem anlamaz bunlar dalgaya vururdu neyse ben de bir şey demeden çıktım sınıfa. Tabi ki de geç kaldık. Hocanın azarını işitmeden oturabilir miyim sırama acaba. Neyse ki çoğumuz geç kalmıştık o yüzden. Bir iki laf yedik oturduk yerimize. Halit yine durgundu o kadar çok merak ediyordum ki ne olduğunu ama artık anca o istediğinde anlatırdı. Bir daha üsteleyemezdim. Son dersti bu, konuşmaya pek fırsatımız olmayacaktı. Çıkışta da buluşma gibi bomba bir sürpriz olmazsa tabi. Ayy düşüncesi bile güzeldi. Halit'le okuldan sonra buluşmaaak. Tabi sadece küçük bir hayaldi bu gerçekleşmeyecekti. Artık çok geçti. Zil çalmıştı çantaları topladık. Hala buluşma teklifi gelmemişti. İrem'le Melike de konuşmuyordu benimle. Onlarla en kısa zamanda barışmam gerekiyordu. Bu kadarı bile çoktu bizim gibi hiç ayrı kalmayan insanlar için. Sınıftan tam çıkarken 'Banu dur 'diye bir ses geldi. Allah'ım bu ses Halit'in sesiydi hayalim gerçek olacaktı. Döndüm ona doğru sevimli bir gülümsemeyle kendimi teklife o kadar hazırlamıştım ki Halit'in ''Banu aşık mısın kızım. Defterini kitabını unutup eve gidiyorsun.'' dediğini duymadan ''Eveeett'' diye bağırdım. Kızların kahkahasıyla kendime geldim. ''Şey, eee... Pardon, başka bir şey düşünüyordum da söylediğini anlamamışım. Alırım şimdi defterlerimi.'' dedim. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Ah Banu! 'Bu ne rezillikti böyle.' diye söylene söylene defterlerimi alıp dışarı çıktım. Evin yolunu tuttum. Taktım kulaklığı, cool cool yürüyorum tabi. O kadar kaptırmıştım ki kendimi önümdeki taşı görmeyecek haldeydim. Bunu fark etmemi sağlayan şey, tabi ki de taşa takılmamdı. Sonuç Banu yerlerde ne güzel! Bu ne böyle sürekli bir leylalık vardı üzerimde. Zaten Halit de benimle bir türlü konuşamıyor, hep sorun çıkıyor. Kesin nazar var üstümde. Bir kurşun döktürmem lazım kem gözlere karşı.
Neyse yerden kaldırdılar beni. Millet bıyık altından gülüyordu bana. Ben rezil olmasam o gülenlere sorardım ama şimdilik rezil olmuş bulunmaktayım. Onun için abartmaya gerek yok. Kitaplarımı tam toplayacaktım ki, ahh kahramanım Halit değil miydi o kitaplarımı toplayan? Ya bu çocuk nasıl sevilmezdi. Hemen fesat düşünmeyin bir insan olarak tabi ki de. Toparlandım ben de işin ucundan tuttum. Topladık ayağa kalktık. İçimden o kadar çok şey geçiyordu ki ona söylemek için ama sadece ''Teşekkür ederim.'' demekle yetindim. Yüzünde o tatlı gülümsemeyle ''Rica ederim, kim olsa aynı şeyi yapardı.'' dedi. Ay yine güldü bu çocuk ve benim yine bazı beyin hücrelerim tatile çıktı. Ama böyle yapmayın canlarım benim konuşmak için size ihtiyacım var diyerek hücrelerimi geri çağırdım. Ben ne kadar söylensem de bu gülüşün benim yıllarca hafızamdan silinmeyeceğini nereden bilebilirdim. Yine Halit'le büyülü bir an daha ama tabi bu böyle olur mu, birinin bu ortamı bozması lazım. Bu sefer ki Halit'in çalan cep telefonuydu. Annesi arıyordu. Telefonu açtı ve konuşurken de yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Benim duymamı istemiyor gibiydi.
Halit'in arkasından bir süre baktıktan sonra evime doğru yola koyuldum. Eve girdiğimde annemin yaptığı yemeklerin enfes kokusuyla karşılaştım. Karnım aç olduğu için akşamı bekleyemeden biraz yemek yedim ve günün yorgunluğundan dolayı hemen uyumak için odama çıktım. Ama Halit yüzünden uyuyamıyordum. Gözlerimi kapattığım anda o tatlı gülümsemesi ile karşıma çıkıyordu ve uykumu kaçırıyordu. Yatakta bir süre daha döndüm durdum ama uykumun geleceği yoktu. Bu yüzden kalkıp bir süredir yazamadığım günlüğümü yazmaya koyuldum. Yazarken gözlerimin kapanmaya hissettim. Bu sefer yatağıma girdikten kısa bir süre sonra derin bir uykuya daldım. Kalktığımda baya bir erken. İlk defa annem kaldırma dan kalmıştım. Kalktığımda annem kahvaltı hazırlıyordu. Ben de erken kalktığım için ne zamandır topuza hapsettiğim saçlarımı düzleştirdim. Giyinip aynaya baktığımda ben bile şaşırdımbaya bir güzel olmuştum. Kahvaltımı yapıp çantamı aldigim gibi evden dışarı çıktım. Sınıfa girdiğimde herkes toplanmış birseyler konusuyorlardı.
''Ne konuşuyorsunuz böyle.'' diye sorduğum anda Furkan koşarak yanıma geldi ve
''Banu son ders boş ondan bir önceki derste bunak fizikçinin. Biz de okuldan kaçalım ve bir şeyler yapalım dedik gelir misin?'' dedi.''Herkes geliyor mu?'' dedim aslında herkesten kastım Halit'ti. Acaba gelir miydi.''Herkese sormadık Banu.'' dedi ve kıkırdamaya başladı. İlk başta anlamadım. Bir ara içimden düşündüklerimi dışımdan mı söyledim diye düşündüm ama sonra anladım. Geçen gün kantinde bizi Halit ile öyle görünce yanlış anlamışlardı. Bu sınıfta dedikodu ne kadar çabuk yayilabiliyordu. Cık cık layarak sırama doğru geçtim ve Halit i görünce az önce yaşadıklarımı unuttum. Bu çocuk nasıl bir seydi böyle...
Sırama oturdum ve en şeker gülümsememle
''Günaydın'' dedim. Bir süre bana bir şey demeden baktı ve
''Günaydın saçların böyle güzel olmuş.'' dedi.
Ayy bana bir şeyler oluyor. Yani şimdi Halit benim saçlarımı mı beğendi. Sen beğendiysen ben her zaman yaparım benim canım demek istesem de klasik bir şekilde söze devam ettim ve;
''Teşekkür ederim'' dedim. Ve asıl konuya dönmek amacıyla
''Bugün bizimkiler son iki ders okuldan çıkıp gezeceklermiş. Sen de gelir misin?'' dedim.Yüzünde ki şaşkın ifade ile ''Okuldan mi kaçacağız bu çok saçma başka zamanda bir şeyler yapabiliriz .''dedi. Ayy ben sanki çok meraklıyım kaçmaya sen sor bakalım ben hiç kaçmış mıyım okuldan. Kaçarsam ve bunu annem duyarsa evdeki azarı bile bile kaçacağım tabi sen gelirsen...Ben onun için azarı göze alıyorum. Çocuğun ettiği lafa bak. Bir anda-Sen geliyor musun?
-Sanırım evet peki sen? dedim ama içimden lütfen gel demek geçiyordu.
-Nereye gideceksiniz?
İçimde bir umut oluşmaya başlamıştı çünkü gelmeyeceğini söylememişti.
Nereye diye sormuştu. Sahi ya biz nereye gidicektik. Şimdi bilmiyorum desem dalga geçecekti. Bunu göze alarak.
-Bilmiyorum dedim
Bir anda kahkaha atarak ''Nereye gideceğinizi bile bilmiyorsun .'' dedi. Bunu önemsemeyecektim çünkü gelip gelmeyeceğini merak ediyordum.
-Yaa tamam bunları boşver sen gelecek misin onu söyle bana.
-Nereye gideceğinize karar verin belki gelirim.
Bir anda yüzüm düştü moralim bozuldu.
Kendime inanamıyordum. Bu çocuğun gelip gelmemesi beni neden ilgilendiriyordu, ya da moralinin bozuk olması... Hadi bunları geçtim kızların ona bakması beni neden sinirlendiriyordu. Peki onun yanına gelip ona bakınca midemde ki kelebeklerin uçmasına, kalbimin bu kadar çok çarpmasına neden engel olamıyorum dum. Bunu söylemek istemiyordum ama yani, sanırım, ben Halit'e sırıksıklam aşık oldum.
Bu düşüncelerden bir anda çıkmama sebep olan ses derse giren hocanın sesiydi. Çok yavaş geçen dersin sonunda Betül yanıma gelip ''Banu sizde tamam derseniz Kültürpark a gitmeye karar verdik. Hem buraya en yakın yer orası hem de voleybol oynayacağımız bir sahası var.'' dedi. O an sorulacak en saçma soruyu sorup:
-Top var mı ?
-Evet var siz geliyor musunuz ,sen onu söyleyin.Halit e dönüp ''Eee napıyoruz ?'' dedim. ''Sen gidiyorsan, gideriz.'' dediKararı bana mı bırakmıştı şimdi. Aaa inanamıyorum. Banu kendine gel şimdi şaşırma sırası değil diye kızan iç sesime hak verdim ve ''Tamam geliyoruz.'' dedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Yeniden Sevmek
General FictionMasum bir aşkın gün gelip kalpleri nasıl yaraladığına şahit olacağız. Bu aşk lise yıllarında ekilen, kaderin cilvesiyle tomurcuklanan, evlilikle yeşeren bi çınar gibi yüceydi. Ama geçmişin getirdiği hadiselerle kalplerdeki şüphe birleşip bir kıvılc...