18.Bölüm

568 48 4
                                    

18. bölüme gelebildiğim nadir hikayelerimden bunda sizin payınız yüksek tabi ki. Beni hiçbir zaman bırakmadınız ay durun duygulandım desem yalan olur çünkü duygusal olmayan bir bünyem var.

AYYYYYYY MÜKEMMEL BİR ŞEY OLDU SINAVLARIM BİTTİ ŞU AN O KADAR MUTLUYUM Kİ ANLATAMAMIDJHIOADJAIOHJDIJ

Bölümleri geciktirmek en nefret ettiğim şey ama 3 haftadır kafamı dersten kaldırmadım. Bu konuda size garanti verebilirim. Boş vakitlerim okula giderken oluyordu ve yürürken hikaye yazamazdım. Sadece kurgular topladım ve umarım güzel bir bölüm olur. Yeni hikayeler de çok yakında gelecek hazırlıklı olun :)

#

''Bunu yapmak istemiyorsan zorunda olmadığını bilmeni istiyorum,'' dedi Dylan. Gözlerimi devirdim ve beton zemin üzerindeki küçük taşları izledim. Birkaç tanesini ayaklarımla ittirdim. Ellerimi cebime koyduktan sonra iç çektim. Hava bugün oldukça soğuktu ve yeleğim ısınmam konusunda pek de yardımcı olmuyordu.

''Her bölüme şöyle başlamaktan vazgeç, Dylan.'' Kıkırdadım. Haklı olduğumu biliyordum her plan bölümüne bu şekilde başlıyordu.

''Sadece belki vazgeçersin demiştim,'' deyip gülümsedi. Gözlerimi ona çevirdim. Mükemmel yüzüne. Bu kadar mükemmel olması değersiz hissettiriyordu. Yanında bir paçavra gibi kaldığımı düşünüyordum oysa o hep sözleriyle beni özel hissettiriyordu. O benim ikilemimdi. Kesinlikle öyleydi.

''Eğer eskiden birisi Karanlık seni seviyor deseydi ve böyle olacağını söyleseydi ona kıçımla gülerdim sanırım.'' Okulda Karanlık'ı takan biri değildim. Zaten benimle ulaşmazdı kim kenara itilmiş bir kızla uğraşırdı ki? Tamam herkes. Ama o yapmamıştı. Benim için bir fark yoktu.

''Küçükken hep arkadaşlarımın oyuncaklarını kırardım ve onlarda benimle oynamazlardı. Oysa tek isteğim onlara kırılan bir şeyi onarabileceğimizi göstermekti. Böylece oyuncağımız istemsizce kırıldığında onu kolayca onarabilecektik. Ama kimse beni anlamadı ve herkes benden uzak durdu. Bu yüzden onlara kızdım ve oyuncakları daha çok kırdım, Selena. Onarmadım bu sefer. Ama seni ilk gördüğümde okulun kenarında ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordun. Okul çıkışından yarım saat geçmişti ve o kadar içten ağlıyordun ki her göz yaşın saf acı barındırıyordu. O an o zamanın geldiğini anladım. Artık onarmanın vakti gelmişti ve o sendin. Ben kırmayı öğrendiğim için kırmamayı öğrendim. Sonra her hareketini izledim. Sana bağlandım ve ben seni çok seviyorum. O kadar çok seviyorum ki seni her ağlarken gördüğümde daha da karanlığa batıyorum. Ben kötü birisi değilim Selena öyle olmak zorundayım. Benimde bir kalbim var.'' Bakışlarındaki anlam ve güç kalbimde garip etkiler yaratıyordu. Bu çocuk her geçen gün beni mest ediyordu.

''Ben sana sahip olmak için ne iyilik yaptığımı bilmiyorum. Tek bildiğim sana minnettar olduğum. Bizim hikayemiz de bu ha, Dylan? Karanlığın daha da karanlık olan birisine Güneş demesi. Bu garip ve biraz imkansız geliyor.'' Ellerini ellerime değdirdi ve sonra tutup sıktı.

''Hayır küçüğüm bizim hikayemiz her tünelin bir sonu olduğunu gösteriyor. Karanlığın ışıktan çok da uzakta olmadığını, biraz çabalarsak her şeyi başarabileceğimizi gösteriyor. Geceler bile güneşe kavuşurken, bizim birbirimize sahip olmamız çok mu?''

''Her tünelin bir sonu, her karanlığın da bir güneşi vardır,'' dedik aynı anda ve sonra sarıldık.

(BANA BU HİKAYEYİ BURADA FİNAL YAPMAMAM İÇİN BİR NEDEN VERİN? YOK DE Mİ? AMA YİNE DE BURASI BÖLÜM SONU BİLE DEĞİL DFJKSDHFJK OKUMAYA DEVAM EDİN FEELS GEÇİRİYORUM)

*

Bu yerlere soğuk da eklenince daha kasvetli bir ortam oluyordu. Boş bir sokaktı. Kim bilir bundan kaç yıl önce burası nasıldı? İçimden bir ses hiçbir şey bulamayacağımızı söylüyordu. Duvarda grafitiler vardı. Doğrusunu söylemek gerekirse pek de tekin bir yer değildi. Annem neden bu yolu kullanmıştı ki.

Ürperdim. Soğuk rüzgar yüzümü yalayıp buz gibi bir etki yarattıktan sonra saçlarımı sağa doğru savurdu. Gözlerimi kapattım ve soğuğu hissettim. İnsanların soğukluğu daima üzerimde olurdu lakin evden çıkmadığım ve soğuk havalarda yorgan altından çıkmadığım için fiziksel soğukluğa uzaktım. Bu garip hissettiriyordu. Bir an için çizgi filmlerde ki buz kütlelerine dönüşeceğimden korktum. Şu an odamda beyaz duvarları izleyerek ve hayatıma lanet ederek ağlıyor olabilirdim. Belki de o gün göle atlayarak ölecektim. Boğularak ölmeyi düşünmek bile tüylerimin diken diken olmasını sağladı.

''İyi misin sen yoksa üşüdün mü?'' Beni düşüncelerimden sıyıran Dylan oldu. Hayır canım ölmeyi düşündüm de, diyemedim tabi ki.

''Hayır. Şey civarda görebilecek falan biri yok mu kamera falan?''

''Kamera mantıken o zamanlarda çok yoktu ve özellikle bu sokakta olma ihtimalini düşünemiyorum bile. Ama şura da bir bakkal tarzında bir yer var. Belki o zamanda açıktır. Gel bi konuşalım.'' Umutsuzca Dylan'ın peşinden sürüklenirken daha yaşadığım acıların, yaşayacaklarım karşında hiçbir şey olduğundan habersizdim.

Karanlığın Güneşi (Dylena fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin