Ailemle tanışmamı hiç böyle hayal etmemiştim.Sadece müzik dinlerken kendimi hayalime kaptırabilecek kadar detayına kadar düşünürdüm.
Babamla annem doğumumdan birkaç ay önce ayrılmışlardı.Onca yıl sonra beni 6 yaşındayken evine kaçırmış ve bana benzeyen bir kızla oyun oynattırmıştı.Sonra polisler falan.Eve dönmüştüm.
O kız Sandy olabilirmiydi?Kulağımdaki kulaklıkları çıkarıyorum.Abim doktorumla konuşuyor.
-Sıyrıklarındaki yara bantlarını çıkarmasın,ayağa kalkarken dikkat etsin bilinmeyen bir nedenden ötürü her defa yere yapışıyor.Sanırım birkaç saat önce polislerlede konuştunuz.
-Evet.
-Hastamız taburcu olabilir.Abim doktora gülümseyip koluma giriyor.
-Şimdi gidelim.
-Nereye?
-Unutma ki bugün babamla yola çıkmış hatta evine varmış olacaktık.Taburcu olduğuna göre pek birşey değişmedi.
-Bavulum.
-Annem hazırladı.Bana bakıyor.
-Sen gitmek istemiyormusun?Avi.
-Yok canım istiyorum tabii.Gülümsüyor.
Hastanenin kapısına vardığımızda,masmavi parlak bir kamyonet ve havalıca kolunu kamyona dayayan babam görüş alanıma giriyor.
-Atlayın.Drake öne otur,oğlum.Abimin yüzü mutlulukla parıldırken Arkada oturan Sandy kamyonun arkasına çıkmam için el atıyor.Biraz zorlansa hatta kamyonetten az kalsın uçacak olsada beni arkaya çekiyor.Abimin elime tuttuşturduğu bavullarımızı kendimden uzağa fırlatıyorum.
Kamyonetin arkası açıkta kalan kısmında Lucas,ben ve Sandy öylece oturmuş birbirimize bakıyoruz.
-Kendinize dikkat edin.Nigel'ın dediğine göre en az bir ay burdasınız.
-Unutmaki ben 12 yıldır o dağın tepesinde yaşıyorum.Bunu samimi ama kibirlice söylüyor.Lucas tatlıca omuz silkiyor.
Babam Drake'le sohbet ederken annem kalabalığı umursamadan ağır küfürler ediyor.Babam ise gülerek karşılık veriyor.
-Gitme vakti geldi.Lucas.İstersen kal.Babam söylüyor..
-Gelince görüşürüz.Gülümseyerek kamyonetten atlıyor.
Tremp uykusersemi el sallıyor,kafası birden Lucas'ın koluna düşünce Sandy'yle beraber nefesimiz kesilene kadar gülüyoruz.
Natasha ve Brett'te olsa kötü olmazdı.Yüzüm düşüyor.Lucas'a sanki birdaha göremeyecekmişim gibi bakıyorum.O benden tarafa bakmıyor.Araba harekete geçiyor.Motor sesine kafasını çeviriyor,gülümseyerek bakıyor.El sallıyorum.
Yolculuk başlıyor..3 saatlik yolculuktan sonra ilk molamızı veriyoruz.3 saattir yaptığım tek şey bu geçmişi umursamazlığı ne kadar daha sürdüreceğimizdi.Ama maalesef bu terk edilmiş petrol ofisindeki sandviç molamızda konuşulacak bir konu değildi.
Yere çakılma tehlikesi geçirsemde kamyonetten atlıyorum.Babam jambonlu sandviçi uzatıyor.
-Ev çok güzel bir yerde.
-Tam dağın ortasında.Akşam evde yemek olmadığı zaman çoğunlukla yazı- tura oynuyoruz.Kaybeden 800 metre ötedeki markete yürüyerek gider....Etrafta bir sürü türü keşfedilmemiş hayvan var.Bazen yatak odama Yavru kurtlar giriyor...
-Sandy kapa çeneni!
-Baba gerçekler bunlar.Kollarını gögsünde birleştiriyor.Ne kadar kızına bağırsada aralarında bir duygubağı var.Tüm sinirleri şaka gibi anlam kazanıyor.
Arasıra araba geçen otobanda babam kahvesini yudumlarken Sandy acıkmış olmalıki sandviçin peçetesinden bir ısırık aldı.
-Atlayın hadi!mola bitti
Herkes ustalıkla kamyona atlarken moralim bozuluyor.Sandy sağolsun beni çıkartıyor.
Yol saatler boyu bomboş geçiyor.Kamyonun köşesinde oturuyorum,abimle babamın gülüşmeleri sevinmeme neden oluyor,Sandy ise diğer köşede büzüşmüş uyuyor.-Aviderro...aviderro!
-Ne var?
-Uyan hadi geldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılan
Science FictionHayatı okuldan kaçtığı gün başladı,hiç olmadık bir zamanda Günün Şanslısı Listes'inde kader tanrıçaları onu seçti.Şanslı olduğunun farkında olmayan Aviderro hayatına devam etti. Nasıl mı?