1789 yılı Paris
Gözümü açtığımda karanlık gördüğüm tek şey karanlık ve buna eşlik eden yoğun küf kokusu... Ellerimi hareket ettirmeye çalıştığımda hissettiğim o acı durmamı sağladı gümüş zincirlerle bağlanmıştım. Gümüşün tenime değdiği yerler yanıyordu. Gözlerim karanlığa alıştığında taştan örülmüş duvarları olan bir odadaydım yer topraktı. En son Simon'la birlikte olduğumu hatırlıyorum nasıl buraya gelmiştim? Hafızamı zorlamaya çalıştım tek hatırladığım Simon'nun gülüşü içimi eriten o gülüş gerisi karanlık...Önce ayak sesleri geldi sonra kapı sertçe açıldı içeri dolan ışık gözlerimi yakıyordu. Kapının önünde duran silüete baktım. Arkasından ışık vurduğu için yüzünü göremiyordum. Bana doğru yürümeye başladı aramızda bir adımlık mesafe kalana kadar geldi.
"Benim biricik Lucy'im canın çok acıyor mu?" bu ses duraksadım canımın yanmasına aldırmadan yattığım yerden düzelmeye çalıştım kafamı kaldırdığımda o gülüş içimi eriten gülüş... Ama şimdi daha farklıydı o dudaklar içimi eritmek için değil alayla yukarı kıvrılmıştı. Anlam veremiyordum o kimdi gerçekte benden ne istiyor.
"Ne istiyorsun" diyebildim zorla da olsa.
"Merak etme seni değil ama dolaylı yoldan sende etkileniyorsun. Söyle bakalım Jack nerede tatlım."
Simon'un elindeki şekiller onun bir büyücü olduğunu gösteriyor. Benim şimdiye kadar onun elini fark etmemem imkansız. Büyü yaparak saklamış olmalı yaklaşık bir aydır onunla yaşıyordum ve her gece aynı yatağa giriyordum. Bir ayda güvenimi kazandı ve en hazırlıksız olduğum anda yatakta gafil avladı beni. Şimdi düştüğüm tuzağı daha iyi anladım amaçları beni kullanarak Jack'a ulaşmak.Ama bilmedikleri bir şey var oda Jack yaklaşık bir yıl önce benden bağını koparmış ve beni özgür bırakmıştı. İkimizde ayrı yollara atmıştık kendimizi 1 yılda 6 ülke gezmiştim en son Fransa'ya gelince Paris'te bir süre kalmaya karar verdim tabi ki bu kararda Simon'da çok etkiliydi. Ben bunları düşünürken Simon yüzüme gümüş çubukla baskı yaptı. Onun ani hareketiyle tırnaklarımı yerdeki toprağa geçirip bağırdım.
''Senin için kendini tehlikeye atar mı? Sen ne düşünüyorsun seni o kadar önemsiyormu?'' sesinde alay vardı.
''Dua et buradan canlı kurtulmayayım yoksa... ''sözümü kesen bir kahkaha attı.
''Yoksa ne yaparsın öldürürmüsün beni Lucy. Senin için zeki diyorlardı bir ayda ekstra bir çaba harcamadan seni buraya tıktım. Benden hiç şüphe bile etmedin çok saf ve güzelsin.''dedi. Elindeki gümüş çubuğu bacaklarımın açıkta kalan kısmına sürdü derim soyuldu. Ama çektiğim acıyı ona belli etmemeye çalıştım ağzımdan hayvansı bir hırıltı çıktı. buradan çıkmalıydım Jack'ın beni gelip kurtarmasını beklemiyordum nerede olduğunu bile bilmiyorum. Onunda benden haberi olduğunu hiç sanmıyorum. Cadılar Jack'ten nefret eder onu bulmak için beni kullanmaları ise büyük aptallık.
Ben kendime kaçış yolları ararken kapı açıldı içeri 40'lı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın girdi. Bana küçümser bakışlar atıp Simon'a döndü.
''Dominic seni görmek istiyor.''
''Şuan ufak bir işim var beklesin.'' kadının yüzü gerildi "Duymadın sanırım beni Dominic seni istiyor şu ucubeyi bırak ve gel."dedi ve bana iğrebir gibi baktı.
"Ucube sana benzer canım" dedim. Adını bilmediğim kadın Simon'un elindeki gümüş çubuğu alıp üzerimdeki elbisenin kapatmadığı açıkta kalan vucüduma vurmaya başladı. "Sürtük bunlardan kurtulunca seninde canını alacağım."dedim. Kadın kahkaha atıp arkasını dönüp odadan çıktı Simon da arkasından çıktı.Acilen bir plan yapıp buradan kaçmam lazım karanlığa alışınca gözlerim etrafta işe yarar bir şey bulmaya çalıştım. Akıllıca davranmış odada kaçmama yarayacak hiç bir şey bırakmamışlar bir şey hariç duvardan çıkan yukarı ya doğru eğilmiş demir çubuk dışında.
Kendimi zorlayıp demir çubuğa doğru süründüm gümüş zinciri demir çubuğa geçirdim ayaklarımla duvardan destek alıp kendimi ittim. Bu canımı çok yakıyordu ama başka kullanabileceğim hiç bir şey yoktu gümüş zincirden kurtulamam gerek. Çubuğa taktığım kısımda zincirde azda olsa açılmalar başladı biraz daha zorlamam gerekti ve mühteşem kaçış planım işe yaradı ve kopan zincirle birlikte kendimi yerde buldum. Hemen zincirden kurtuldum yaralarım yavaş iyileşiyordu. Kapının arkasında beklemeye başladım içeri ilk giren yemeğim olacak. Eğer bu kişi Simon olursa onun için daha güzel planlarım var.
Kapı sert bir şekilde açıldı içeri giren kişi bingo. Simon! Kapıyı kapattım gözleri beni bulunca yüzündeki korkuyu görmek beni keyiflendirdi. Onunla oynamak çok isterdim ama zamanım yok. Kendini korumak için yerdeki zincire uzandı. Ama o zincir artık beni durduramaz. Üzerine doğru yürüdüm kaçacak bir yeri olmamasına geri üstü gitmekte kararlı neyse ki sırtı duvarla buluştu ve gülen ben oldum elleri titriyordu beceriksizce elindeki zinziri salladı. Zincire bastım ellerinde zinciri bırakmak zorunda kaldı yanına gittim saçlarından tutup duvara yasladım ve boynuna yüzümü gömdüm nabzı yavaşlayınca durdum. Yüzünü kendime çevirdim. Bileğimi ısırdım akan kanı zorla ona içirdim.
''Hoşcakal sevgilim, yeni hayatına merhaba de.'' dedim ve dudaklarına öpücük kondurdum kafasını tutup sağa çevirdim boynundan gelen kemik sesiyle birlikte kafasını ellerimin arasından bıraktım. Gözlerini bir vampir olarak açacak kendinden nefret edecek bu ondan alabileceğim en güzel intikamdı. Kapıyı açıp çıktım dışarıda beni görünce sağa sola kaçan insanları (cadıları) tek tek öldürdüm. Biri hariç bana sürtük diyen o kadını yerdeki cesedin başında ağlarken buldum sanırım kocasıydı.
Saçlarından tutup beni tuttukları mahzene attım. Simon bir saate kadar bir vampir olarak uyanacak ve yemeği hazır önünde bulacak. Bu kadına ne kadar değer verirse versin o açlığa dayanamayıp kadını öldürecek. Kadın Simon'u yerde yatarken görünce başına koştu henuz ne olduğunu anlamamıştı. Kapıyı arkamdan çekip kitledim. Kadın kapıya koşup kapıya yumruk atmaya başladı. Sırtımı kapının pervazına dayadım kadının ağlamasını sesindeki korkuyu dinledim.
"İşte sana ibretlik bir ders tatlım yanlış kişiye bulaştın. Odada yatan kişi senin tanıdığın Simon değil o benim oğlum bir saate uyanır ona zorluk çıkarma ilk yemeğini güzelce yesin." dedim.
Günümüz...
Anahtarları yavaş hareketlerle kapıya yerleştirip açtım. Jack'a seslendim sanırım evde değil. Odama gidip yatağa attım kendimi Eric ile olanları düşündüm. Kafamda ki sorulara yenileri eklendi gözlerimi kapadım. Kendimi uykuya bıraktım...
Keyifli okumalar...