Kerem'in amacı elbette oyun oynamaktı fakat iskambil kağıtlarıyla değil , bizzat karşısındaki kişilerle.
Elindeki iskambil kağıdını yavaşça beyaz masaya vurdu. Alaycı gülümsemesi yüzüne gerçekten yapıştırılmış gibi bir an olsun yok olmuyordu.
"Şimdi ben tek olduğumdan içinizden birini seçip onunla oynayacağım." dedi. Gözleriyle teker teker hepsinin yüzüne baktı. Zihinlerinden geçenleri gözleriyle anlamaya çalıştı. Başarısız olmuştu . Ayağa kalktı yavaşça en yakınındaki sandalyede oturan Furkan'a yaklaştı. Ellerini geniş omuzlarına koydu , derin bir nefes alırken gözlerini kapadı.
Yavaşça alaycı gülümsemesi genişledi.Gerçekten başarıyordu zihninden geçenleri duyabiliyordu.
Doktor hariç diğerlerine de denedi aynı yöntemi. Doktoru tanırdı o . İsterseniz dünyanı en yetenekli insanı olun, onun aklından geçen herhangi bir sayıyı bilmek bile zordu .
Hepsi onun özelliğini bildiğinden kimi şarkı söylüyor kimi ismini tekrarlıyordu. Sakince sandalyesine yürüdü Kerem. Oturduğunda kendinden emin bir şekilde gülümsedi. Eline iki tane kağıt aldı "Poker" dedi ve kağıtları masanın üstünde istediği kişiye gitmeleri için sürükledi.
Önüne gelen iki kağıtla kısa bir süre bakışan Furkan yavaşça onları eline aldı . Ne olursa olsun zihninden geçenlere dikkat etmeliydi.
"Sadece bir el bebeğim bu kadar endişelenme" dedi Kerem . Alay ettiği her haliyle belli oluyordu. "Çipini yani oyun parasını bitiren kaybeder" dedi. Eliyle yuvarlak ve sadece oyundan değerlenen , üst üste duran çipleri uzatırken.
Poker tamamen şans oyunu olmasına karşın hile yapmaya müsait bir oyundu. Elinizdeki kartların değerine göre bahis arttırabilir yada blöf yaparak karşınızdakinin korkmasını sağlayabilirdiniz. Eğer karşınızdaki korkar ve çekilirse ortaya sürdüğü çipler diğerine verilirdi. Eğer iki tarafta çekilmezse en sonda kartlar açılırdı ve oyuna göre yüksek puanlı kartlara sahip olan kazanırdı.
Kerem kendine kart aldıktan sonra kalanları masaya yavaşça fırlattı. Çoğu Doktorun önüne düşmüştü.
Furkan poker oynamak hakkında pek bir şey bilmezdi tek bildiği K ile A kartlarının önemli olduğuydu. Elinde bir tane A vardı ama diğeri kupa ikiydi . Bu kartlar onu sandığı kadar güçlü değillerdi. Masaya sadece birkaç dolarlık çip koymuştu. Kerem kendi çipini arttırınca geri çekilmekten başka şansı kalmamıştı. Kerem yavaşça kartlarını açtı , kazanmasıyla gelen dik oturuşunu alaycı gülümsemesi tamamladı. O sadece blöf yapmıştı , elinde kupa üç ve maça dörtten başka bir şey yoktu.
Kağıtları elinde hızlı bir şekilde karıştırdıktan sonra Furkan'a iki kart verdi , kendisine almayı da ihmal etmeden. Bu sefer kartları fırlatırken bir kısmı Sinan'ın önüne düştü.
Sinan kartların önemini biliyordu. Önüne gelen ters düşmüş A'yı görür görmez aldı. Masanın altındaki eliyle hem kartı sıkıca tutuyor hemde Betül'e kaş göz yapıyordu.
Betül farkettiğinde yavaşça Furkan'ın yüzüne baktı canı sıkılmış görünüyordu. Sinan'ın ne yapmaya çalıştığını anlamıştı ama Kerem bir an olsun hareket ettirmiyordu gözbebeklerini.
Sinan'ın bu ağır yetenek içeren planını biri daha farketmişti.
"Beren'le ne zaman ayrıldınız?" diye sordu Yaren sakin bir şekilde. İlk defa bu kadar özgüvenli konuşmuştu.
Kerem'in kafasını çevirmesinden yararlanan Betül odaklandı, kartı aldı ve alır almaz Furkan'ın elindeki bir kartla değiştirdiler. Artık gülümseme Furkan'ın yüzüne geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUDUN
Художественная прозаHerkes kendi kehanetinin kahinidir. İnsanoğlu tanrıyı kızdırmıştı ve tanrı teker teker hepsini yanına almaya kararlıydı. Halk onu mutlu etmeliydi fakat kimse bunu nasıl başaracağını bilmiyordu. Biri dışında... O ateş kırmızısı kitabında her şeyin ça...