Neden

176 9 1
                                    

1 hafta sonra...

-Eee hala hiçbirinden ses yok. Bir şey yapmayacak mıyız?
Kimse Edmund'a cevap vermemişti.
-Hey kime söylüyorum. Bakın buraya.

Davina sabah erkenden ormana gitmişti. Nora elinde ki telefonla Ashley de dergilerle uğraşıyordu. Edmund yerinden kalktı. Davina'nın geldiğini duymuştu. Kapıyı açıp eve yaklaşmakta olan Davina'yı gördü. Ona doğru gidip gülümseyerek;

-İçerde kimsenin çözülmesi gereken sorunları yok gibi.

-Bir hafta oldu ama hala rahat değilim dedi Davina.

İkisi birlikte evin önünde konuşmaya başladılar. Nora ve Ashley de içerde, onları dinliyordu. Onlar Edmund'un hala Davina'yı sevdiğini biliyordu. Davina ve Edmund içeri girdiler.
Davina, kardeşlerine dönerek;

-Edmund buradan taşınmamız gerektiğini düşünüyor.

-Ya kimsenin burayı bildiği yok rahat olun biraz. Hem bize gereken neden bize ihtiyaç duyduklarını bilmek o kadar. Nora'nın bu tavrı Davina'yı rahatsız ediyordu.

Kardeşlerinin bu olayı önemsememesi onu delirtiyordu. Edmund hafiften sırıtarak konuşmaya başladı.

-Ne kadar da eminsin Nora. Gizli bir kaynağın var herhalde.

Ashley kendini tutamayıp alaycı bir ses tonuyla lafa atladı.

-Edmund bence sen Davina'nın peşinden biraz ayrıl. Bir şey olursa sana söyleriz zaten değil mi?

Edmund bunu duymazlıktan gelerek konuşmaya devam etti.

-Size niye ihtiyaçları olabilir ki diye sordu Davina'ya. Ashley tekrar araya girerek;

-Muhtemelen grupları tehlikede ve bizden destek istiyorlar dedi.

-Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirler ki?

Nora haklıydı. Neden onlara yardım etsinlerdi? Bunu onlara düşündürten neydi?

-Onlara hiçbir şekilde yardım etmemeliyiz.

Başını sallayarak onayladı Ashley. Davina ne yapacağını bilmez bir sıkıntıyla ellerini saçlarının arasına götürdü. Hepsine bakarak;

-Peki ya bu durum bizi de etkileyecekse?

-Umrumda değil. Onlara asla yardım etmeyeceğiz o kadar. Konu ne olursa olsun. Ashley gayet emindi. Onların yararına olacak hiçbir şey yapmazdı. Ne de olsa bu düşmanlığı onlar başlatmıştı. Her şeye katlanmalıydılar.

Edmund, Davina'ya yaklaşarak;

-Sıkma canını. Ne olup bittiğini zaman içinde göreceğiz diyerek onu teselli etmeye çalıştı. Davina onun bu tavrı karşında gülümseyerek arkadaşça sarıldı. Edmund bunu arkadaşça görür müydü bilinmez.

Ashley ve Nora bu durumdan bıkmış olacaklar ki yüzlerini buruşturarak merdivenlere yöneldiler. Yukarı çıkarken Nora bir anda durdu. Arkasını dönüp Ashley'e baktı. İkisi de birinin olduğunu anlamıştı. Temkinli adımlarla yürümeye devam ettiler. Biri sola diğeri sağ tarafa yöneldi.

Ashley tam arkasını döneceği sırada kuvvetli bir el onu sırtından tutup koridorun sonuna itti. Ashley doğrulup karşısında dikilen vampire doğru hızlı bir şekilde koşmaya başladı. Bu sırada herkes onları duymuştu. Hızla vampiri merdivenden aşağı fırlattı. Edmund heme yere düşen vampiri kaldırıp duvara yapıştırdı. Yüzüne yaklaştı.

-Bizde seni bekliyorduk. Nerede kaldın? 

Nora o kadar sinirlenmişti ki elini adamın göğsüne hızla soktu. Kızgın bir sesle;

-Ne istiyorlar? Konuş yoksa...

O sırada Davina hızlıca Nora'yı geri ittirip sakin olmasını söyledi. Davina vampire dönerek;

-Biran önce konuş. Görüyorsun burada seni öldürmek isteyen çok kişi var.

-Kurtlar dedi biraz bekleyerek. Geliyorlar. Karen ve Lisa sizi istiyor. Bize katılmanızı. 

Edmund yavaşça adamın boğazını bıraktı. Ashley;

-Bundan bize ne? Asla, ne Karen'a ne de Lisa'ya destek olmayacağız.

-Açıkçası destek istemiyorlar. Bu şart. Bu bütün vampirlerin sorunu olacak. Sadece birlikte olmanın daha mantıklı olduğunu bilin.

Herkes bir anlığına durup birbirlerine baktı. Bu hala çok saçma geliyordu. Vampir de onlara bakıp;

-Bu son çağrıydı. Kabul etmeyi düşünürseniz Fledborough yakınlarında olacağız. Eğer cevabınız olumsuz olursa kurtlarla birlikte bizimle de savaşmak durumunda kalırsınız. Bunu dediği gibi hızla kapıyı açıp ormanın içinde kayboldu.

Davina ve Edmund anlamsız gözlerle birbirlerine baktı. Bu iş artık sıkmaya başlamıştı ve bundan kurtulmak istiyorlardı. Nora bıkkın bir halde gözlerini kapayıp, espri mi yaptı bilinmez söylendi.

-Onu da öldürmeliydik.

Dem bu Dem (Yaşanan An)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin