9. BÖLÜM

8.5K 957 323
                                    

9. EVRE

Uyku düzenim günden güne daha da berbatlaşırken zaman kavramı anlamını yitirmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyku düzenim günden güne daha da berbatlaşırken zaman kavramı anlamını yitirmişti. Tonlarca ağırlığın altında ezilmiş gibi hissederken ağzımda iğrenç bir tat vardı.

Güneş yavaş yavaş gökyüzündeki yerini alırken dakikalar geçtikçe odanın içi daha da aydınlanıyordu. Yutkunmaya çalıştığımda acıyan boğazıma terli bedenim eşlik ederken vücut ısım normale dönmüştü. Kendimi berbat hissederken yavaş adımlarla yataktan kalkarak banyoya ilerledim. İşlerimi hallettikten sonra dünden kalan dağınıklığı biraz da olsa toparlayıp tekrar odama döndüm. Valizden kiremit renkli kazakla, siyah tayt çıkarıp üzerime geçirdim. Saçlarımı da tepemde toplayıp topuz yaptıktan sonra, odamı bugün toplayacağım konusunda kendime söz vererek aşağı indim.

Gözlerim her ne kadar koltukta uyuyan Adal'ı arasa da koltuklarda, salonda boştu. Adımlarımı mutfağa yönlendirdiğimde masanın üzerindeki ilaçlar ilgimi çekti. Dünkü tepsideki ilaçlar olduğunu fark ettiğimde buzdolabına doğru ilerledim. Buzdolabından sandviç için malzemeler çıkarıp, sebzeleri yıkarken gözlerim ekmek arıyordu. Adal ile karşılaşmadığım zamanlarda evde daha rahat hareket ediyordum, sanki ev bana aitmiş gibi.

Bu fikrime gülerken evin dış kapısının açılma sesi geldi. Mutfağın kapısından kimin geldiğine bakarken Adal ile göz göze geldik. Anahtarını vestiyerin üzerine atarken oldukça terli görünüyordu. Üzerindeki eşofman takımı ve üzerine yapışan ter damlaları koşudan geldiğini kanıtlarcasına, kendilerini belli ederken elindeki ekmek poşeti ilgimi çekti.

Mutfağa doğru gelirken, "Erkencisin?" dedi sorar gibi.

"Öyle oldu."

Elindeki poşeti mutfaktaki masanın üzerine bırakırken, "Kahvaltı yapacaksın sanırım," dedi.

"Sandviç yapacaktım, ister misin?"

"Kurt gibi açım, koşu acıktırdı. Hayır diyemeyeceğim." Cevap vermeyerek mutfak tezgâhında tekrar yerimi alıp domatesleri dilimlemeye başladım.

"Duşa girip geliyorum, dolapta portakal suyu var istersen onu da çıkarabilirsin." Cümlesini bitirmesiyle mutfaktan çıkması bir olmuştu. Cevap vermeyip sandviçi yapmaya devam ettim.

Adal'ın getirdiği taze ekmekleri sandviç için ayarlayıp malzemeleri içine yerleştirdim. Sandviçleri servis tabağına yerleştirip buzdolabından portakal suyunu alırken banyonun kapısının açılma sesi kulaklarımı doldurdu. Portakal suyunu masanın üzerine bırakarak dolaptan iki bardak çıkardım. Onları portakal suyu doldurup tabakların yanına yerleştirirken, Adal mutfaktan içeri girdi.

En yakınındaki sandalye çekip otururken, "Güzel görünüyor, ellerine sağlık," dedi.

Ufak bir tebessümle karşılık verirken karşısındaki sandalyeye oturdum. Ufak ısırıklarla sandviçimi yerken Adal benim aksime oldukça büyük lokmalarla yiyordu. Kahvaltı tüm sessizliğiyle devam ederken Adal sandviçini ve portakal suyunu bitirerek masadan kalktı.

KAÇAK & KAÇIK | TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin