4.bölüm

60 10 6
                                    

Bir gün geçmişti. Biz o konuşmayı yaptıktan sonra 24 saat... Konuşmadan sonra daha fazla bir şey öğrenmek istemediğimi söyleyip kendimi odaya kilitlemiştim. Ne annem ne de babam beni odadan çıkaramamıştı. Bu yaptığım belki çocukçaydı. Evet bunda haklı olabilirlerdi. Ama onların yaptığı neydi. İnanmıyordum onlara... Dedemin yaşamasını anlayabilirdim. Bu açıklanabilirdi. Ama diğerleri... Yoktu öyle bir şey... Yok biz farklıyız...Sen çok güçlüsün... Her şey sana bağlı... Ya bunlar kafayı yemişti. Ya da ben hayal görüyordum. Kendimden bile şüphe ediyordum. Bu neydi böyle...

Kapiya vurdular." Anne cidden konusmak istemiyorum. Siz kendinize gelene kadar ben bu odadayım."dedim."Asya benim Ekin" dedi. Onun olmasına sevinmiştim."Sende onlarlasın. Git burdan " dedim. Der demez pişman oldum. Belki onun suçu yoktu. Ekin " Asya aç kapıyı konuşalım. Anlıyorum seni... Hadi ama çocuk olma." dedi. Kimse beni anlamıyordu. Bu anlattıklarına kimse inanmazdı. Belki bir çocuk inanırdı. Evet gerçekten bir çocuk inanırdı. Ama ben çocuk değildim. Onlara inanmadığım için çocukluk etmiş sayılmazdım.

2 saat sonra

İyi ki annem bana yemek getiriyordu. Ne kadar yemek yemiyorum desemde camdan annemin getirdiği yemeği yiyordum. Annem benim inadımı biliyordu. Bu odadan çıkmıcağımı... 2 saat geçmişti. Acaba Ekin bekliyor muydu? " Gittin mi?" dedim. " Burdayım. Artık açar mısın kapıyı?" dedi. Biraz düşündüm ama kapıda kaç saattir bekliyordu. Hem onun suçu neydi ki ? Kapıya yöneldim ve kilidi çevirdim. Kapıyı açmadan dönüp yatağa oturdum. Ekin kapıyı açıp çalışma masamın önündeki sandalyeyi alıp karşıma geçti. Bir süre konuşmadık. Ne konusabilirdik bilmiyorum.Sonunda dayanamadım.

"Gerçekten bunlara inanıyor musun?" dedim.
" Asya biliyorum bunlar çok zor ama inanmak zorundasın. İsterdim ki sen bu olaya karışma kendi dünyanda yaşa... Ama sen buraya aitsin. Senin evin burası bizim yanımız... Yine de seni kimse zorlayamaz. O yüzden karar senin..."dedi.

Söylediklerinden etkilenmiştim. Ama kafamdaki sorular beni bırakmıyordu.

"Niye ben en güçlüyüm?"dedim.

" Bunu benim anlatmam doğru olmaz."dedi.
Anlayışla karşıladım. Beni sakinleştirmeyi başarmıştı. Ama daha cevapsız sorular vardı.

" Peki bana sizi anlat. Siz kimsiniz? Asya neresi?"dedim.

Bu sorum onu mutlu etmişti. Hafifçe gülümsedi. Ona inandığımı düşünmeye başlamış gibiydi. Sanırım ben de aynı düşüncedeydim.

" Asya bizim yaşadığımız yer. Ama şu an oraya gitmemiz imkansız. Ancak senin sayende geçeriz. Bu şimdilik tehlikeli ilerleyen zamanlarda bize katıldığında senin önderliğinde oraya gidebiliriz. Anlattıklarım sana karışık geliyor biliyorum. Bir dakika daha sadelestirip anlatacağım. Bir yer düşün ve bu yerde senin daha önce yaşadığın bir yer değil. Burada yaşayanlarda bazı özel güçler var. Bu güçler bizim için iyi şeyler yapmak için kullanılır. Ama diğer tarafta ise bunun tam tersi... Onlar insanlığın sonunu getirmeye çalışıyorlar. İlk önce Asya'yı bitirecek. Daha sonra senin yaşadığın yerde dahil olmak üzere tüm gezegenleri... Neden şimdi yapmıyorlar diye düşünceksin. Çünkü yeterince güçleri yok. Senin sayende onlar amaçlarını yapamazlar"dedi.

Sonra tepkimi ölçmek ister gibi yüzüme baktı. Bu duyduklarımdan sonra tepkisiz kalmıştım.

" Ya bizden önce yeterli güce sahip olurlarsa" dedim
Cevabı duymak istediğimden emin değildim. O da cevap vermek konusunda şüpheliydi. Tedirgin bir ifadeyle yüzüme baktı.

" Sen olmazsan yeterli güce ulaşamazlar.Bizde sen olmazsan onları yenemeyiz."dedi.

" Şimdi ben hem av hem de avcı mıyım " dedim.
Gülümsedi. " Senin durumunu en iyi anlatan cümleydi"dedi.

Durumuma ben de gülümsedim.
"HEM AV HEM AVCI" diye karşılık verdim.

AYNI AMAÇ UĞRUNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin