Kırmızı akışkan sıvı tüpe dolduğunda,iğnenin ucunu yavaşça çekip girdiği damardan kurtulmasını sağladım.Elimde ki pamuğu az önce iğneyi çıkardığım yere basarken gülümsedim.
"İşte bu kadar."Kafamı kaldırıp yüzüne baktım,korkmuş ve yorulmuş gözüküyordu.
"Korktuğun kadar bir şey yokmuş ha ne dersin ?"diye sordum.
"Bir an hiç bitmeyecek sandım."dediğinde küçük bir kahkaha attım.Pamuğu biraz daha bastırıp elimi çekerken"Basılı tut."dedim.Elimi çektiğimde yandaki masadan cam tüpü alıp iğnenin içindeki kanı ona boşalttım.Tüpü laboratuvara getirmek için diğer tüplerin yanına koyarken yaklaşık 13-14 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kızın hareketlendiğini gördüm.
"Geçmiş olsun canım.Yine bekleriz."diye dalga geçtim.
"Tövbe de !"deyip gülmeye başladı.Bende ona katıldığım da ikimizde kapıya yönelmiştik.Kapıyı açıp dışarı çıktık.
"Tekrar geçmiş olsun.Bir iki saate çıkar sonuçlar."dedim meraklı gözlerle beni inceleyen kadına.Kafasını olumlu anlamda salladığında az önce kanını aldığım kızın omzunu ovalayıp üstümü değiştirmeye gittim.
Bu ilgilendiğim son hastaydı.Bugün nöbetimde yoktu.Artık eve gidip deliksiz bir uyku çekebilirdim.Soyunma odasının önüne geldiğimde gülümseyip kapıyı açtım.Üstümü hızla değişip odadan çıktım.Bir an önce eve gitmek istiyordum.Hemşirelik gerçekten yorucu bir işti.
Hastane koridorun da ilerlerken refakatçı olarak gelen insanları inceledim.Yorgun ve oldukça bitkin görünüyorlardı.Biraz da olsa onlara destek olmak için yanlarından geçip giderken tebessüm ettim.Buna ihtiyaçları olduğunu biliyordum.Çünkü her gün onların acılarına tanık oluyordum.İnsanlara yardım etmeyi onlara umut olmayı seviyordum.Bu yüzden bu mesleği seçtim.İşimi severek yapıyorum ve bu konuda şanslıyım.
Tek şanssız olduğum konu ailemin bu mesleği sevmemesi.Onlar benim hep bir öğretmem olmamı isterlerdi ama ben o bölümü kazanmama rağmen olmadım.Sevmediğim bir işi yapmak pek de iyi bir fikir değildi.Sırf onlar öyle istiyor diye bunu yapamazdım.Bu yüzden hemşire oldum.Bundan da gayet memnunum.
Levent Hocanın sesini duyduğum da düşüncelerimden ayrılıp kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.
"Eve mi gidiyorsun ?"diye sorunca yine beni zorla evime bırakacağını anladım.Ama yinede bunu anlamama rağmen itiraz etmedim.Çünkü ne dersem diyim beni o eve bırakıcaktı.Bundan kaçış yoktu ama bu biraz da benim işime geliyordu.
"Evet mesaim bitti eve gidiyorum."dedim.Vericeği cevabı bilsem de yinede meraklı gözlerle onu izledim.
"O zaman benimle geliyorsun bende eve gidiyorum geçerken seni de bırakırım."tam cevap vericekken beni susturup lafları ağzıma tıkadı.
"İtiraz istemiyorum.Benimle geliyorsun."dediğinde omzumdan hafifçe tutup beni dışarı sürükledi.
Dışarısının soğuğu yüzümü tırmalamaya başladığında hafifçe tuttuğu ellerinden kurtulup yüzüne baktım."Gerçekten zahmet olmasın."
Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu ve parmağını kaldırıp narince dudağımın üstüne koydu.
"Şssst.Seninle birazda olsa vakit geçirmek hoşuma gidiyor."sesi o kadar sakindi ki ona itiraz edemedim.
Arabaya bindiğimizde hemen radyoyu açtım.Yol boyunca pek fazla konuşmadık.Bir ara pastaneye uğrayıp kendime ve Deniz'e elmalı pasta aldım.Gece yarısı televizyonun karşısına kurulup önümüze ne gelirse yiyecektik.Deniz hasteneden erken çıkmıştı ve eminim ki evde sıkıntıdan patlamıştır.Sabırsızlıkla gelmemi bekliyordur.Açıkcası bende o olmadan sıkılıyorum.Biz 5 senedir arkadaşız.Üniversite sınavına birlikte hazırlandık.Aynı Üniversiteyi kazandık ve beraber Üniversiteyi okuduk.Onunla birlikte ne kadar eğlendiğimizi hatırlayınca gülümsedim.
"Aklına komik bir şey geldi herhalde ?"
Şaşkınlıkla kafamı odaklandığım yerden alıp yüzene baktım.Yüzü karanlıktan pek anlaşılmıyordu ama gözlerinde ki alaycı ifadeyi fark edebilmiştim.
"Geldik.Şaşkın şaşkın bakmayı bırakta evine gir geç oldu."dedi."Tabi inmek istemiyorsan seni zorlayamam."gülümsedi.
"Pardon dalmışım da iniyorum şimdi."dedim ve kapıyı açtım.Kendimi arabadan tamamen dışarı attığım da kapıyı tutup içeri eğildim.
"İyi akşamlar."
"Sana da."
Diklendim ve gitmeye hazırlanırken aklıma son anda bir şey gelince tekrar arabanın içine eğildim.
"Bu arada teşekkürler."Tüm samimiyetimle gülümsedim.
"Bişey değil."dediğinde hızla kapıyı kapatıp eve doğru yürümeye başladım.Hava akşam olduğu için soğuktu.O yüzden arabanın çalışma sesini duyduğumda yürümek yerine koşmaya başladım.
Kapının önüne geldiğim de çantamı açıp anahtarı aramaya başladım.Neyseki çok oyalanmadan anahtarı bulmuştum.Anahtarı anahtar deliğine sokup çevirdim.Kapı açıldığında eve girip hırkamı ve ayakkablarımı çıkardım.
"Deniz.Ben geldim."Çantamıda girişteki masaya koyduğumda merdivenlere yöneldim.Merdivenleride hızla çıktıktan sonra Denizin odasına gittim.
"Evi felan mı terk ettin yoksa ?"deyip gülmeye başladım.Kafamı odanın içine uzattığım da tekli koltuğa oturmuş kucağındaki leptop'a dikkatle bakan Deniz'i gördüm.
"Yine mi ?"gözlerimi devirip çaprazında ki çiftli koltuğa oturdum.Sonunda gözlerini leptop'dan alıp bana baktı.
"Ne yine mi?"diye sordu şaşırarak."Bu sefer kesin beni reklam ajansına kabul edicekler."
Gözlerimi büyüterek ona baktığım da ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Ciddiyim.Lütfen sende bana destek ol."
"Neden bu kadar o ajansa girmek istediğini anlamıyorum.İşin gayet iyi.Kazandığımız para da bize yetiyor."dedim.
"Evet ama daha iyisi de olabilir.Düşünsene ünlü oluyorum ve hergün günümüzü gün ediyoruz."sırıtmaya başladığın da bende ona eşlik ettim.
"İyi peki sen bir şu ajansa kabul edilde sonrasını düşünürüz."
"Sen bitanesin."dediğin de koltuğun yanına bıraktığım paketi alıp havada sallamaya başladım.
"O ne ?"diye sorduğun da pakete uzanıp içine baktı.
"Televizyon keyfi yaparız diye düşündüm."
"Ben gidip hemen bir çay koyayım."dediğinde poşeti de alıp odadan çıktı.
~
Akşam Denizle geç saate kadar uyumadığımız için ikimizde gözlerimizin altı çökmüş bir şekilde hastaneye geldik.Üstümüzü değişip erkenden işe koyulduk.Yine yorucu bir gün bizi bekliyordu.Şimdi Deniz'in neden o ajansa girmek istediğini daha iyi anlıyordum.
Bu sabah fazla hasta olmamıştı.Bir kaç pansuman ve kan almıştım.Bu gün durgun bir gündü.Oturduğum koltukdan kalkıp kendime kahve aldım.Kahve mi içerken etraftaki insanları inceledim.Hepsinin ayrı bir derdi ayrı bir acısı vardı.Acılarını tamamen dindirmek mümkün değildi ama en azından biraz da olsa hafifletmek bana iyi geliyordu.
Kahvemi bitirdiğim de çöpe atmak için ayaklandım.Çöpe doğru ilerlerken karşıdan Levent Hocanın geldiğini gördüm.Biraz sonra yanıma gelmisti.
"Esila 12 numaralı odada köpek dişlenmesinden yaralanan bir genç var.Kuduz olma ihtimali yüksekmiş.Bir ilgilenir misin ? Acil yetişmem gereken bir hastam var."
"Tabi hocam.Kuduz aşısı vuralım mı ?"diye sordum.
"Vuralım.Köpeğin kuduz olabileceğini söylüyor."
"Anladım hocam."Kafasını olumlu anlamda salladığın da hızla yanımdan ayrıldı.Bende 12 numaralı odaya yürümeye başladığım da nedenini bilmediğim bir heyecan hissettim.Daha önce bir kez kuduz aşısı vurmuştum belki de yanlış birşey yapmaktan korktuğum için bu kadar heyecanlanmıştım.
12 numaralı kapının önüne geldiğim de derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sek Hali
RomanceHiç tanımadığım bir şehirde,hiç tanımadığım insanların arasındayım... Karanlığımın içinde yalnız başıma oturuyorum...benim karanlığım. Hiç kimse burada olduğumu bilmiyor,hatta yaşadığımdan bile habersiz.Her gün tek tek izliyorum yüzlerini. Her gün b...