Geleli bir hafta oldu ...
Geldiğimizden beri hiç saldırı olmadı. Ormanda karşılaştığım adamı da bir daha görmedim. Bu akşam okulun açılmasından dolayı parti var.Gitmek hiç istemiyorum ama Jenny yoğun ısrarları üzerine gitmek zorundayım.
Saat 8 de beni alacağını, ne giyeceği gibi bir çok sıkıcı konuyu bana telefonda 1 saat anlattı.
Jack'ın da bugün nöbeti var ve son yaptığımız telefon görüşmesinde partiye gitmem için oda yoğun bir baskı yapmıştı. Ne partiymiş ama ...Saat 7:45 ve hazırım Jenny gelene kadar dolaptaki kan torbalarından birini açıp içmeye başladım partide kimseyi parçalamak istemezdim sonuçta. Jack'in hastaneden çaldığı kan torbaları sayesinde insan kanı içebiliyorduk. Hastanede kaybolan kanların dikkat çekmemesi için arada avlanmaya çıkıp hayvan avlıyorduk.
Korna sesleri düşüncelerimden sıyrılmamı sağladı. Deri ceketimi alıp dışarı çıktım. Ceketime iyice sarıldım arabanın arka camından el sallayan Jenny'e el salladım. Arabanın yanına geldiğimde ön koltukta oturan çocuk dikkatimi çekti. Bakışları normal bir kızın yüzünü kızartmaya yetecek cinstendi. Üstelik tek boş koltuk yanında ki koltuktu. Onun o arsız bakışlarına aldırmadan ön koltuğa kuruldum.
Jenny arabadaki herkesi kısaca tanıştırdı. Yanındaki çocuğu gösterdi''Bu thomas ve william bizimle aynı sınıftalar geçen hafta futbol turnuvaları için kampları vardı görmemiş olman normal.''dedi.
Adının william olduğunu öğrendiğim çocuk yolculuk boyunca kaçamak kaçamak süzdü beni bu durumdan rahatsız olsam da çaktırmadım o yokmuş gibi davrandım. Partinin yapıldığı eve vardığımızda yüksek sesli müzik anında kendini belli ediyordu. Geldiğimiz ev ormana yakın iki katlı büyük bir bahçeli gösterişli bir ev. Evin bahçesine girdik Jenny tommy ve bill önden gidip evin kapısını çaldılar. Elinde içki olan ve son derece sarhoş bir çocuk kapıda karşıladı bizi ve çocukla selamlaşmaya başladılar bende fırsattan istifade Jenny kulağına "İçki almaya gidiyorum." deyip oradan uzaklaştım.
Sessiz ve insansız bir yer arıyordun ama lise partisinde böyle bir yer bulmam imkansız gibi gözüküyordu. Her yerde dans eden, öpüşen ve içen insanlar vardı. Bende büyük salondaki bar bölümüne gidip kendime bir bira doldurmaya karar verdim. Bira mi alıp bahçeye geçtim salıncağa oturup yıldızlara bakmaya başladım.
"Yalnız kalmayı seviyorsan burada işin ne?" bu sesi duyduğumda yanımda oturan kişiye baktım. Yanıma gelip oturmuş ve ben hissetmemiştim bu kadar sessiz olması çok zor. Bu koku bu ormanda gördüğüm kişiyle aynıydı. Sol kolumla boynunu tutup sıktım "kimsin sen? " diye sordum. İstese karşı koyabilir hatta kaçabilirdi ama kaçmak yerine yüzüne çapraz bir gülümseme yerleştirdi.
Ormanda gördüğümden daha yakışıklı kemikli yüz yapısı var gözleri kör bir kuyu kadar siyah geniş omuzları kaslı vücudu ilk bakışta anlaşılıyor.
Yaklaşan sese kulak kabarttığımda Jenny'nin beni aradığını ve bize doğru geldiğini anladım. O tanıdık kokuya daha da yaklaştım yüzü yüzüme yaklaştıkça bakışları dudaklarıma kaydı. Kendimi toplayıp ondan uzaklaştım.
Jenny beni böyle bulmayı beklemediği için ağzından ufak bir hayret nidası kaçırdı. Jenny'e döndüm hayretle ağzını açmış bize bakıyordu. Yanımıza geldi "Rahatsız ettim sanırım ama. Bende Lucy seni arıyordum. Eric'le demek tanıştın bende sizi tanıştırmak istiyordum partini ev sahibi neyse ben içerideyim tatlım. Görüşürüz"dedi ve Erik bana dönünce Jenny bana bakıp onaylarcasına elinde ki kadehi kaldırdı yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Bende ona aynı içten gülümsemeyle karşılık verdim.
Jenny uzaklaşınca tekrar boynunu tutup sıktım. "Benden kaçabileceğini mi sandın? " aynı hızla boynumdan tutup bahçenin ortasına fırlattı beni bu durum canımı sıkmaya başlamıştı. "Senden kaçtığımıda nereden çıkardın?" dedi yapay bur gülüşle yerden kalkıp üzerine atladım yüzüne ve vücuduna yumruklarımı geçirdim. Yere fırlatıp üzerine çıktım. O kadar yakındık ki nefesini yüzümde hissediyordum. Şuracıkta öldürmem gerekirken bir anlık dalgınlığımdan faydalanıp yuvarlandık ve üzerime çıktı. Yüzüme yaklaştı nefesini tekrar yüzümde hissettim bu kadar yakınlık dikkatimi dağıtıyor. "Burası benim evim, burası benim kasabam buradan uzak durun yada misafirliğinizi bilin." dedi ve yanında yerde duran ağaç parçasını karnıma sapladı. Lanet olsun ki uzun zamandır kazık yememiştim ve adının Eric olduğunu öğrendiğim yaşça benden küçük olduğunu tahmin ettiğim vampir şuanda beni resmen köşeye sıkıştırdı. Üzerimden kalktı " Bu parti tanışma partimizdi tadını çıkart." deyip gözden kayboldu.
Onu öldürücem kesinlikle ilk işim onu öldürmek olacak. Karnımdaki kazığı çıkartıp bir kenara attım ve ayağa kalktım. Yaramın çabuk iyileşmesi için beslenmem gerekti. Bana doğru gelen gölgeyi gördüğümde açlığım aklıma geldi. Kaybettiğim kan açlık yapmıştı ve yemeğim bana doğru geliyor.
William bugün partiye getiren çocuktu bu bana doğru geliyordu ve oldukça sarhoş görünüyordu bu benim işime gelirdi. "Bill buradayım gel" diye seslendim. Dikkatini çektiğimde daha hızlı ama tökezliyerek yanıma geldi. Halimi görmesi iyi olmazdı hemen "Beni eve bırakabilir misin? " dedim. Başıyla onayladı ve hemen evden çıktık o kadar sarhoştu ki kanlı vücudumu bile fark etmemişti. Arabanın anahtarlarını Bill den istedim ama ''Hayır ben sürerim'' diye itiraz etti ayakta duramazken kalkmış araba sürmekten bahsediyor. ''Bu seferlik ben sürsem sağlığımız için daha iyi olacak''dedim tepki vermeyince ceplerine bakarak anahtarı buldum ve eve doğru arabayı sürmeye başladım. Saat gece yarısını çoktan geçtiği için yollar boştu ve hız ibresini zorladım eve tam 15 dk gelmiştik. Kapıyı açtım Bill arabada sızdığından dolayı onu eve taşımak zorunda kalmıştım birde. Eve kendimi atar atmaz buz dolabına koştum kan torbasını alıp içmeye başladım hızlı bir şekilde eve varmasaydık koltukta uyuyan Bill'i büyük ihtimal şimdi öldürmüş olurdu. Bu da benim için hiç iyi olmazdı.Ama bu gecenin intikamını canıyla ödeyecek .....
Keyifli okumalar...