Tam odama çıkarken birisi kolumdan sıkıca tuttu.Arkamı döndüğümde Çağlar'ı gördüm.
''Ömür Ömür bir dakika bekler misin''dedi.Çağlar
''Ne var Çağlar işim var çabuk söyle ''dedim.
''Abicim valla çok üzül...'' derken sözünü kestim.
''Tamam Çağlar şu an Amerika'ya bilet almam lazım en erken uçakla Amerikaya gideceğim.''
Tüm bunlar konuşulurken merdivenin başında İdil ve Yavuz göründü.
''Bizde geliyoruz abi buna engel olamazsın'' dedi. İdil ve Yavuz.
''Hayır siz gelmiyorsunuz ben çok kalmayacağım zaten hemen dönerim''dedim.İkiside umursamaz bakış atıp konuşmaya başladılar.
''Sence bizim umrumuzda mı şuan dediklerin tabiki hayır.'' dedi İdil Yavuz da hemen şu sözleri söyledi.
"Annemizi bizimde görmeye hakkımız var abi buna engel olamazsın."
Başka çare yoktu İdil ve Yavuz'da gelecekti gelme desem peşimden gelecek kadar iki çılgın kardeşim vardı mecbur bende kabul edecektim.
''Off başımın belaları tamam sizde gelin''dedim.Sonra yukarı odama çıktım yatağımın üstünde duran laptopu elime aldım ve Amerika biletlerine bakmaya başladım.En erken yarın saat 9.30 'a vardı hemen 3 bilet seçecektim ki birisi elimden sıkıca tuttu.
''Abicim 4 bilet alıyorsun bende geliyorum.'' dedi.Çağlar
''Hayır Çağlar senin ne işin var oğlum''dedim.
''Abicim bende sizin kardeşiniz değil miyim bende geleceğim elbet.''dedi 4 bilet şıkkını işaretledi ve aldı.Hiçbir şey diyemedim aslında orada Çağlar'a ihtiyacım olacakdı.Çünkü Çağlar gerçektende kardeş gibi her zaman iyi kötü her günümde yanımda olmuştur.
***
Tüm gece bir gram uyku gözüme girmedi saate baktığımda 6.30 gösteriyordu. Kalktım duş aldım küçük bir valiz hazırladım sonra yanımda ki koltukta mışıl mışıl uyuyan Çağlar'ı kaldırdım.Yukarı çıkıp Yavuz ve İdili de uyandırdım.Fatoş annemde çoktan uyanmış bize kahvaltı hazırlamışdı ama kimse bir lokma yemeden yola koyulmuşduk. Çoktan uçağa bindik ve Amerika'ya annemizin yanına gidiyorduk.Amerika'ya vardığımızda üstümde ağır bir yorgunluk vardı galiba doğru dürüst uyumadığım içindi.Apar topar hastanenin yolunu tuttuk çabucakda vardık.Hemen danışmaya 'Ayla Tekin'dedim ve o da bilgisayar ekranına bakıp '215 numaralı odada efendim' dedi ve hızlı adımlarla asansöre yöneldik.215 numaralı odanın kapîsının önünde yerde perperişan bir adet babam vardı.Babamı hiç bu kadar perişan halde görmemiştim.''Baba!'' dedi. İdil hemen ve babam başını kaldırıp acıyla karışık yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle hepimizi süzdü.Sonra önce hızlı davranan İdil koşarak babamın boynuna sarıldı teker teker sarıldık birbirimize çok özlemiştim babamı belli etmesemde özlüyordum işte.
"İçeri girebiliyor muyuz baba?" dedim.Babam da başını olumsuz anlamda salladı.
''Evet baba içeri girmek istiyoruz.''dedi.Yavuz.
O sıra hemşire gelmişti küçük bir tebessümle' Merhaba lütfen kardeşlerim ve ben içeri girebilirmiyiz annemizin bize bizimde annemize çok ihtiyacımız var lütfen?' dedim. yalvaran sesimle.Hemşire ikna olmuş olacak ki gülümseyerek 'Benimle gelin bu kıyafetlerle sizi içeri alamam' dedi .Sevinçten dört köşe olmuş bir vaziyette hemşireyi takip ettik.O sıra Çağlar 'Ben sizi dışarda bekliyorum' dedi bende başımı sallayıp hemşireyi takibe koyuldum.Büyük depoya benzer bir yere girdik.
Hemşire bana dönüp şurada ki kutularda size göre önlük galoş vb.var bunları giyinin.dedi Bende başımı salladım ve hemşire depodan çıkınca bizde hemen üstümüze geçirdik ne bulduysak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAL
Teen Fiction"Hayallerimi biliyor musun?"dedi.Şaşırmıştım bana hiç hayallerinden bahsetmezdi ki O .Hep kendi içinde konuşur dışa vurmazdı duygularını.Benden cevap bekliyor gibiydi bende sorduğu soruya cevap verme gereği duyarak. "Hayır"diye yanıtladım ve başımı...