War

644 27 12
                                    

Bu kitabı yazmama yardım eden ve kitapla ilgili bana fikir veren @EsmaDide isimli yazarımıza teşekkür ediyorum.

Yıl 1989

SARAH
Her yer yıkık döküktü. Evimizden geriye kalan tek parça çamaşır makinesiydi ve ben daha küçük olduğum için içine sığmıştım. Karşımda annem ve babamın cesedi vardı. İki koca adam evin içinde dolaşıp duruyordu. Karşımda sevdiğim ve değer verdiğim insanların cesetleri vardı ve evden çıkmayan iki koca adam. Korkumdan ağlamak istiyordum. Ama beni bulamasınlar diye kendimi tutmaya çalıştım. O sırada çamaşır makinesinin önünde iki tekerlek vardı. İlk önce banyoya geliş sesini duydum. Sonra tam karşımda durdu. Korkudan titremeye başlamıştım. Genelde çok korkunca veya sinirlenince titrerdim. Karşımdaki tekerlekler gitmeyince korkum daha da arttı. Sonra adam
bişeyler söyledi.

- Merak etme. Sana zarar vercek kadar cani insanlar değiliz. Sadece seni istiyoruz. Bu savaşı biz yapmadık bunu bilesin. Ayrıca annen ve baban için gerçekten çok üzüldüm.

Adam bunları nasıl bilmişti?

- Ben telekinezi gücüne sahibim. Yani istediğim kişinin beynine girip ne düşündüğünü görebilirim. Senin de düşündüklerine bu yoldan cevap verebiliyorum.
- Sen nesin?
- Ben bi mutantım, ama benden korkmana gerek yok. Ben iyi mutantım. O dışarıdakiler yani evde dolaşan iki adam ise kötü. Şimdi ya benimle gelir ve iyi olursun ya da burda saklanmaya devam edersin ve adamlar seni bulurlar. Seçim senin.
- Iııı...şeyyy...ben...
- Hadi fazla zamanımız yok.
- Tamam geliyorum.

Deyip adamın elini tutmuştum. O da beni kucağına almıştı. Tekerlekli sandalyede banyonun yanındaki çalışma odasının penceresinden beni aşağa attı. Ben tam şokun etkisinden teni çıkmış bi şekilde çığlık atmaya başlayacaktım ki uçak gibi bir yerde biri beni tuttu. Sonra tekerlekli sandalyedeki kel adam atladı. Kendimi değil o an adamı düşünmüştüm. O tekerlekli sandalyeyle nasıl atlamıştı ki?

- Basit. Evin balkon tarafındaki bi parçası kırıktı ben de ordan atladım. Ve beni de senin gibi adamlardan biri tuttu. Sonra da burda hazır duran tekerlekli sandalyeme oturttu.
- Senin adın ne?
- Charles Xavier. Peki ya seninki?
- Ben Sarah Bronski.
- Tanıştığıma memnun oldum Sarah.
- Ben de.
- Sen kaç yaşındasın? Küçük duruyorsun ama baya akıllı ve hazırcevapsın.
- Hhıııhhıı, ben 4 yaşındayım
- Hımm. Peki sen hiç özel gücün olsun istedin mi?
- Seninki gibi mi?
- Evet.
- Bilmem. Belki.
- Olsa ne gücün olsun isterdin?
- Ben galiba uçmak isterdim.
- Hayalet gibi mi?
- Hayır hayaletler korkutucudur. Ben kuş gibi uçmak isterdim.
- Peki o zaman sana uçma gücünü vermemize izin verir misin?
- Kuş gibi hayalet gibi mi?
- Hahaha, Kuş gibi.
- Tamam o zaman, benimle gel.

Gittiğimiz yer biraz soğuk ve korkutucuydu. Ben burda nasıl uçmayı öğrenecektim?

- Sana uçmayı öğretmeyeceğiz sana uçma gücünü vereceğiz.
- Nasıl.
- Şurda görmüş olduğun makineyle.

Hayır bu olamaz ben küçüklüğümden beri makinelerden korkarım. Şimdi bana nasıl o çamaşır makinesinin içine girdin diye soracaksınız. Hayatta kalmak için zorundaydım.

- Merak etme. Bu sana zarar vermeyecek. Bak söz veriyorum eğer sana bişey yapacak olursa makineyi kendi ellerimle parçalarım. Anlaştık mı?
- Anlaştık.

Yatak gibi bi yer vardı. Adamlar beni oraya yatırdı. Yattığım anda kalbim hızlı atmaya başladı. Sağ kolumu ve bacaklarımı bağladılar ama sol kolum boştaydı. Koluma bişeyler yapmaya başladılar. Charles'da bilgisayarın başındaydı. Bişey arıyodu ama tam kestiremedim. Gördüğüm tek şey bir sürü rakamdı. Bi tanesinde durdu ve işte bu diye haykırdı. Sesi çok yüksek gelmiyodu ama sevinçten bağırmış gibi bi his verdi odadakilere. Ben öylece beklerken bi adam kolumu diğeri de kolumun hizasında ama daha yukarısındaki küçük bişeyi tutuyordu. Charles adamlarına hazır dedi ve o küçük şeyi yaklaştırdı. Hiç bişey anlamıyordum. Charles lazım olan şeysiyi bulmuştu ama yine bişeyler arıyordu. En sonunda adam tam kolumun üstüne koydu ve hafif bir ağrı hissettim. Kolumu çekmeye çalıştım ama olmuyordu. Birden Charles'ın gözleri balon gibi patlamıştı. Durdurun onu diye adamlarına kükremişti. Kolumu iyice çekmeye çalışıyordum ama tık yerinden oynamıyordu. Adamlarından biri de ama efendim alet çalışıyor, işlem bitene kadar kimse onu durduramaz.
Korkum iyice artıyordu. Kalbim artık çok daha hızlı atıyordu. İşlemi yapan makineyi öfkeden çok hızlıca çekerek çıkarmıştı Charles. Bununla da kalmayıp kolumdaki yazıları silmeye çalıştılar. Çıkmıyordu. Daha çok korkmaya başlamıştım. En sonunda adamlardan biri kolumu çizerek çıkarmayı denedi. Bu sefer kendimi tutamayıp koca bi çığlık attım. O an kendimi nasıl hissettiğimi bilmiyorum ama çok güçlüydüm. Hemen kendimi kurtarıp koşmaya başlamıştım ki başıma gelen sivri uçlu, küçük, iğne gibi şey beni bayıltmıştı ve her şeyi unutmaya başlamıştım.

LUCİLLE
Odamdaydım. Sandalyemin üstünde hayallere dalmıştım. bi ses duydum ve gözlerimi açtım. Annemin çığlığıydı bu. Koşar adımlarla aşağıya indim. Annem yerde öylece uzanıyodu. Korkmaya başladım. Daha da sesler gelmeye başladı. Camdan aşağı baktığımda herkes çığlık çığlığaydı. Bir sürü ölü ve yaralı vardı. Dur bi saniye. BABAM!!! Em son gördüğümde çalışma odasındaydı. Hemen oraya gittim. Babamın da annemden farkı yoktu. Korkuyordum ama baygın mı yoksa ölü mü olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Eğildim, iki parmağımı birleştirip boynuna götürdüm. Olamazdı...bu, bu olamazdı... Gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı. Benim babam ölmüş olamazdı. Benim babam dayanıklıdır, güçlüdür. Ölmüş olamaz. Kontrol için bi daha baktım. Olmamalıydı. Gözümden akan yaşlar daha da şiddetlenmeye başlamıştı. Hemen anneme koştum. İkisi de nasıl ölmüşlerdi. Evin tam orta yerinde ağlamaya başladım. Kapı açılmaya başladı. Benim de korkum artmaya başladı. İçeriye kel, siyah tenli, bir gözünde siyah göz bandı olan adam ve arkasında üç adam daha vardı. Sanırım ajanlarıydı. Hiç birşey söylemeden, ciddi tavrını bozmadan bana elini uzattı. İlk önce onu takmadım. Bi baktım sonra önüme geri döndüm. Fakat işe yaramamış gibi olucak ki konuşmaya başladı.

- Hadi. Bizimle gelmelisin. Senin bize, bizim de sana ihtiyacımız var.
- Peki.

Supernatural 01: Felixible||Marvel FanFicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin