5. BÖLÜM

11.2K 1.1K 539
                                    

5.EVRE

Birini suçlamak ne kadar kolaysa, biri tarafından suçlanmak o kadar ağırdır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birini suçlamak ne kadar kolaysa, biri tarafından suçlanmak o kadar ağırdır.

Sebebini dahi tam olarak bilmediğim bir suçlamaya kurban giderken, suçlamanın altında eziliyordum. Bambaşka hayaller ve düşlerle gelmiş olduğum bu şehir bana pek misafirperver davranmıyor, benim için yeni sınavlar hazırlıyor gibiydi.

Karşımda bana dikilmiş bir çift kahverengi göz, bakışları ile beni saniye saniye ezerken; suçlanma duygusu benliğimde birçok duygunun uyanmasına sebep olmuştu.

Öfke hızla kanıma karışıp damarlarımda akarken ardında bıraktığı harabeden habersizdi. Hızlanan soluğuma engel olamadım. Öfkeyi tüm hücrelerimde hissediyordum.

Adal'ın kurduğu cümle beynimde yankılanırken duyduğum andaki şaşkınlık yerini yavaş yavaş başka duygulara bırakıyordu.

"Anlamadım?" dedim öfkemi sakinliğimin ardına gizlemeye çalışırken.

Rahatça oturduğu sandalye de mümkünmüş gibi biraz daha yayılırken, "Anlaşılmayacak bir şey yok, ne duyduysan o," dedi.

Öfkenin kanıma karışma hızı sürat kazanırken, damarlarımda kan yerine öfke akıyordu şu an.

"Ne hakla beni burada zorla tutacaksın?" dediğimde ayağa kalkmıştım. Sinirle soluduğum hava genzimi yakıyordu. Oksijen eksikliği yaşıyormuşçasına küçük ve sık solukları ciğerlerime yollarken, karşımdaki Adal'ın rahat tavırları sinirimin daha fazla bozulmasına sebep oluyordu.

"Zorla tutmayacağım, misafir edeceğim. Aradığımız kişi olmadığından emin olunca istediğin yere gidebilirsin."

"Abi saçmalıyorsun," dedi Eda nihayet dudaklarını aralamayı başararak.

Tüm benliğim Eda'yı alkışlayıp ona katılırken, "Belki de," diyen Adal'la daha fazla orada dikilmeyip valizlerimin olduğu hole geçtim. Etrafta bana ait olan her şeyi hızlıca valize tıkıp, valizi kapatırken yanıma gelen Eda'ya göz ucuyla baktım.

"Ne yapıyorsun?"

"Toparlanıyorum, gideceğim." Sinirle söylediğim kelimeler dudaklarımdan küfür gibi dökülmüştü.

"Nereye?" dediğinde valizleri dikey konuma getirirken, "Bilmiyorum," dedim itiraf ederek.

Son kez bakışlarımla etrafı tararken, "Sakin ol bu halde nereye gideceksin?" dedi üzerimi göstererek. Bakışlarım üzerimdeki pijama takımına kaydığında, "Senin bu abin insanda akıl mı bırakır."

"Denendi, onaylandı, bırakmıyor," dedi gülerek. Cevabı ve gülümsemesi gerginliğimi bir nebze de olsa azaltmazken tüm hislerim şahlanmıştı.

"Nereye düştüm ben?" dedim pes etmiş gibi çıkan sesimle. Sesim içimdeki fırtınalara rağmen oldukça soluk çıkmıştı.

Olduğum yere çömelirken bir damla gözyaşı yanağımdan çeneme doğru yol çizerek aktı. Sinirlenince ağlamak en nefret ettiğim yönlerimden biriydi. Art arda iki büyük damla yanaklarımdan kayıp özgürlüğüne kavuşurken, Eda'da yanıma dizlerinin üzerinde çömelmişti.

KAÇAK & KAÇIK | TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin