20.Bölüm Mektup

1.6K 230 25
                                    

Multimedya-Bora

İçimden Borayı aramak geldi. "Cansu seni çok merak ettim.Haberi duyunca üzüldüm.Başın sağolsun."Açıldığında sesi endişeli geliyordu. "Ama sen nereden duydun bu haberi?"dedim yatağımın üzerine oturarak. "Haberlerden!" Haberlerden mi? "Sen benim annemin babamın ismini nerden biliyosun ki?"diye sordum. "Şey...biliyorum işte." Gerçekten nereden biliyordu ki? Üzerine gitmek istemiyordum. "Sağol aradığın için."dedim halsiz ve buruk bir ses tonuyla. "Bir şeye ihtiyacın olursa her zaman yanındayım." Dedi ve kapattı. Borada tanımlayamadığım bir his vardı. Bunun çok güzel bir his olduğu kesindi. İşin garip tarafıda buydu. Daha sonra Yağmur'u, Savaş'ı ve Ege'yi aradım. Yağmur'u aradığımda Bora'nında bir haftadır okula gelmediğini söyledi. Bana her zaman sıcaktı Bora onu arkadaş olarak seviyordum. Mete'yi arasamıydım. Aramamak en iyisiydi diye karar verdim. Teyzem o adam geldiğinde beni evden başka yerlere yolluyordu. Bende ya parka ya da Yağmur'a gidiyordum. Yine teyzem beni dışarı göndermişti. Bende yine parka gittim. Annemi ve babamı düşünürken ağladığımın farkında değildim. Yanıma Bora geldi. "Cansu iyi misin?"dedi sıcak bakışlarıyla. "Annemi ve babamı özlüyorum. Hayatımda kimse kalmadı."diye ağlamaya başladım.     Göz yaşlarımı tutamıyordum. "Üzülme teyzen var."dedi. "Sen... nereden biliyorsun?"Eliyle boynunu tuttu. "Şey Mete evet Mete söylemişti." Onun adını duymak bile istemiyordum. "Teyzem bir adamla birlikte. Beni sürekli evden çıkarıyor. Bende parka felan geliyorum."dedim hıçkırıklarım yavaşlarken.
"Bir adam için seni sürekli evden mi gönderiyor?"diye şaşırdı. "Evet sen niye şaşırdın?"
"Yok ben neden şaşırıyım değilmi sadece şey... senin için endişelendim. Bana gidelim mi?"
"Yok saol annen ve babanı rahatsız etmeyeyim." Dediğimde yüzü soldu. "Yok ne rahatsızlığı hadi gidelim."   "Peki gidelim o zaman." Kolunu benim omzuma attı. Birlikte eve gittik. Ona ailemle olan anılarımı anlattım. Evlerinde hiç resim olmaması dikkatimi çekmişti. Onunla vakit geçirdikten sonra eve geldim. Hala o adam vardı. Utanmıştım. Yemek yemeden odama geçtim. Teyzem gelip sessiz olmamı söyledi. Teyzemi anlamıyordum artık beni sevmediği belliydi. Sanırım bu evden yakında gidicem ama nereye? Müzik açıp kafamı dağıtmaya çalıştım. Annem ve babam aklımdan çıkmıyordu. Müzikler bile işe yaramıyordu artık. Derslerime odaklanmalıydım. Test çıkarıp test çözdüm. Test çözmek kafamı biraz da olsun dağıtmıştı. Yatağa yatıp telefonu kurcaladım. Bugün Bora ile benim soy adımın aynı olduğunu öğrendim. Teyzemle adamın gülüşlerinden uyuyamamıştım. Kapı çalmıştı. Teyzem sanırım duymamıştı bile adamla gülüşürken. Bende açmak için odadan çıktım. Mektup gelmişti. Mektubun üzerinde bana gönderildiği yazıyordu. Teyzemgile görünmeden odama gittim. Mektubu açtım. Okumaya başladım.

"Sevgili kızım Cansu, bu mektubu senden sakladığım bir sırrı açıklamak için yazıyorum. Kızım bu mektubu okurken bana ve babana sakın kızma. Sana bir yalan söyledik. Affet kızım. Seni Ankara'ya göndermemizin sebebi senin orada abin olması evet senin bir abin var. Abin seni tanıyor ve kardeşinin olduğunu da biliyor. Sende onu tanıyorsun. Abinin adı Bora. Bora Akdağ. Abin iyi birisi ona güven her zaman senin yanında olacak. Cansu canım kızım teyzem dedidiğin kişi senin teyzen değil yani benim kardeşim değil. O sadece sana bakması için tuttuğumuz biri. Sen ve abin benim için çok özelsiniz ve değerlisiniz. Sizleri çok seviyorum."  Annen...

   Gözlerimden yaş geldiğini mektupu okumayı bitirince farkettim. Bora demek benim abimdi şimdi Bora'ya karşı hissettiğim duygunun abilik hissi olduğunu anlamıştım. Ama biz aynı sınıfa gidiyoruz bu nasıl olur? Demek ki ya ben erken yazıldım ya da Bora yani abim geç yazıldı. Abim olması beni iyi hissettirmişti. Teyzem dediğim kişi demek teyzem değildi. Demek annemi kaybettiğimde ağlamamasının sebebi buydu. O benim teyzem değil. Diye içimden söylenirken valizimi topluyordum. İyide nereye gidicektim? Yatağın üstüne oturup düşündüm. Tabikide Bora'ya yani abime bu beni çok şaşkına çevirmişti. Bora'nın abim olmasına normalde tepki vermem gerekirdi. Ama veremiyorum bir şey beni engelliyordu. Her şeyimi almıştım. Sadece teyzem dediğim kadının bana aldığı elbiseyi bırakmıştım. Aylardır teyzem olarak gördüğüm kadına görünmeden çıktım. Bora yani abim abi demeye alışsam iyi olucak acaba beni eve alır mı ki ? Ya almazsa napıcam ben? Ondan başka hiç kimsem yok. Kapının önünde görevliler vardı sanırım koruma gibi bir şeydi. Borayla daha önce bu eve geldiğimde korumalar yoktu. Korumalar bana ismimi sordu ve beklememi söyledi. Daha sonra kalın bir sesle "Girin!"dedi. Bu eve daha önce geldiğimde o kadar dikkatli bakmamıştım. İçerisi çok güzel dekore edilmişti. Karşımda Bora'yı görünce boynum eğildi gözlerimden yaş geldi. Bana sarılıp koltuğa oturttu. "Bora sen benim gerçekten abim misin?" "Evet." dedi ve gülümsedi. Abi diyip boynuna sarıldım. "Ağlama ama kıyamam." Bu hayatta yalnız kaldığımı düşünürken bir mektupla hayatımın değişeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. "Bora yani abi teyzem dediğim kişi teyzem değilmiş." Sıcak bir bakış attı. "Biliyorum, sen bunları nereden öğrendin?" "Annemiz mektup yazmış." Eğer o mektupu teyzem almış olsaydı belki de bana göstermeyecekti. "Tamam ağlama Cansu burası seninde evin tamam mı istediğin kadar rahat ol artık burda yaşıcaksın. Hatta gel odanı gösteriyim. Annemiz hazırlamıştı." İstemeyerek gülümsedim. Odam bir harikaydı. "Annemin zevkine hayranım."dedim. "Bende hayranım gel sana evi dolaştırıyım." Ev iki katlıydı. Çok güzel bir bahçesi vardı. Bora'nın dediğine göre annemgil ben doğmadan önce bu evde yaşıyorlarmış. "Dışarıdaki görevliler hep burada mı?"  "Evet onlara söyleyeyimde bir deha sen geldiğinde bekletmesinler. Onlar Seni takip eden ve koruyan bir korumada bile vardı." Şaşkınlıkla ona baktım. "Hiç fark etmedim."
"Hadi geç oldu yat istersen yoruldun." Yeni odama eşyalarımı yerleştirdim. Yarın okul vardı. Yorgundum, yatağa yattığımda göz kapaklarım yavaş yavaş kapandı. Sabah kahvaltı hazır şekilde masada duruyordu. Evde hizmetçide mi vardı? Bu zenginliği neden annem babam bana göstermedi diye kızdım. Daha doğrusu kızmadım... kızamadım. Annemi ve babamı çok özledim. Onların kokusunu içime çekemeden beni yalnız bıraktılar.  "Günaydın benim tatlı kardeşim."
"Günaydın."dedim kahvaltı masasına oturarak.  "İyi uyudun mu?" dediğinde "Uyudum çok rahat."
"Bugün okulda söylicekmiyiz?" "Neyi?" diye karşılık verdim. "Abinin ben olduğumu." Bende bilmiyordum belki sonra söylesek daha iyi olurdu. "Sonra söyleriz." Gülümsedim. "Ben annemgilin bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum."dedim ve sonradan söylediğime pişman oldum. Okula geç kalıyoruz. Hadi gidelim." Beni takmamıştı bile. Boraya çok çabuk ısınmam normal miydi?

SESSİZ MELEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin