Beklenti

120 4 0
                                    

-Biz dönüyoruz Karen.

Davina ve Edmund eşyalarını toplamış geri dönmeye karar vermişlerdi. Geldikleri daha üç gün olmuştu.  Ama burada oylanmak istemiyorlardı. Karen onları umulmadık bir şekilde iyi karşılamıştı. Sanki tehditte bulunan onlar değildi. Davina yola çıktığında aklındaki şey zaten kabul etmekti.
Kimseye söylememiş olsa da. En azından diğer vampirler için yapmalıydı. Sürekli kardeşlerine bunu nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Bilmediği şey onlar çoktan öğrenmişti.

Karen ve diğer vampirler açık alanda toplanmış onların gitmelerini bekliyordu. Karen kendinden emin bir şekilde Davina'ya bakıp:
-Önceden de söylediğim gibi bu anlaşma iki taraf içinde en iyisi olacak. Dedi.
Edmund ve Davina birbirlerine baktılar. Diğer vampirler de onları izliyordu. Aralarında Lisa'nın olmaması kimsenin dikkatini çekmemişti. Davina etraftakilere biraz bakındıktan sonra yanıtladı.
-Göreceğiz.
Davina en başından beri her şeyin farkındaydı. Bu anlaşma belki de iyi bir fırsattı. Yıllar önce sürüden kaçan, diğer vampirleri terk eden üç kardeştiler ve şimdi bu anlaşmada güvenilmeyecek bir taraf varsa oda kendileriydi. İşte bunun farkındaydı.
Karen hafifçe gülerek ve bunu anımsatırcasına cevap verdi.
-Umarız bu seferde kaçmazsınız. Artık bu son iltimas.
Davina bir anlığına gözlerini kaçırdı daha sonra Edmund ile birlikte oradan uzaklaştılar.
Ormanların içinde yavaş yavaş yürüyorlardı. Eve geç gitmek işlerine geliyordu. Nasılsa iki güne kalmaz evde olacaklardı. Dönüş yolu nedense hep daha uzun olurdu. Kimseden ses çıkmıyor sadece yürüyorlardı.
-Ne kadar somurtkan bir kız oldun sen ya. Gül biraz hadi. Dedi Edmund sırıtarak. Amacı Davina'yı az da olsa eğlendirmekti. Davina ona bakıp sahte bir gülüş attı.
-Yemezler canım!
-Ed, kızları düşünüyorum ne yapayım?
-Düşünme.
Edmund, Davina'nın elini tuttu ve bir ağacın yanına çekti.
-Gel oturalım hadi biraz nasılsa acelemiz yok.
Bunları söylerken hala elini bırakmamıştı. Davina da elini çekmemişti üstelik. Eğilip ağaca yaslandılar. Davina:
-Eve hemen gitmesek gerçekten. Oyalansak biraz?
-Bana uyar.
Edmund içten içe mutlu oluyordu. Davina ile baş başa bir hafta sayılırdı bu ve bunu uzatmak isteyende Davina'ydı.
Bu şekilde saatlerce oturdular. Edmund bir şekilde onu güldürüyordu. Biraz daha vakit geçtikten sonra Davina uyuya kaldı ve Edmund'ın omzuna yaslandı. Edmund eliyle onun saçlarıyla oynuyordu. Daha sonra oda Davina'yı rahatsız etmeyecek şekilde uyudu. Sabaha kadar burada böyle kaldılar.

Edmund gözüne çarpan gün ışığıyla söylenerek uyandı. Etrafına bakındığında kimseyi görmüyordu. Tam böyle bakınırken bir kaç ses duydu. Sese doğru yavaşça yaklaştı. Yoksa kurtlar mı buradaydı? Hem de bu kadar çabuk...
İlerlemeye devam ederken o sırada arkadan hızla bir şey üstüne atlayıp onu ağaca yapıştırdı.
Karşısında kahkahalar içinde gülüyordu Davina. Edmund'ın bozulduğunu fark etti ve fırsat vermeden konuşmaya başladı.
-Ne var biraz gül diyen sen değil miydin ahahha.
Davina hala kahkahalar içindeydi. Edmund bu numaraya her zaman kanıyordu ve bunu yapmak çok zevkliydi.
-Bu kadarını kastetmemiştim emin ol. Dedi Edmund da gülerek. Sonra Davina'yı koşturmaya başladı. O an gerçekten eğleniyorlardı. Ağaçlar arasında Davina'yı yakalamaya çalışıyor ve çokta başarılı olamıyordu. Davina hızlıydı. Her konuda.
Bir süre sonra ikisi de durdu. İkisi de şaşkındı. Çünkü yollarının neredeyse aksi yönünde koşmuşlardı. Birbirlerine baktılar. Ormanın çıkışına ulaşmışlardı biraz ötedeki araba seslerini duyuyorlardı.
Edmund:
-Ne yaptık biz ya? Çok yanlış yerdeyiz sanki.
-Sanki değil bayağı öyle.
Başta şaşkınlıktan olan bakışların yerine şimdi ne yapsak der gibi bir hal aldı.
-Hiç kusura bakma geri falan dönemem ben söyleyeyim. Edmund baya geldiklerini anlamıştı. Aynı yolu geri dönmek ölüm gibi gelmişti. Yorulmaktan değil tabii ki ama hazır gelmişken dönmek saçma olurdu. Davina da mecburen ona katıldı.
-Geldik madem o kadar...

Dem bu Dem (Yaşanan An)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin