Hava soğuk ve kapalıydı. Üzerime yünlü kazak, kot ve deri ceketi geçirip merdivenlerden indim. Jack dün nöbette olduğu için erkenden gelip uyumuştu. Arabanın anahtarlarını alıp dışarı çıktım. Hava soğuk olduğu için herkes arabayla gelmiş kısa bir park sorunu yaşadım. Arabadan indiğimde yandaki arabaya yaslanmış kollarını göğsünde birleştirmiş Eric'le göz göze geldim. ''Günaydın dün neden okula gelmedin?'' diye sorunca ona sanane der gibi bakıp yanından geçip gitmeyi düşünüyordum ama her şey düşündüğüm gibi olmuyor. Kolumdan tutup durdurdu önce koluma sonra sorarcasına yüzüne baktım.''Laboratuvarda birlikte çalışacağız dün gelmeyince Bay Torner seni benimle eşleştirdi.''dedi. ''Oov ne güzel desene seni yakından tanıma fırsatına erişeçeğim.''dedim kolumu elinden kurtarıp oradan uzaklaştım. Adam beni sinir etmek için gönderilmiş gibi sabrımı sınıyor. Dolaptan eşyalarımı alıp Jenny'le laflayarak laboratuvara gittik. Gözlerim onu aradı ama yoktu son dakika vazgeçtiğini düşünüp boş bir yere oturdum Jenny ve Tomy birlikte oturdular Bill'de futbol takımından bir çocukla oturmuş konuşuyordu çifti olmayan tek ben kalmıştım anlaşılan tek kalmaya devamda edeceğim gibi gözüküyor. Önümde kan tüpleri vardı bu benim dikkatimi dağıtıyordu başka şeylere odaklanmaya çalıştım. Bay Torner elindeki kalın kitapları sert bir şekilde masaya koyup sınıfın sessizleşmesini sağladı. Başını kaldırıp gözlüklerinin üstünden etrafta gözlerini gezdirdi ve o gözler benim üzerimde durdu.''Bayan Walker çalışma arkadaşınız nerede?'' kaşları havada gözlüğünün üstünden bana bakan Bay Torner'e ne cevap vereceğimi düşünürken kapı açıldı ve içeri Eric girdi. Eric'i baştan aşağı süzüp başıyla oturması için işaret verdi Bay Torner''Artık başlaya biliriz sizden istediğim önünüzdeki kan tüplerinden örnekler alıp mikroskopta incelemeniz.''
Eric'in oturması için kenara kaydım benle göz teması kurmadan yanıma oturdu kan tüplerine bakıyordu tedirgin olduğu belliydi. Her an tüplere saldıracak gibi bakması beni de tedirgin etti. ''Gelmessin diye sevinmiştim.''dedim alay eder gibi amacım dikkatini dağıtmaktı. Bir süre tepkisiz kaldı bu hali beni de etkiliyordu tüplerin bulunduğu kutuyu önüme çektim. İçinden bir tüpü alıp kapağını açtım kan kokusu gerçekten dikkat dağıtıcıydı. Hareketlerimi dikkatle izliyordu bir damla kan damlattım cam yüzeye sonra ona baktım göz göze geldiğimizde kendini zor tuttuğu çok belliydi. Ayağını sallamasından rahatsız olmaya başlamıştım eğer durmazsa kafasını koparabilirim. Elimi onun bacağına koydum sakinleşmezse ikimizi de mahvedecek gözlerime baktı biraz daha rahatlamış görünüyordu. ''Sakin ol ben yanındayım. Rahatlamaya çalış bunda bir şey yok.'' dedim. Sözlerimin onu rahatlamasını umarak yüzüne baktım. Bacağında duran elimi tuttu tamam der gibi kafasını salladı. Ama elimi bırakmadı Bay Tonner okuduğu kitaptan kafasını kaldırıp sınıfa göz gezdirdi. Eric'in kitlenmiş gibi bana bakıp elimi tuttuğunu görmesin diye elimi çektim Bay Torner'e işaret ettim. Gözlerini üzerimden yinede çekmedi resmen gözleriyle beni yiyordu başka zaman olsa ona ne yapacağımı biliyorum ama şuan elim kolum bağlı olduğu için mikroskoptan damlattığım kanı incelemeye başladım. Ben kanı incelerken onunda beni incelediğini fark ettim. ''Bana bakmayı kes dikkatimi dağıtıyorsun.''dedim.
''Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun yani kandan neden etkilenmedin?''dedi.Onun bu halı beni güldürdü. ''Bak benimde senden farkım yok bende senle aynı şeyleri hissediyorum ama bunda birazda tecrübenin faydası da var. Artık şu kanı inceleyelim ve bir an önce bitsin rahatlamaya çalış onun su olduğunu falan düşün işte.''dedim ve omuz silktim komik bir şey söylemişim gibi gülmeye başladı. Bir kaç kişi başını kaldırıp bize baktı. ''Ne gülüyorsun?'' dedim bu kez sinirle çünkü artık onun bu tutarsızlığına dayanamıyorum. ''Su ha ilginç bir bakış açısı'' dedi bıyık altından gülmeye devam etti.
Serseri ne sanıyor kendini az önce herkesin içinde neredeyse tüpleri kafaya dikeçekti şimdi kalkmış bana gülüyor. Önümdeki deftere not almaya başladım kafamı dağıtmam lazım yoksa cidden elimden bir kaza çıkacak. Bay Torner incelediğimiz örnekleri yazılı olarak istedi ve sonunda dersi bitirdi. Hem ayağa fırladım kitapları toplayıp kendimi dışarı attım. Güne böyle berbat başlamak canımı sıkmıştı. Çimlere oturup etrafı izlemeye başladım Bill yanıma geldi ''Rahatsız etmiyorum umarım."
''Sorun değil gel otur.'' dedim yanımdaki yeri gösterip yüzü birden gülmeye başladı Bill geldiğim günden beri peşimden ayrılmıyordu. Ama bir insanla yakınlaşmak istemiyordum eğer yakınlaşırsam ona zarar verirdim.''Kasabaya alıştın mı?''
''Evet alıştım yani küçük ama samimi bir yer .''
''Bu akşam bir planın yoksa dışarı çıkmaya ne dersin.'' onu geri çevirecektim ki
''Gelemez çünkü akşam bana sözü var '' arkama baktığımda Eric'in tepemizde dikildiğini gördüm. Bu bizimi dinliyordu yada beni takip mi ediyor? Bill'i zaten reddetmeyi düşünüyordum ama bu şekilde değil. Bu da işime gelmedi desem yalan olur. ''Başka zaman çıkarız olurmu''dedim. Bill'in suratı asılmıştı. ''Tamam sonra görüşürüz'' dedi ve Eric'e kötü bakışlar atarak gitti.
"Ne istiyorsun. Beni takip etmeyi alışkanlık yaptın heralde"
"Zaten geri çevirecektin ben sadece yardımcı oldum sana iyilikle de yaklaşılmıyor."
"Hayır diyeceğimi de nereden çıkardın."
"Evet demeyecektin."
"Sanane ya evet diyecektim biraz eğlenmek istiyordum ama yine işime karıştın. "
"Eğlenmek mi istiyorsun gel benimle bu akşam sana eğlence nasıl olurmuş göstereyim."
"Yok canım kalsın. Daha önemli işlerim var."
"Saat 11'de ormanın girişinde bekliyor olacağım."dedi ve gitti. Kendini beğenmiş çaylak akşam tabiki de gitmiycem... Günün geri kalanı sıradan geçti. Eve gidip Jack ile ciddi bir konuşma yapmayı planlıyordum ki eve anahtarla girdiğim için pişman oldum. Jack ve adını unuttuğum hastanede tanıştığı sarışınla salonun ortasında ki koltukta işi pişiriyordu. Geldiğimi fark etmeleri baya uzun sürdü. Öksürükten boğulmuştum resmen sonunda beni görüp toplandılar.
"Hey Lucy arkadaşlarınla çıkarsın sanıyordum." evet Jack kibarca beni evden kovuyor. "Siz keyfinize bakın yukarda ufak bi işim var sonra çıkıcam" adı neydi bu kızın bana mahçup gülücükler atıyor.
Bu akşam evde olmayı planlıyordum ama anlaşılan evden kovuldum. Eric'in söyledikleri geldi aklıma acaba onun yanınamı gitsem. Jack bundan hoşlanmaz sonuçta bizi ölümle tehdit ettiler.Ormana doğru yürümeye başladım avlanmak isteğiyle doldu içim yada bunu bahane ederek Eric'i görebilirim. Nedenini bilmediğim bir şekilde bu çaylak beni etkiliyor. Saate baktığımda 9 olduğunu gördüm. Bu saatte gelmiş olmayacağını düşünüp etrafa kulak kabarttım avlanmak için hava çok güzeldi. Susuzluğum giderek artı kan kokusu burnumu doldurunca boğazımdan hırıltılı bir inleme kaçtı koku dayanılmazdı. Nerden geliyordu bu dayanılmaz koku? Kendime gelmeye çalışmam bir işe yaramadı daha önce böyle bir koku almamıştım. Kokunun geldiği yöne koşmaya başladım. . .
Keyifli okumalar...