- Bölüm 13 -

2.7K 208 117
                                    

Xiumin, Jonghyun'un adını duyduğu da çok şaşırmıştı. Bunu duymayı beklemediği çok açıktı. Onu bu kadar şaşkın görmek açıkçası beni eğlendirmişti. Başından beri bu olayla bir ilgisi olduğu hissini bir kenara atamıyordum. Sakince masasının karşısında ki ikili koltuğa oturduk ve gözlerimi üzerine diktim.

"Seni dinliyorum Bay Minseok. Sence de polis teşkilatını bu kadar uğraştırdığın yetmez mi?"

"Lu-"

"Lu değil. Komirser Luhan"

Surat ifadesi değişerek bana baktı ve kafasını aşağı yukarı salladı.

"Komiser Luhan, yalnız konuşabilir miyiz?"

"Hayır!" diye söze atıldı Sehun.

"Bu sizi neden ilgilendiriyor Bay Sehun . Eski arkadaşımla konuşmak istiyorum"

"Öncelikle Komiser Sehun. Ve hem görev arkadaşım hem de sevgilim ile yalnız konuşmanızı istemiyorum Bay Minseok"

Sehun'un sesi o kadar kararlı ve soğuktu ki bir an titremekten kendimi alamadım. Xiumin çekmecesinden bir kutu çıkarttı ve masaya koydu. İçinde ki evrakları bize doğru uzattı ve söze başladı.

"Taemin. 5 yıl önce kulübü açmak için ondan borç aldım. O... Bilirsiniz işte. Hem ortağım hem de en yakınımdı. Daha sonra çete kavgasında öldü ve benim borcum onaydı. Fakat sağ kolu Jonghyun başa geçti ve benden borcu almak istedi. Evraklara bakarsanız borcumun Jonghyun'a değil Taemin'e olduğunu görürsünüz." dedi.

"Peki bu Jonghyun kim? Onu nasıl bulacağız?" diye sordu evrakları incelemeye devam ederek Sehun.

"Bilmiyorum. Suratını bile görmedim."

"Sizinle nasıl iletişime geçti o halde?" Sinirle soludu Sehun.

"Her zaman farklı bir kişi bana posta getirirdi. Bütün tehdit mesajları burada" diyerek kutuda ki diğer evrakları buldu bize...

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

"Shin! Shin! Nerdesin seni lanet olası" diye koridorda bağırmaya başladığım da Shin hızla yanıma geldi ve önümde saygıyla eğildi.

"Buyurun Komiser Luhan"

"Bunları hemen kriminale gönder. Parmak, doku ve DNA taraması yapsınlar.! Sonuçları 2 saat içinde istediğimi de eklemeyi unutma sakın" diye koridorda koşan Shin'in arkasından bağırdım.

Sehun odamızın kapısını açmış benim içeri geçmemi bekliyordu. Sakince ve gülümseyerek içeri girdim ve kapıyı kapatışını izledim. Hızla yanıma geldi ve kollarını beline sarıp dudaklarını dudaklarıma kapattı. Onu öpmek inanılmazdı. Onun yumuşak, ıslak, pürüzsüz dudaklarını hissetmek inanılmazdı. O benim için oksijen gibiydi. Dudaklarımı sarıp kavururken ona karşılık vermekten başka yapacağım bir şey yoktu. Sonsuza kadar böyle kalmak istiyordum. Sehun ben daha onun tadını alamamışken geri çekildi.

"8 saattir seni öpmeden duruyordum. Sanki nefes alamamış gibi hissettim" dedi gülümseyerek.

Sıkıca ona sarıldım ve başımı göğsüne koyup biraz olsun mutlu olmak istedim. Ellerini saçlarıma çıkarıp saçlarımı okşamaya başladı. Bu o kadar iyiydi ki. Şu an uyumak istiyordum.

"Lu, burada uyuyamazsın bebeğim." Şefkatle söylediğin de gülümsedim.

-Tanrım bana BEBEĞİM demişti!!

"Ben her yerde uyurum Sehun"

"Bu dava kapandığın da sana bir sürprizim olacak"

"Ne?" diye sordum ellerimi çırparak Sehun'dan ayrılırken.

He's MineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin