Sahte Aşkım -7

65 8 2
                                    

Adının Kaan olduğunu öğrendiğim genç adam ile dans ederken, dans eden topluluk gittikçe kalabalıklaşıyordu. Buna karşılık olarak sebepsizce daha fazla geriliyordum.

"Eş değiştirme zamanı," sesini duyduktan yalnızca saniyeler sonra kendimi Aral'ın kollarında buldum. Biraz önce benim olduğum kolların arasında ise tanımadığım bir kız vardı.

"Aral, ne yapmaya çalışıyorsun?" Benim ellerim Aral'ın omzunda, aynı şekilde onun elleri benim belimdeydi. Müziğin ritmine göre yavaş yavaş sallanıyorduk. Ben tam Aral'ın gözlerine bakarken o hiç oralı olmamakla beraber çevreye bakınıyordu.

Ensesinden bir saç tutamını çekip bana bakmasını sağladıktan sonra "Soruma bir cevap alamadım?" Dedim.

"Bir şey yaptığım yok. Yalnızca dans ediyoruz?" Diye sorarca konuştuğunda beni kasıtlı olarak anlamazdan geldiğini düşündüm. Buna rağmen üzerine gitmedim. Elbet ne olduğunu kendi ağızı ile söyleyecekti. Tabi uygun zamanı beklemem gerekiyordu.

Dakikalarca hiç konuşmadan öylece dans ettik. En sonunda bu durumdan iyice rahatsız olmaya başladığımda " Artık otursak? " diyerek aramızdaki sessizliği bozdum. Beni başıyla onaylayıp, ellerini belimden çekti.

Dışarıda olan eşyalarımı topladım.

Çadıra doğru ilerleyip, fermuarı açtım ve içeri girdim. Dünya'nın içeride olduğunu görünce ona gülümsedim ve çantamdan telefonumu çıkardım.

Kahretsin, telefon çekmiyordu!

"Bir sorun mu var?" Diyen Dünya'ya "Yo, hayır." Dedim ve yine gülümsedim.

Uyku tulumumun içine girdim ve tüm günün yorgunluğu ile gözlerimi kapattım. Sonra da Dünya'ya iyi geceler demem gerektiğini düşündüm.

Yönümü ona doğru dönüp, "İyi geceler" dedim ve verdiği cevabı daha idrak edemeden uykuya daldım.

Ertesi gün pek de önemli bir olay olmamıştı. Tabi salıncak olayını saymazsak.

Yaşım kaç olursa olsun, her zaman salıncak benim için vaz geçilmez bir eğlence olmuştur. Burada da aynı şekilde büyükçe bir ağaca kurulmuş olan salıncağa binmiştim ki yine Aral Bey bu sefer de beni sallama konusunda bir baş göstermişti. Israrlarına dayanamayıp izin verdiğim zaman da beni buna pişman etmişti.

Salıncağı o kadar uyarıma karşı fazla hızlı sallamıştı. Hayır yani, benim yükseklik fobim var. Sen ne diye beni hızlı sallıyorsun ki?

E, sonra da doğal olarak düştüm tabi. Önemli bir durum benim için söz konusu değildi. Ama aynı şeyi Aral için söylemek ... İşte bu imkânsızdı.

Otobüsteki yerimi aldığım zaman Aral da benim yanımdaki yerine geçti. İnatla ona bakmayı reddederken araba çoktan yola çıkmıştı. En sonunda dayanamayıp ona baktığımda gür bir kahkaha attım. Herkesin kendi havasında olması işime geliyordu.

Aral'a kesinlikle yüzündeki tırnak izlerim çok yakışmıştı. Her baktığımda onu kovalarken ayağının taşa takılıp yere düşmesi ve onu tırnaklarken beni engellemeye çalışması, yalvarması geliyordu.

Aral çatık kaşlarla bana bakıp "Gülme." Diye tısladı. Başımla onaylayıp dudaklarımı bir birine bastırdım. Ama bu yalnızca birkaç saniye etkili oldu. Tekrardan gülmeye kaldığım yerden devam ettim.

Hemen hemen yol boyunca ya güldüm ya da sırıttım. Hatta öyle ki bir ara Aral'ın da güldüğünü gördüm. Tabi bu yalnızca bir yanılma da olabilirdi. Çünkü yalnızca bir anlık durumdu bu.

Herkes otobüsten indikten sonra otoparka doğru yürüdüm. Arabaya binip ortalama bir hızla eve geldim.

Saat oldukça geç olmuştu. Bu nedenle kızları aramak yerine bir duş alıp mutfağa indim.

Sahte Aşkım| Papatya PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin