MVRN - 7

53 7 3
                                    

Telefona bakarak yürürken yandan gelen sese bakmamla yeri boylamam ve kuyruk sokumumun o dehşet acısına şahit olmam bir oldu. Ayrıca benim bacağımda neden bir bacak var !!! Kafamı kaldırdığımda Yok Artık dedim. Bu kadar da tesadüf olamaz değil mi ?

"Yine mi sen ya ? Önüne bakmayı bir ögrenemedin !! " diye çemkirdiğimde alayla bana baktı "Asıl sen düz yolda yürürken telefona bakılmadığını bir öğrenemedin " dediğinde kıymetlimin uçtuğu aklıma geldi. Aman Allah'ım telefonuumm !! Hayır tabiki de telefonumun reklamını yapamayacağım. Teleşla yerde sürünerek telefonumun uçtuğu yere gittim. Zavallıcığım yere yüzüstü kapaklanmıştı. Umarım ekranı kırılmamıştır. Korkarak ve yavaş hareketlerle telefonumun ekranını kendime doğru çevirdim. Ohh Allah'ım şükürler olsun kırılmamış. O nasılsın bir korku bilir misiniz ? Ben telefonumu sevgiyle okşarken o ayağa kalkmıştı . Kafamı korkutucu bakışları eşliğinde yukarı bana alayla bakan zürafa çüküne - hdjsjs :) - baktı. (Medya) bakışlarımdan korkmuş olacak ki alayla bakmayı bırakıp elini uzattı kalkmam için. Mal mısınız tabiki de tutmucam kendim kalkabilirim geçen seferki yaptığını unutmadım ! Debelenerek de olsa ayağa kalktım ve karşısına dikildim. Aynı korkutucu bakışlarımı attıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi gülümsedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Ve evet benim de ciddiyetim bu kadar . Kimseye beni gerçekten incitecek kadar kötü bir şey yapmadıkça kin besleyemem. Beni kırsın üzsün biraz zaman geçtikten sonra hemen yumuşarım. Ben de buyum işte arada çirkefleşsem de kızamam kimseye ben öyle. Neyse Emre'nin yanına oturdum. Diyorsunuz şimdi bu Emre 8. Sınıf falan tipi nasıldır ? Emreyi geçtim ben kendimi tanıtmadım galiba. Ahh özür dilerim minnoşlarım unutmuşum ^^ Ben MAVİ BARKAN , sarı saçlara , mavi gözlere sahip kırılgan , arada (!) öküzlüğü tutan , hayvan gibi yemek yiyen , İskendere ölesiye hasta olan
( bunu zaten biliyorsunuz ^^ ) arada bir çılgınlaşan ama utangaç bir yapıya sahibim. Bu kadar yeter galiba bence size çok konuşmayı sevmem ! Emreye gelirsek ; azcık !? sivilceleri olan 8. Sınıf olmasına rağmen lise 2 gibi gözüken, -benden çekmiş Allah bozmasın yakışıklı şimdi :D - öküzlükte bir numara ama yufka gibi yüreğe sahip arada parlayan benim korkunç bakışlarıma maruz kalınca süt dökmüş kediye dönen kahverengi saçlara mavi gözlere sahip bir ergendir kendileri. Masaya oturduğumda önümdeki şahesere hayran ifadeyle baktım. Bu dondurmalı künefeyi bulanı öpmem lazım ya . Allahım bu ne güzel bir tatlıdır. İskenderden sonra güzel gidiyor. Benden size tavsiye mideniz çok yemek kaldırmıyorsa benim gibi hepsini ard arda yemeyin. Mideniz şişer , benden söylemesi :) Büyük bir iştahla yemeye başladım. Yedikçe ımm gibi sesler çıkarıyordum ve salak salak gülümsüyordum gözlerimi kısıp. Bende yemek yemekten zevk alan bir insanım.  Ben bitirdiğimde Emre bana garip bakışlar atıyordu . Ancak benim bu halerime alışkın olduğu için bana öyle bakmayı kesip , seni tanımıyorum havasına girdi. Cidden aynı masada oturduğun bir insanı nasıl tanımazsın. Saçmalık bu yanı. Neyse ya nerden geldik biz bu konuya. Hesabı ödeyip -Emreye ödetip- dışarı çıktık. Biraz yürümeye ihtiyacımız vardı. Çünkü ikimizde tıka basa doymuştuk. İstanbul'da olsaydık sahil kenarına giderdik. Ama Ankaradayız. Yeni hayatımın başladığı şehir . Etrafı gezerken yapay göl olan şirin bir park gördük. İlk başta yapay gölün etrafını dolaştık. Sonra salıncakları gördüm. Gözlerimin parladığına eminim . Ne zaman görsem küçük bir çocuk gibi sevinirim. Yani 9 yaşından beri diyelim. Önceki anılar aklıma akın etti. 9 yaşına kadar salıncakları sevmeme nedenimi , parka gidememe nedenlerimi hatırladım.
- Daha hızlı baba daha hızlı. Diye bağırdım son ses babama sanki yıldızlara uzanmak istermişçesine. Yıldızlara değebilirim dedim içimden bunu yapabilirim ve onlara dileğimi iletebilirim. Çünkü pastadaki mumlara üflerken tuttuğumuz dileklerin gerçekleşeceğine inanmazdım. Onlar mumdu. Bir süre yanacak ve eriyip gidecektiler. Ama yıldızlar öyle değildi onlar gerçekti ve her gece üşenmeden gökyüzündeki yerlerini alırlardı. Babamın yeter artık çok hızlı deyişine kulak asmadım. Bugün olacaktı. Dileğimi söyleyip gerçekleştirecektim . Ve ailemle sonsuza kadar birlikte yaşayacaktım. Dayım gibi beni terk etmeyecektiler. Annem dayımın gökyüzünden bizi seyrettiğini söylemişti ağlamaktan şişen gözleri ve bozulan şalıyla bana bakarken. Bize görüyorsa neden biz onu göremiyorduk ki. Neden bizim yanımıza gelmek yerine seyretmeyi seçiyordu. Annem Allah onu çok sevdiği için yanına aldığını söylemişti. Bizi sevmiyor muydu ? Bunu sormuştur anneme o da bana " Kızım Allah yarattığı herkesi her canlıyı sever . " demişti. Peki dayım neden izliyordu ? Bunları düşünürken daha da hızlandım. En tepeye geldiğimde yıldıza tutunabilmek için iki elimi kaldırdım. İşte uçuyordum. Biliyordum yapabileceğimi . Ama bir aksilik var yukarı uçulmaz mı ? Peki neden ben aşağıya gidiyorum. Son hızla yere düştüğümde bacaklarımdaki acı dayanılacak gibi değildi. Ayrıca kafama sıcak su mu döktüler çünkü öyle hissediyorum aynı acıyı kafamda . Karanlık bedenimi ele geçirirken bana doğru koşan babam ve küçük kardeşim Emreyi gördüm. Zaten gerisi karanlık....
Tekrar gözlerimi açtığımda zaten hastanedeydim ama tek fazlalık kafamdaki sargı ve yukarı doğru kaldırılmış iki alçılı ayak . Sonrasında zaten 4 ay falan yürüyemedim. Parklar korkulu rüyam oldu hep. Ama Emre sayesinde tekrar kaybettiğim umudumu buldum. Bana tekrar parkı sevdirdi. Bu yaşananları düşününce gözlerim dolmuştu. Emre görmüş olmalı ki güven verircesine omzunu sıktı . İçten bir şekilde gülümseyerek salıncağa oturdum. Emre yavaş yavaş sallarken ona gerçekten minnet borçlu olduğunu fark ettim.
.
.
.
.
.
Neyse ki kaybolmamıştık. Yürürken ileride bir kalabalık vardı. Biraz daha yaklaşınca kaykay gösterisi yapan birkaç kişi etrafında topalanıp izledilerini gördük. Emre hemen sırıttı. Şimdi övmek gibi olmasın benim canım kardeşim profesyöneldir. Ciddiyim gerçekten mükemmeldir kaykay da. İnsanların arasından geçip en öne geldik. Vay be bunlar da çok güzel kullanıyorlar. Derken içlerinden biri yere kapaklandı. Diğerleri durduğunda çocukta pek birşey olmadığını ama şuan oynayacak kadar da iyi olmadığı anlaşıldı. Çocuk kenara çekildiğinde Emre'nin gözlerinin parladığına eminim . Hayır hayır çocuğun düştüğü için değil gidip onun kaykayını isteyeceği için böyleydi. Bana bakış attığında yanılmadığımı anladım. Beraber çocuğun yanına gittiğimizde yanındaki kız ona pansuman yapıyordu. "Merhaba" diyerek konuşmaya giren Emre eline kaykayı alarak konuşmayı bitirmişti. Bu arada çocuğun adı Mertmiş. Çok sempatik birisiymiş zaten hemen kanım kaynadı . Yanındaki kızında ondan farkı yoktu zaten. Adı Buse'ymiş. Emre kaykayı alıp piste yürürken bende Mert ve Buse nin yanında kaldım. Burası daha yakındı çünkü ve onlara kanım kaynaşmıştı. Emre kasketini ve diğer gerekleri malzemeri taktığında hazırdı marifetlerini göstermeye . O kendini gösterirken etrafındakiler şaşkınca bakıyorlardı. Gülümsedim onun adına. Ve birazda kıskandım . Çünkü benim pek öyle başarılı olduğum spor yok . Yanı voleybol da parmaklarım uzun olduğu için parmak paslarım güzel ama bileklerim çok ince olduğu için oynayamıyorum. Ha Badminton ' u unutmamak lazım. Gerçekten onda gayet iyiyim belki profesyonel oynayacak kadar değil ama iyi bir sıralama elde edecek kadardı işte. Futbolu severim. Kaleciliğim hariç diğerlerinde gerçekten berbatim . O konuyla ilgili de kötü anılarım var sonra belki size anlatirim .
Emre hareketlerini sergilediğinde herkes ağzı bir karış açık bakıyorlardı. Kuul yapmaya çalıştığı hareketlerle yanıma geldi . Elini yumruk yapıp şu el hareketi varya karşılıklı vuruyon falan neyse siz anladınız . Onu bozmak istemediğim için kaldırdım. Yumruklarımızı tokuşturduk. Ordakilerle tanıştık. Bize , sizi buralarda daha önce görmedik yeni misiniz gibi sorular sordular , yeni taşıdığımızı ve ALTINSOY SİTESİ' nde oturduğumuzu söyledik. Zaten buraya yakındı. Arkamızda kalıyordu, döndüğünüzde görüyorsunuz falan neyse ya ben niye anlatıyorum bunları boşversenize :) Yanlarından ayrıldıktan sonra siteye doğru yürüdük. Girişteki okuyucu yerine kartlarımızı okuttuktan - güvenlik için yapmışlar - sonra evimize yürüdük. Yalnız şaka maka koca evde ikimiz varız . Ah şimdi Nurumonişkom ve Kübom olacaktı da kızlar gecesi yapcaktık. Ahh Batu'yu
da unutmamak lazım o her halükarda bizimle :) Salih abiye selam verip taşlı yolda ilerledik. O değil de evin etrafını hiç gezmemiştik. Emreyi çekiştire çekiştire havuzun olduğu bölüme yanı arka bahçeye doğru getirdim . Vay be burası mükemmel dizayn edilmiş. Kocaman havuzun tam karşısında eve açılan kapının yanında kocaman masa ve sandalye vardı . Karşı tarafta ise sallanan koltuk varya heh adı her neyse ondan vardı etrafında koltuklar ve ortada sehpamsı birşey neyse öyle lacivert- beyaz uyumlu . Siz nasıl hayal ettiyseniz öyle kalsın :) daha ileride yandaki villaya bakan ağaca tahta bir salıncak yapmışlar. Allah'ım ben bu ebeveynlerime ölürüm . Sevinçle salıncağa gittim tam oturacakken aklıma Emre'nin hiç binmediği aklıma geldi. Arkamı dönüp Emre'ye baktım. Kenara çekilip oturması için işaret verdim. İlk başta kaşlarını kaldırsada gülümseyerek salıncağa oturdu. Yavaş yavaş sallarken erkeklik gururuna yedirememiş ki salıncaktan kalktı. "Bence yeterli bu kadar !" deyince " Neden bu kadar hiddetlendin Emre'cim ?" diye onu sinirlendirdim ve evet bundan zevk alıyorum. " Yani abla şimdi benim gibi bir yakışıklılık abidesi , karizmatik bir meteor salıncakta oturuyor ve senin gibi çelimsiz çubuk kraker bir kız beni sallıyor. Olmaz yani buraya yeni gelmişken karizmamı çizdiremem !" benim zayıf olduğumu ima etmesine mi seviniyim , çubuk kraker ve çelimsiz deyişine mi sinirleniyim karar veremedim ! " Hah karizmaymış ! Olmayan karimanı mı çizdireceksin ? Güldürme beni ." Gözlerini kısarak bana baktı
Şuan laf bulamayıp kızması aşırı hoşuma gidiyor. Başta demiştim zevk alıyorum :) . Daha adam akıllı ne bizi tanıyorlar , ne de biz onları . Tamam şimdi kaykayda baya havalıydı ama konu başka . Daha sonra içeri geçtik. televizyonun karşısına yayıldık. Aklıma gelen şeyle Emre'ye döndüm. "Ortak kalkıp üzerimizi değiştirip evi keşfetmeye ne dersin ? " önce kaşları şaşırdığını belli edercesine yukarı kalktı. Sonra onunda aklına yatmış olmalı ki kafayı sallayıp " Hadi keşfedelim ortak " deyip elini havaya kaldırdı. Ellerimi tokuşturduktan sonra üzerlerimizi değiştirmeye odalarımıza çıktık. Demeyin öyle evin neresini gezeceksiniz ? Dev gibi bir yapı , ne nerdedir , annemizin gazabına uğramaktan nasıl nereye saklanabiliriz ? Biraz keşfe çıkmak lazım. Hadi bakalım ARAMA ARAKLAMA EKİBİ İŞ BAŞINAA !!!!

*-* Evett kuzucuklar naber , nasılsınız ? Bende iyiyim valla :)
Bölüm basıldı sizce yorumlarınızı ve votelarınızı bekliyorum . Ben öyle hikaye belirli bir yere gelmeden vote sınırı koymam. Niye koyayım ki sonuçta yeni bir hikaye . Ha tutarsa hikayem o zaman belki . Ki tutma ihtimaline pek inanmıyorum ama hayırlısı. Neyse çok konuştum . Umarım beğenirsiniz. Hoşçakalın...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 15, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAVİRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin