8 / Güvenli Bölge

159 16 1
                                    

-ALICE ROSEWALT-

Ayrı yataklarda yatarken tüm gece Lucas'ı düşünmüştüm. Bana söylediklerini...
Dün akşam Chris, "Kafası güzel gibiydi." derken istemeden aklıma eski günler gelmişti.
Aşağıya indim. Kahvaltı çoktan hazırdı. Her şey vardı masada. Acıkan karnıma elimle bastırıp sevinçle masaya oturdum. Midem bayram ediyordu. Hepimiz yemeklerimizi yerken, masada bir kişi eksikti. "Lucas nerede?" diye sordum.
"Yatıyordu hala. " dedi Sophie." Salonda kanepede. " diye de ekledi. Başımla onu onaylayıp umursamaz görünmeye çalışarak kahvaltıma devam ettim. Ama umursuyordum işte!

Karnım yeterince doymuştu. O sırada Lucas geldi." Günaydın." dedi yeni uyanmış sesiyle. Karşımdaki sandalyeye oturdu. Bana baktığını farkettiğimde gözlerini başka yöne çevirdi. Yeşil çayımı hızla bitirip masadan kalktım. "Dur" dedi Sophie. Elindeki mama dolu biberonu uzattı. "Uyandığında karnını doyurur musun? "

Başımla onaylayıp yukarıya çıktım. Hala uyuyordu. Uyandırmamaya özen göstererek minik suratını seyrettim. Bugün California'ya gidecektik. Henüz bir aylık olan bebeği bu şartlar altında sokağa çıkarmak onun için tehlikeliydi fakat başka çaremizde yoktu. Belki oraya kabul ederlerdi onu. Belki her şey daha güzel olurdu...

Eşyalarımızı topladık. Sophie yanına hepimize yetecek kadar silah almıştı. Kılıç'ta vermişti her birimize. Eve son bir kez daha baktıktan sonra bahçeye çıktık. Sophie'nin garajdaki demir parmaklıklı arabasını çıkarmak için sadece bir düğmeye basmıştı. Garajın kapısı açıldı. "O BMW mi yoksa ben mi yanlış görüyorum?" dedi Eric.

"Sanırım aynı rüyayı görüyoruz." dedim ben de şaşkınlıkla.

"Rüya görmüyorsunuz." dedi Sophie dudaklarını kıvırarak. Bebeğin tekrar ağlamasıyla sese gelen aylaklar hırlamaya başladılar. Elektrikli tele dokunduklarında elektrik onları geri fırlatıyor olmasına rağmen onlar tekrar kalkıp tekrar tele dokunuyorlardı. Kesinlikle şuursuzlardı. Eşyalarımızı bagaja koyduk. Önemli şeylerimizi yanımıza aldık. Anna'nın beşiği arabasınıda sığmadığı için arabanın üzerine yerleştirdik.

Öne Lucas, Sürücü koltuğuna Sophie arka koltukta Chris ortamızda Eric ve ben de cam kenarına oturmuştum. Arabanın içi geniş ve rahat olduğundan sıkışmamıştık. Koltuklar toprak rengiydi ve gerçekten hayranlık uyandırıyordu.

"California kurtuluşumuz olacak!" dedi Sophie. Aylaklar geride kaldığında camını sonuna kadar açıp esen rüzgarın tadını çıkardı.

***

Saatler geçmişti. Hepimiz acıkmaya başlamıştık. Arabaya pis bir koku yayıldıktan sonra Anna ağlamaya başladı. Eğilip poposunu kokladım. Yüzümü buruşturarak hemen geri çekildim. "Küçücük şeyden bu koku nasıl gelebiliyor?"

Yanıma aldığım çantadan bebek bezi ve ıslak mendil çıkardım. Pis olan bezi ve mendili boş poşetin içine koydum. Bezini tekrar kapatacaktım ki Eric durmamı söyledi.

"Ne yapıyorsun Alice."

"Sorun ne?"

"Pişik kremi yada pudra yok mu?" gülümsedim. Çantayı açıp içinden pişik kremi çıkardım. Sophie aynadan bizi seyrediyordu.

"Ben yaparım" deyip bebeği kendisine çevirdi. Merakla onu seyrediyordum.

Önce pişik kremini sürdü daha sonra göbek kordonuna değmeyecek şekilde bezi içe doğru katladı. "Daha önce çok bebek bezi değiştirdin her halde?" diye sordum gülerken.

"Evet 2 yaşında kardeşim var. Annem hep bana bırakıp giderdi." Gülen yüzü bir anda solmuştu. Ailesini hatırladığını tahmin etmek zor değildi. Konuyu değiştirmek için Sophie'den arabayı durdurmasını istedim.

KarantinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin