Bir ses susturabilir miydi tüm sesleri? Bir ses nokta koyabilir miydi tüm düşüncelere?
Kulakların çınlamasını sağlayan tok bir silah sesi. Paslanmış demir kapıyı delip geçmiş arabaya kadar ulaşmıştı . Arabadaki şaşkınlık ve korkunun çoğalmasını sağlamıştı.
Sesi duyar duymaz atmışlardı kendilerini arabadan. Sinan son kez baktı elindeki fotoğrafa ve buruşturup attı cebine.
Yavaşça demir kapıyı itmeye çalıştılar olmadı. Tüm bedenlerindeki enerjiyi kullanarak ittiler fakat kapı bana mısın demiyordu.
"Geri çekilin. " dedi Betül geri geri adımlar atarken. Bu sefer gözlerini kapatmadan denedi. Kumar masasında yapmıştı burada da yapabilirdi.
Sürgülü kapı birkaç saniye titredi ardından direnemedi ve sola kaymaya başladı. Kapı birkaç santim kayar kaymaz Sinan girdi içeriye diğerleri de takip etti onu.
Uzun bir koridor ardından zemin kata inen merdivenlere vardılar. Birkaç kat inince boğaz yakan bir duman sardı akciğerlerini. Bir şeyler yanıyordu yada birileri.
Zemin katın kapısının önü boydan boya yanıyordu içeri girmek imkansızdı. Dumandan dolayı içeride ne olduğu belli olmuyordu fakat bir ses içeride acı çeken birileri olduğunu gösteriyordu.
"Sinan yapabilirsin, istersen bütün bu yangını yok edebilirsin. KENDİNE GÜVEN!!! " diye bağırdı doktor dumanların arkasından. Vurulmuştu. Her zaman özgüven sıkıştırdığı ses telleri konuşmakta zorlanıyordu sanki.
" Bunu yapmayı bilmiyorum. Daha önce neler oldu bilmiyorsun " dedi Sinan, sesi ağlamaklı çıkıyordu.
Yaren sesindeki çatallaşmayı farketmişti. Yüzüne baktı gerçekten onun ağlayabileceği fikrine inanmıyordu. Gözünden düşen damlaları gördü sanki yere değil kalbinin üzerine düşüyordu.
Yaren , Sinan'ın kolunu sıktı ve "Yapabilirsin, bizim için yap şunu" dedi. Cümlesini bitirince güven verircesine gülümsedi.
Sinan sakinleşmek için derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. "Yapabilirim" diye tekrarlamaya başladı.
Yavaşça ateş azalmaya başlamıştı fakat duman hala yerini koruyordu ara ara öksürmeler Sinan'ın dikkatini dağıtıyordu fakat en sonunda olmuştu.
Ateşlerin azaldığını farkeden Furkan doktora koştu. Kaslı kollarıyla onu kaldırmaya çalıştı fakat bu duman onları iyice güçsüzleştirmişti. Doktorun kolundan tuttu kaldırmaya çalıştı fakat ikiside yere yığıldılar.
Betül Furkan'ın zorlandığını farketmişti ve doktoru kaldırmasına zihniyle yardım etti. Onun tek güvendiği kaslar beyin kaslarıydı.
Betül bu konuda tecrübesiz değildi ama ne kadar ağır şeyler kaldırıyorsa o kadar zorlanıyordu. O yüzden ikisini birden sadece birkaç santim yükselmişti.
Sinan gözlerini açtığında bütün ateşler Yokolmuştu "Keşke dumanları da çekebilseydim içime" dedi gürültülü bir öksürüğün ardından.
Koşa koşa indikleri merdivenleri olması gerekenden daha uzun sürede çıktılar. Doktorun ilk gün söylediği gibi " Çil yavrusu gibi dökülüyorlardı". Betül aklına gelen bu anıya gülümsedi. Şuanda dökülen doktordu toplayan çocuklar.
Kapıya çıktıklarında hepsi yere yığıldılar. Bir anda karşılaştıkları temiz hava öksürmelerini sağladı fakat bu ilk defa iyi bir öksürmeydi.
Konuşmaya halleri yoktu ama hepsinin kafasında "Şimdi. Ne yapacağız" sorusu yankılandı. Sahi bu durumlarda ne yaparlardı? Elbette doktorun dahiyane fikirlerinden bir parça koparırlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUDUN
General FictionHerkes kendi kehanetinin kahinidir. İnsanoğlu tanrıyı kızdırmıştı ve tanrı teker teker hepsini yanına almaya kararlıydı. Halk onu mutlu etmeliydi fakat kimse bunu nasıl başaracağını bilmiyordu. Biri dışında... O ateş kırmızısı kitabında her şeyin ça...