İyilik ve kötülüğün savaşı insanlık tarihinden dahi eskidir. Kabil'in Habil'i öldürmesiyle başlayan bu savaş hala var. Ya Kabil gibi kötü olup öldürüyoruz. Ya da Habil gibi iyi olup öldürülüyoruz. Peki üçüncü bir seçenek yok mu? İyi olup da kazanamaz mıyız? Kurtlar sofrasına oturan kuzunun hayatta kalmak için kurda dönüşmesi şart mıdır?
Sevdiklerimizin canını bile biz yakmaz mıyız? Bunda şaşılacak bir şey var mı? Hayır. Sonuçta ağacı kesen baltanın sapı onu yakıp kül eden alevi tutuşturan kibritte ondan değil midir?
Tek aklıma gelen şey hocamızın yıllar evvel bize anlattığı hikayeydi.
Hikayeye göre yaşlı adam kulübesinin önünde torunuyla oturmuş. Az ötede birbirleriyle boğuşan iki köpeği izliyorlarmış. Köpeklerden biri beyaz biri siyahmış. On iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesinin önünde boğuşup duruyorlarmış. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu yanından ayırmadığı iki iri köpekmiş bunlar. Çocuk kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu hem niye renklerinin illa da siyah ve beyaz olduğunu öğrenmek istiyormuş. O merakla sormuş dedesine. Yaşlı dede bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazlamış.
"Onlar" demiş. "Benim için iki simgedir evlat."
"Neyin simgesi" diye sormuş çocuk.
"İyilik ile kötülüğün simgesi... Aynen şu gördüğün köpekler gibi iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları."
Çocuk sözün burasında mücadele varsa kazananı da olmalı diye düşünmüş.
Her çocuğa has bitmeyen sorularına bir yenisini eklemiş.
"Peki sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?"
Bilge reis derin bir gülümsemeyle bakmış torununa.
"Hangisini daha iyi beslersem o."
Ben hep içimdeki beyaz köpeği besledim durdum. Siyah köpeği aç bıraktım. Ama şimdi...
İşte şimdi her şey başkaydı. Artık beyaz köpek yorulmuştu iyi olmaktan. Fazlasıyla yaralı ve hastaydı. İçimdeki siyah köpekse aniden büyümeye güçlenmeye başlamıştı.
Artık bambaşka biri oluyordum.
Bu okul...KARDEŞİMİN OKULU. Benden kardeşimi almıştı. Kardeşim neredeydi? BİLMİYORUM. Hayatta mıydı? BİLMİYORUM. Kim ona ne yapmıştı? BİLMİYORUM.
Bir bilinmeze gidiyorum. Tanımadığım bu simalardan biri yapmıştı. Kardeşimi benden almıştı. Ama kim? Neden?
Ben kardeşimi almadan hiçbir yere gitmeyecektim. Bu okul bana kardeşimi borçlu.
Alevli bir çemberin içine giriyorum. Biliyorum ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu yolun sonunda ya kardeşimi bulacaktım. Ya da yanıp kül olacaktım. Ben yanmaya hazırım. Peki ya siz?
Eveeeeeeeeeet kitabımın ilk tanıtımı böyle. Acemiliklerim olabilir. Ama inşAllah beğenirsiniz bu kitabı. Diğer iki kitabım gibi zevkle yazacağım bir kitap bu da lütfen beğenip oy vermeyi unutmayın :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDEŞİMİN OKULU (Watty2020)
Ficção AdolescenteKurtlar sofrasına oturan bir kuzunun kurda dönüşme hikayesi...