8.Bölüm

785 71 19
                                    

Abi ben napmışım böyle asldfjkasjf. 23 gün önce güncellendi nedir? Bekletmenin ırzına geçtim cidden çok çok çok çok çok özür dilerim. Bu benim orijinal profilimde olmadığı için çoğunlukla unutuyorum ve oradaki hikayelere odaklanıyorum. Oysa bu hikaye benim için çok özel ve sizde bunu bilin. Yeni bir hikayeye başladım bakmak isterseniz StupidGirl-Irlena yani benim orijinal profilimde 3.Seviye bulabilirsiniz. Hepinizi çok özledim. Umarım sizi tatmin edecek bir bölüm olur!

#

Kahvemden bir yudum aldıktan sonra gergin bakışlarımı en az benim kadar gergin olan ortama çevirdim. Jim'le Max birbirinden gerçekten hoşlanmıyorlardı. Birbirlerine dik dik bakıp kötü bakışlar gönderiyorlardı. Bu durum canımı sıkmaya başlamıştı. 

Üstelik yan masada bizim okulun şu popüler kızı vardı ve dik dik bana bakıyordu. Yarın kesin okulda salak bir dedikodu yayılacaktı ve ben yine yerin dibine girecektim. 

''Sen ne düşünüyorsun Selly?'' Bir an için daldığımı hissettim. 

''N'oldu ben çok üzgünüm dalmışım. Tekrarlasana.'' Jim kafasını salladı ve Max'i işaret ederek konuştu. 

''Bu salağın olmadığı başka bir gün daha takılmaya ne dersin?'' demesiyle çenemin kasıldığını hissettim. Şimdi birkaç tahta yerine oturuyordu. Bu bir oyundu ve ben de bu oyuna düşmüştüm. Ne kadarda salaktım böyle. Bilmem kaçıncı kez şu çocuğa kanmıştım ve şimdi kendimi tam bir gerzek gibi hissediyordum. 

Bir an onun beni sevebileceğini düşünmüştüm ve içimdeki o eskiden kalmış hisler beni bu hataya zorlamıştı. 

''Sana tekrar kanacağımı mı düşünüyorsun? Bıkmadınız mı cidden? Ben bile yoruldum. Adım atacak gücüm yok. Sizin işiniz gücünüz ben miyim? Gidin biraz başkasıyla uğraşın. Lütfen benden uzak durun.'' Ayağa kalktım ve çantamı da alacakken koluma yapıştı. 

''Selena sen neden bahsediyorsun?'' Bir de bilmemezlik yapması sinirlerimi daha da bozarken ağlamamak için zor duruyordum. 

''Şu kızı görüyor musun? İki saattir neden bizim masamızı süzüyor diye düşünüyordum. Ve senin neden Max'e sürekli gitmesini anlatan bakışlar attığını. Ama sonra anladım. Bu da oyundu değil mi? Yine beni saçma duygularım yüzünden kullandın! Ne yapacaktın tek başımıza olsaydık? Beni rezil etmek için bir mesele daha arıyorsunuz çünkü unutuluyor değil mi? Eskiden yaşadıklarımı insanlar unutuyor ve ben mutlu olmaya çalışıyorum. Bu sizin zorunuza gidiyor değil mi? Sakın bana bir daha dokunma. İkinize de söylüyorum yemin ederim bir daha benimle uğraşırsanız ikinizi de öldürürüm. Kaybedecek bir şeyimin olmadığını benden daha iyi biliyorsunuz ve bunu yaptığıma asla pişman olmam!'' Kafedeki kişilerin bakışlarını yok sayarak kafeden çıktım ve hızlı adımlarla evime yürümeye başladım. 

Eve de gitmek istemiyordum. Sadece kafa dinleyebileceğim bir yerde olmak istiyordum ama bu imkansızdı. Çünkü ben rahat olamazdım. Ben mutluluğu hak etmeyen birisiydim. Göz yaşlarım yine akmaya başladığında kendime tesselli vermeye başladım. Elbette benimde karanlığıma güneş doğacaktı. Ama bu zaman keşke daha yakın olsaydı. 

''Hey Selly iyi misin? Bana da kızgın değilsindir sanırım. Sen ağlıyor musun? Hadi ama!'' Kollarını bana sardığında onu itmedim. Buna ihtiyacım vardı. Birisinin bana sarılmasına ihtiyacım vardı. 

''Selena senin neyin var? Okulda sürekli hayalet gibisin, hiç gülmüyorsun ve bu kişiler neden bahsediyor. Anlat bana Selena ben senin arkadaşınım. Yemin ederim seni asla bırakmam.'' Kollarını çektiğinde ellerimle yüzümü kapattım ve derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Göz yaşlarım durana kadar bekledim. 

''Bunlar anlatmak istediğim şeyler değil. Çünkü her anlattığımda tekrar acıyor. Her seferinde daha çok acıyor ve ben artık dayanamıyorum.'' Ellerini yüzüme koydu ve hafifçe kaldırdı. 

''O zaman şuna cevap ver. Kaybedecek hiçbir şeyim yok dedin. Ama senin bir ailen var Selena. Onların yeri yok mu gözünde?'' Bir anda kahkaha atarak haykırdım. O kadar çok güldüm ki bu sefer gülmekten ağladım. 

''Hayatımı mahveden onlar zaten. Annem benden nefret ediyor, babam yüzünden bok bir okul dönemi yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Onlar umurumda mı? Hepsinden iğreniyorum. Onlardan kurtulacağım gün için yaşıyorum. Ben kaç kez ölmeyi denedim. Kaç kez o jileti elime aldım, hapların en kolay öldürenini buldum, kaç kez zehir satın aldım. Ama yapamadım biliyor musun? Çünkü şu kalbimde ve beynimde yankılanıyor. Bir gün mutlu olacağımı haykırıyorlar bana. Yapamadım. Yapamayacağım. Fırtınadan sonraki sessizlik için yaşıyorum ama biliyorum ki asıl fırtınadan önce de sessizlik olur. Korkuyorum ben. Dayanamayacağımdan korkuyorum Max. Ben daha önce hiç bu kadar güçsüz hissetmedim.'' Bir anda ondan ayrıldım ve koşarak eve gittim. Arkama bile bakmadım. İlk kez bu kadar birisine içimi dökmüştüm. Şu an elinde bir sürü koz vardı. Tüm güçsüzlüklerimi anlatmıştım. 

Eve geldiğimde yine annemin iki saat dırdırına maruz kaldım. Ne dediğini anlamayacak kadar ruhsuzdum. Ta ki onu dinlemediğim için sert bir tokadı yüzümle buluşturana dek. Kafam acıyla sağa savrulmuştu. Fiziksel şiddete alışkındım. Canımın acısını o kadar çok umursamıyordum artık. 

''Çok komikti anne bir daha yap.'' Kardeşim annemi dürterek söylediğinde annem gülümsedi ve hiç acımadan bir tane daha tokat geçirdi. Bu sefer burnuma geldiği için burnumun acısıyla inledim. Burnum hep çok acırdı. Uyuşurdu ve kanardı. Elimi burnuma götürdüğümde yanılmadığımı gördüm. Evet burnum kanıyordu. Acıyla yüzümü buruşturdum. 

''Evet bana bir şey söyle Selena. Annene acını tarif et.'' Güldüm. Cidden güldüm ve saçlarımı geriye savurup ona baktım. 

''Canımı yakamadın ki. Şunu bil ki ben senin üstünde güç denemeleri yapabileceğin o eski küçük kız değilim. Umarım en kısa sürede geberirsin orospu.'' Yanından geçerken omzuna çarptım ve ilerledim. Annem orada dikili kalmıştı. Umursamadan odama girdim ve odamdaki lavaboda burnumu temizledim. Alışmıştım artık. Olaysız bir günüm olsa şaşardım. Odama geri gelince yatağın yanında bir kağıt gördüm ve aldım. 

Senin karşına çıkacak yüzüm olsaydı sana sevgilerin en güzelini yaşatmaya hazırdım.

*

Kitabımın son sayfasına geldiğimde kapım kırılacak gibi çalınmaya başlandı. Oflayıp yatağımdan kalktım ve kapıyı açtım. Kardeşimi görünce kaşımı kaldırdım ve ona baktım.

''Neden geldin?'' Küçük yumruklarını bacaklarıma geçirmeye başladığında elimle kafasından ittim ve uzakta tuttum. Şu an bana yetişemediği halde saçma saçma yumruklarını ve tekmelerini savuruyordu ve bu çok komikti. Sonunda durdu ve yumruklarını sıkıp bana baktı. 

''Senin yüzünden annemi yine o deli hastanesini kaldırıyorlar. Sen ona orospu dedikten sonra krize girdi ve o şekilde kitlendi. Bak götürüyorlar.'' Eliyle dış kapıyı gösterdiğinde bir sedyede götürülen annemi ve üniformalı insanları gördüm... 

Karanlığın Güneşi (Dylena fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin