Multimedya da Rüya var
Huzurlu olduğum her anı bozmakta ilk sırada yer alıyordu. Denizin durmak bilmeyen soruları eşliğinde apar topar kalkıp yola çıkmıştık.
"Deniz susucak mısın artık"
"Nasıl susabilirim Rüya şirkete varınca neler olacağını tahmin edemiyor musun sen"
Ahhghhgg!!! Kafam resmen şişmişti. Daha dün oyun oynamak bana göre değil diyen adam bugün beni ve kendini bu oyuna tamamen bulaştırmıştı. Ben ne yapacaktım. Anneme babama en önemlisi ise dedeme ne diyecektim. Ahh dedeciğim kendime engel olamadım Ediz'i çok seviyorum özür dilerim mi diyecektim ve o da bunu kabullenecekti öyle mi? Elimle kafama vururken bir yandan da söylenmeye devam ediyordum. Deniz sonunda bileğimden tutmuş "yeter kendine vurmayı kes artık" demiş ve bileğimi tutan elini çekmişti....
Şirketin önüne geldiğimizde arabadan inmek istemiyordum. Denize beni buradan götür yalvarırım bakışı atarken Deniz oralı bile olmamış kuru ve kesin bir sesle "in" demişti. El mahkum arabadan inip şirkete girdiğimde asistanım anında yanıma gelip "babanız anneniz ve dedeniz toplantı odasında sizleri bekliyorlar efendim" dedi.
"Tamam teşekkür ederim"
Tam toplantı odasına doğru en küçük adımlarımla yürürken asistanım arkadan "ah Rüya hanım söylemeyi unuttum Ediz bey de odanız da sizi bekliyor"
Bir hışımla toplantı odasına gitmekte olan yolu değiştirip odama hızla ilerlerken asistanım da peşimden geliyordu. Kapının önüne geldiğimizde dönüp "toplantı odasındakilere acil bir işimin çıktığını daha sonra yanlarına teker teker uğrayacağımı ilet" demiş ve odaya girmiştim.
"Ne yapıyorsun sen"
"Hey hey sakin ol" diyerek bir yandan sırıtarak bana doğru yürüyordu.
"Sakin öyle mi sen nasıl böyle bir şeye cesaret edersin ya"
Kafasını geriye atarak yalandan bir gülme takındı.
"Oyunu oynamak isteyen sendin küçük hanım"
"Oyunları sevmeyende sendin"
"Haklısın. Oyun sevmem ama önüme konmuşsa da kazanmadan bırakmam"
"Şimdi neler olabileceğini biliyor musun sen?"
"Ah evet biliyorum küçük hanım oyununun eğlenceli tarafı da bu ya ailelerimizin düşman olması aynı bizim gibi"
"Ve sen gelmiş fotoğraflarımızı magazine vermişsin ailelilerimiz birbirine girecek"
"Zevkle izleyeceğim çırpınışlarını" dediği an odanın kapısı bir anda açılmıştı. İçeri girenleri gördüğümde olayı açıklamanın artık daha da zorlaştığını farketmem de bir olmuştu.
"Bunun bu şirkette ne işi var Rüya" diye soran babama karşılık yutkunmuştum. Ben tam ağzımı açıp bir şekilde olayı kıvıracakken belimden sarılan bir kol ve dökülen cümleler beni daha da dibe batırmaktan başka işe yaramıyordu. Babamın gözlerinden ateşler saçılarak bana bakarken bir ara o ateşin beni yakıp kül edeceğinden korktum. Yanağımda ki öpücük ve elimdeki elle birlikte ise o ateşin beni yakıp küle çevirmesini diledim.
Evet arkadaşlar bölüm aşırı geç geldi. Kitabı artık yazmayı düşünmüyordum bir şey tetikledi ve tekrar yazmaya başladım. Varolan okuyuculardan çoğunu kaybettiğimi biliyorum ancak elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım. Tekrar özür diliyorum sizlerden. Affedin. Bölümü umarım beğenirsiniz yorum ve votelerinizi bekliyorum.