Lucas
Aviderro kasabadan uzaklaştığından beri gözüme uyku girmeyeceği belliydi,ayaklarımı yataktan sarkıtıp kalkıyorum.Yeni yaptırdığım dövmeme bakıyorum,koluma yaptırmıştım bir yılan dövmesiydi.
Odamda volta atmayı bırakıp mutfağa inip,bir pizza siparişi veriyorum.Kasaba ne kadarda sessizdi!
.Aviderro benim için özel biriydi.Bu his onu ilk gördüğüm günden beri böyleydi,yani kasabaya ilk geldiği gün.Bana hiç bir benzerlikleri olmasa bile kabul edilen kız kardeşim Avily'yi hatırlatıyor.Ama onu kız kardeşim gibi sevmiyorum,daha farklı duygular içerisindeyim o kadar karmaşıkki ben bile bilemiyorum.
Kabul edilen konusu ise biraz hatta çok hüzünlü bir konu benim için.
Avily benim ikizimdir.Babamız erken yaşta uçup gitmiş ardında da dünyaya şaşkın şaşkın bakan iki bebekle.Annemiz ne yapacağını bilememiş bizi büyükannemize bırakmış.Büyükannem 90'a merdiven dayamış bir kadındı.5 yıl daha yaşayabildi,o da uçup gitti.Tanımadığımız adamlar bizi Yetimhane'ye götürdü."Bizim bir annemiz var!"diye bağırdık durduk.Onlar ise bize hatırlayamadığımız geçmişimizi anlattılar.Yıkıldık.Günlerce ağladık,kaçma planları yaptık.Nafile.Biz artık tutsaktık,hergün patates püresi ve ekmek yiyebilen bebek tutsaklar.Aylar sonra çocukları olamayan bir aile kız çocuğu istediklerini söylediler.
Avily beni bıraktı.Hücremde tek başımaydım artık.Bu sene 16 yaşıma basınca özgürdüm! Şuan ki gibi yani.
Kapı zilinin çalmasıyla göz yaşlarımı siliyorum.Pizzacı adam yağmurdan ıslanmış kepiyle suratsızca bana bakıyor.
-Buyrun.Islak mükemmel kokulu kutuyu uzatıyor.Gözüm arkasındaki motora kayıyor.Pizzacının motorlarından değil,mesayi bitminden sonra evine dönecek olmalı.Pahalı,havalı bir motoru var.Kutuyu alıyorum kapıyı kapatacakken adamın telefonu çalıyor.
-Ne !hadi ama 1 gün daha kalacağım sonrasına bakarız ...Tamam,tamam.....Eveeet,ev mi?
Dostum benim evim.....şey yok!Sen kız arkadaşını mı çağırdığını söyledin?ne?ne! Tünelden çıkınca yine ara.Oflayarak kapatıyor.
-Paramı versene!Ergenlerden nefret ediyorum....Elimin tekini omzuna koyuyorum,şaşkın şaşkın ellerime bakarken hayatının teklifini sunuyorum.
-Adın ne?
-Ne! Hayır evlat.İşim var çek elini!
-Paranın üstü sende kalır.Tek kaşımı kaldırmaya çalışıyorum ama her zamanki gibi olumuyor.
-Aki.
-Dostum arkadaşının kız arkadaşı evine gelebilecek.Elime gelen parayı ona uzatıyorum,parayı sayıyor.
-Nasıl?Hah.Evini mi hediye ediyorsun.
-Aslında karşılıklı denebilir.
-Ne için?hiç birşeyim yok!gözümle arkasındaki motoru gösteriyorum.Duraksıyor.O öylece evimin içine girip dolaşırken kolumu kapıya yaslamış paralarımı sayıyorum.Pizza kutusunu tezgaha koyup dirseklerimide yaslıyorum.Tavana eşyalara kadar her yere bakıyor.
-Eşyalı bir değiş tokuş mu olacak?
-Buna tokuşlu kiralama diyelim.
-Anlamadım.Şaşkın şaşkın bana bakıyor.
-Ben bilmediğim bir süre boyunca motorunu kullanacağım sende bilmediğin bir süre boyunca evi kullanacaksın.Kendini şöminenin karşısındaki en sevdiğim yere atıyor ve kumaşı elliyor.
-Motoruma birşey olursa evini yakarım.Sesli şekilde gülüp dediği şeyi umursamıyorum.
-Kendini her odayı kullanabilceğini sanma.Bazı kapıları kilitleyeceğim.Eğer kilitlerden biri kazara açılırsa sonunu hayal etmeye bile çalışma benim bulunduğum hayaller acısız bitmez.Şömineye odunlardan birini atıyorum kıvılcımlar Aki'nin bacağını yakıyor.O İnlerken buzdolabından bir paket buz alıp ona atıyorum.Aki küfür ederek buzu yaraya bastırıyor.Cebinden anahtarını çıkarıyor.
-Al bakalım evlat.Çizik görmeyim.Gülümserken birden duraksıyor.Adın neydi evlat?Motoru kullanabilir misin?
-Lucas Avin.Evet kullanmayı biliyorum,profosyenel bisiklet sürücüsüyüm sorun olacakmış gibi gözükmüyor.Gülümsüyorum.Odamda içine ihtiyacım olanları tıkıştırdığım çantayı sırtıma asıyorum.Aki üzüntüyle motoruna bakarken gaza yükleniyorum.
-İyi git evlat!Kapının sertçe kapanış sesiyle bende orman yolunda kayboluyorum.
Bekle Aviderro Morris.Yarın ordayım.İlk molamı dipsiz başak tarlalarından birinde veriyorum.Yanımda getirdiğim termostan kahvemi yudumluyorum.Ara sıra yüksek hızda yol alan arabalar saçımın sallanmasını sağlıyor.
Cebimden Avily'nin fotoğrafını çıkartıyorum.Herzaman cebimde olurdu.Ona ne kadar sinirli olsamda nerde olduğunu ve naptığını çok merak ediyordum.
-Hey bebek!Fotoğrafı cebime naikçe koyuyorum.Makyajdan yüzü belli olmayan bir kız safari aracından sarkmış bana bakıyor.Termosu çantama koyup motora biniyorum,şaşkın şaşkın bana bakıyor.
-Ne var?
-Yardım lazım mı?
-Hayır.Git yoluna.
-Desert!burda!Aracın arkasına dönüp sesleniyor.İniltilerle aracın arka koltuklarının arasından bir kız çıkıyor.Sapsarı saçları dağılmış,Mavi çekik gözleri var ve uyku dan yeni uyanmış olmaliki ovup duruyor.Bana dikkatlice bakıyor.Kız pek dikkatimi çekmiyor doğrusu,güzel kız ama.
-Çok aptalsın abla!Bu adamı niye durdurdun!Kaplumbağamı aramaya gidiyoruz!Ablası tüm dişleriyle kişneyerek gülerken gaza basıp uzaklaşıyorum.Bisikletçi olabilirdim ama motorda işler farklıydı,az kalsın ters dönecektim!Dipsiz başak tarlalarından çıkıyorum.Saatlerdir yoldaydım ve varmış olamlıydım.Bir kasabaya giriyorum,burası olabilirmiydi?
Nigel kasabanın adının Derkong Tepesi olduğunu söylemişti.Sonunda gelmiştim.Kaskımı çıkarıp etrafa bakıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılan
Science FictionHayatı okuldan kaçtığı gün başladı,hiç olmadık bir zamanda Günün Şanslısı Listes'inde kader tanrıçaları onu seçti.Şanslı olduğunun farkında olmayan Aviderro hayatına devam etti. Nasıl mı?