3. Bölüm - Bank

93 9 0
                                    

Yiğit'in dediklerine cevap vermeden çantamı alıp masadan kalktım. Beynimde ki düşünceler Yiğit yalan söylüyor derken, kalbim sesinde ki samimiyete inanmışçasına ona güveniyordu. Güvenmek bu kadar kolay mıydı gerçekten? Kime güvenilirdi, neden güvenilirdi? İnsan illaki birilerine güvenmek zorunda mıydı? Eve geldiğimde gözyaşlarımı daha fazla tutamadan Aysun'a sarılıp ağlamaya başladım. Yiğit'le yaptığımız konuşmanın özetini geçerken dikkatlice beni dinliyordu. "Fırsat ayağımıza gelmiş desene" deyince "Ne fırsatı" diye karşılık verdim. "Anlattıklarına göre Yiğit büyük ihtimalle doğru söylüyor. Çünkü gerçekten Koray sonradan seni sevmiş olmasaydı sana sahip çıkmak yerine bir güzel kullanıp dalga geçerdi." Dedi. "Bu her şeyin başlangıcında yatan iddia olayını değiştirmez Aysun" dedim sesimi daha da ciddileştirerek. "Saf olduğunu bu kadar belli etmek zorunda mısın Mirel" dedi gözlerini devirerek. "Ben sana hadi git Koray'ı affet boynuna atla demiyorum. Şimdi Yiğit'in konuşmasına bakarsak Koray'la aralarının pek iyi olmadığını biliyoruz. Yiğit'in sana değer verdiğini de anlamış olduk" deyince gözlerimi kocaman açtım. Bir şey dememe fırsat vermeden devam etti anlatmaya.

"Bana öyle pörtlek pörtlek bakma Mirel. En başından beri hiç fark etmedin mi Yiğit'in davranışlarını, bakışlarını? Koray sen ve Yiğit aynı ortama girdiğinizde o sürekli memnuniyetsiz bir şekilde masadan kalkıp yanınızdan ayrılarak banka geçer otururdu. Sürekli Koray'a bakardı yüz hatlarını sinirle doldurup. Ben anlam verememiştim baştan, herhalde Koray'a kızgın diye düşünmüştüm hep. Ama benim hislerime birazcık güveniyorsan dediğime inan. Yiğit' te sana karşı bazı duygular saklı. O duyguların adı nedir bilmiyorum ama bir şey var."

Aysun'un dediklerini bir süre düşündüm. Büyük ihtimalle her zaman ki gibi yine haklıydı. Fakat ben Koray karaktersizinden gözlerimi ayırmadığım için Yiğit'e sadece bana laf soktuğu zamanlarda ters bir bakış atar kafamı çevirirdim. "Mirel" dedi Aysun sessizliğimi bozmak istermişçesine. "Söyle Vinka" dedim ona bakmadan düşünmeye devam ederken.

"Banka gidip baksana" deyince "Ne bankı, hangi banka, iş bankası mı, ziraat bankası mı, ne olmuş burslar mı yatmış, he gidip bakayım o zaman deyip saçmaladım anlamamazlıktan gelerek. "Neyden bahsettiğimi biliyorsun, başka zaman olsa yastığı kafana yemiştin bu iğrenç espri yüzünden ama şuan ciddiyet akıyor damarlarımdan, azad ettim seni" dedi merhametini yediğim arkadaşım. "Oraya gittiğinde Yiğit o bankta olursa kesin sana değer veriyor hatta aşık " dediğinde "Yuh!" diyebildim sadece.

"Yuhalamanı maçlara sakla saman kafa. Eğer gittiğinde orda yoksa da bir şey değişmez yine değer veriyor. Aman git bak işte be, ne yoruyorsun benim çenemi?" deyice içimde ki gülme hissini yanaklarıma değdirdim. Benim neşemi azda olsa yerine getirmek için uğraştığını biliyordum can yoldaşım benim. " Tamam, gidiyorum" deyince "He öyle dümdük?" dedi çatlak teneke. "Yok kestirmeden. Nasıl olsa orda olmayacak. Gideyim de bari en azından gezmiş olurum." Deyince memnun memnun sırıttı. Ceketimi alıp evden çıktım ve Halil abinin kafesinin ilerisindeki banklara doğru yürüdüm şarkı mırıldanarak. Bankın önüne geldiğimde tahmin ettiğim gibi kimse yoktu. "Yaşasın ben kazandım" diye konuştum kendimle. Biraz dinlenmek için banka oturdum. Hava biraz daha serinlemişti ve ben hasta olmaktan nefret ettiğim için banktan kalkıp yürümeye başladım. Canım her zaman ki gibi şarkı dinlemek istiyordu. Umarım kulaklığımı almışımdır diyerek deri ceketimin ceplerini karıştırdım. Bulduğum kabloları dolaşık, arap saçına dönmüş kulaklığı çözmeye çalışıp aynı anda da yürümeye çalışıyordum. Ta ki kafamı direk sandığım o vücuda gömene kadar. Rezil olmamak için çarptığım kişinin yüzüne bakmadan özür dilerim deyip gidiyordum ki söylediği cümleyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

"Ben sana boşuna sakarlar ülkesinin kraliçesi demedim deli kız"

Aşina YüzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin