MVRN-1

130 14 7
                                    

Alarm sesiyle gözlerimi açtım. Alarm'ın kapanmasıyla gözlerimin kapanması aynı anda oldu. Bir iki dakika sonra kapım tık-tıklandı. Ses vermedim. Bir daha tık-tık. Ses yok. Bu sefer kapı açıldı. Yanıma yaklaştı ,kulağıma eğildi. Nefesini boynumda hissedebiliyordum. Ve o malum ses.

''Mavii hadi kalk'' annemin malum cırlaması. Ya abi bir gün bu kulağım sağır olacak. Her gün Her gün insanın kulağına böyle bağırılırmı ?. İnsafsız sen annesin anne çocuk değil. Ama suç bende sen ruhu 14 yaşında bir anneye sahipsin.

Ondan önce kalkmayı öğrenemedim bir ya. Ama uykuya düşkünlüğümü engelleyemem ki - Babama çekmişim ben babama. Ne var yani bir günde okula gitmesem. İstanbul'un nem'ini , trafiğini çekmesem.

Üç senedir her gün sıkıcı insanlarla aynı okulu , aynı sınıfı paylaşmak. Muşmula suratlı kimyacı Bahriye'yi görmek , yürüyen cenaze tarihci Zikriye'yi , üç sene çekmek kolay değil açıkcası. Hayırlısıyla babamın şu şirketi ihaleyi kazansaydı sırtımız yere gelmeyecekti. Ve belki ben bu cehennem yerden kurtulacaktım. '' Son kez uyarıyorum mavi seni''.

Şimdi çarşaf çekilecek ve yerde bulacağım kendimi. Dur dur dur ! Bir dakika ! Eğer çarşaf çekilirse çarşaf yataktan çıkar (!) ve bozulur. Ya çarşaf düzetlemesiydi pike'ydi oydu buydu. Ohoo Lan mavi kalk ya iş çıkacak ''Kalkasana geri zekalı'' '' Tamam içses kalktım''.

İç sesimle olan kavgamı sonlandırıp zorlukla gözlerimi açtım. Ne var yani 5'e kadar kitap okuduysam ? Batıyor mu ? Anlamıyorum ya. ''Kalkıyon mu sen ?'' ''Tamam anneee kalktım'' ''Gelişme var sende bu sefer yerde kalkmadın'' '' Ee anne kıç önemli bir organ sonuçta. Kıç bu kıç boru değil'' Annem yüzünü buruşturdu. '' Terbiyesiz. ''.
Ne dedim ben bu karıya be.. Neyse

Paytak adımlarla oda'dan çıkıp banyoya gittim. Ne yazik ki bizim ultrazeka mimar odama banyo yapmamış. Elimi-yüzümü yıkayıp aynada kendime baktım. O kadar kötü durmuyorum ama ağzımdaki bu tat. ''Off gece bok mu yedim ya bu nasıl bir tat''. '' Ne o bokun tadına mı baktın ne bu tespitler'' ''Tövbe tövbe sen nerden çıktın. Emre ya Ödüm bokuma karıştı'' '' Bak yine bok dedin''

'' Ya yürü git Allah'ımın ergeni git sen sivilcelerini odanda patlat''

'' Ne sivilcesi bende yok denecek kadar az''

'' Hıı , kaşının ortasında zaten ağrı dağı var. Üstüne'de kar yağmış ondan beyaz beyaz zaten ''

''Lan hani nerde. Ulan sen ne zaman büyüdün. Annee sivilce kremim nerdee?'' Emre'de yavrucak bizim çektiğimizi çekiyor. Onu sivilcesi ile baş başa bırakıp odama döndüm. Formalarımı giyip. Düzleştiriciyi fişe taktım.

Saçımı tarayıp , düzleştirdim. Ayna'ya baktım. Bide eyleiner çektim mi oldu. Niye bu okulda forma var ki. 11.Sınıfta ne forması , çantamı ,telefonumu alıp mutfağa girdim. Bir iki şey atıştırıp ayakkabılarımı giyip çıktım. Merdivenlere yöneldim. Tam inecektim ki meteyi gördüm.

Olum ya çok tatlı bu çocuk . ''Günaydın mete'' ''Günaydın Mavi , Nasılsın ?'' ''Aynı , sen'' ''E aynı'' ''İşe mi ?'' ''Yok, bugün izinliyim annemin ilaçları için çarşıya gidiceğim'' Ayy çok düşünceli. Beni kendine alsana sen. Ne diyorum ya kardeşi gibi görüyo beni. Sonra kardeş ayağı göt ayağı olmasın.

''Hey , Mavi noldu daldın gittin ? Yüzünde muzhip bir gülümseme oluştu , noluyor anlat bakıyım :) ''

''Ha, şey.. yok bişey ya. Matematik sınavına babaannenin dersinde gircez de çekiceğimiz kopyalara kaydı aklım ''

''Peki , iyi madem'' dedi. ve histerik bir kahkaha attı. Gülüşüne bende katıldım. ''Babaanne ha ?'' ''Evet , evet meşhur babaanne kimyacımız'' ''İyi bakalım'' Konuşmamız sonlandığında apartman girişine gelmiştik , vedalaşıp yola koyuldum. Durakta otobüs beklemeye başladım. Beklerken de düşünüyordum. İstanbul'a sadece üç kişi için katlanıyorum.

MAVİRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin