Go Party....With My Dear

93 10 2
                                    

- Sarah, Sarah!
- Yemin ederim suçlu değilim!
- Ne?
- Ahh! Salak kabuslardan biri işte. Biz en son çalışmaya gitmemiş miydik?
- Ben de öyle sanıyodum ama uyandığımda odamdaydım sonra senin yanına geldim işte yastığına sarılıp uyuyodun sonra elini tutmayı denedim sonra elimi sıkmaya başladın canım acıyınca yastığı geri verdim. Sonra seni uyandırmaya çalıştım işte o kadar.
- Elimi mi tuttun?
- Evet ne var bunda? Hem Clint Lucille'in elini her gün tutuyo.
- Ama onlar...
- Biz değil miyiz?
- Bilmem?
- Balık hafızalım benim. Ne çabuk unuturmuş...
- Anladım, hatırladım. Tamam.
- Hadi bana da bi sandalye bulalım da çalışalım.
- Bak şimdi benim bi fikrim var.
- Neymiş?
- Sen odandan buraya sandalye getir ben de üstümü değiştiriyim. Nasıl fikir? Ama kapıya geldiğinde kapıyı çal.
- Tamam.
- Yani..şimdi git!

Bana tuhaf bi şekilde baktıktan sonra parmağıyla kapıyı işaret etti. Ben de ona gülümsedim. Salak kafasını çarpıcak!

- Daha fazla bana bakarak ilerlersen kafanı çarpıcan.
- Ha, şey, aa.
- Ihhıhıh. Dön önüne.
- Ta-tamam.

Kapıyı kapattığı an dolabıma ilerledim. Ders çalışırken giydiğim beyaz üzerinde boya desenleri olan bol bi atlet, gri şort ve saçımı toplamak için kalem. Yani topuz yapıp kalemle tutturuyorum. Kalem tam ağzımdayken kapı çaldı. Hızlıca saçıma tuttururken konuşmaya çalıştım.

- Giir!
- Odalarımız niye bu kadar uzak ki?
- İkimizin odasının arasında sadece 2 oda var.
- Ama geniş iki oda! O saçındaki de ne?
- Kalem. Saçımı tutması için.

Sandalyeyi ters bi şekilde koydu, bana doğru oturdu. Yüzünde alaycı bi gülüş vardı.

- New York'ta toka satan bi yer yok muydu?
- Ha ha! Çok komik...
- Öyleyim değil mi.
- Elime geçse bişey kafanda olurdu!
- Sakinleş güzelim. Hadi otur. Daha yapmamız gereken bi ton test var.
- Peki...Güzelim?
- Ağzımdan çıktı öyle.
- Merak etme. Beğendim. Yani şey olduğumuzdan...
- Sevgili mi?
- Sanırım.

************

- Hayır seni şapşal şey. 6745 olucaktı.
- Öyle mi?
- Öyle!
- Korkuyorum.
- Ben de.
- Tamam yavaşça ayrılalım.
- Tamam.

Atışırken bile fark etmeden birbirimize yakınlaşıyorduk. Yavaşça kendimi geriye çektim. Sıradaki soruya odaklanmaya çalıştım..... Yapamıyorum. Soruyu en az 5 kere okudum. Neden bunu yapamıyorum ki? Hadi ama ben bir fizik kitabını bi gecede bitirdim. Basit bi soruyu yapamıyorum ve bu da sinirimi acaip bozuyor!

- Ne oldu? Yapamıyo musun?
- Yoo..gayet de basit. Sadece emin olmak için tekrar okudum, ve tekrar.
- O zaman yap da görelim.
- Şeyy...ilk önce, amaan her neyse!
- Yapamadın değil mi?
- Ne gülüyosun! Sanki sen çok yapabiliyosun ya ama yook Jack hep Sarah'ya bulaşsın zaten sırf İntikamcı sınavını benden önce geçti diye senden akılsız değilim tamam mı hem o bi test bile...
- Ama sen çok konuşuyosun.
- Aaa..şey öyle mi?
- Bakıyorum sakinleştin. Ben hep bu taktiği mi kullansam?
- Ya sapık. Kaçma gel buraya!

Resmen odamın içinde kovalamaca oynuyorduk. Ama o da hak etti canım. Yani sırf susması çin insan öpülür mü? Hoşuma gitmiş olabilir de..yani biraz. Ne diyorum ben yaa!

- Kaçma dedim sana, aha!
- O makası bırak. Korkmaya başlıyorum.
- O zaman devam et!
- Bütün ekipleri çağırırım. Hill ve Fury de dahil.
- Tamam. Makası bıraktım. Ama seni kovalamaya devam edicem!
- O..o olur.

Supernatural 01: Felixible||Marvel FanFicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin