- Bölüm 8 'Kris?' -

3.1K 247 127
                                    

"SEHUN!!!"

Sehun'dan gelen mesaj beni şoka çevirmişti. Bu çocuk mal mıydı? Ya da ben buna sapık ve yavşak derken çok haklıydım. Yazdığı mesajda resmen beni taciz etmişti. Mesajı tekrar kızararak okudum.

- Minnak Lu yanıkların nasıl? Lütfen yanık kremi sür. O güzel vücuduna bir şey olsun istemem.
Sehun. -

Ay götüm. Bir şey olsun istemezmiş. Demek vücudumu süzdün ha?!
Ah bende biliyorum vücudum çok güzel ama sen nasıl dersin ya!!
Tabi ben böyle kendimi yeyip bitiriyorum ama mesaj atamadım ve hemen üzerime Iron Man desenli pijama mı geçirip yatağıma uzandım.
Nedense aklımda sürekli Sehun vardı. Onu düşünerek uykuya daldım..

Sabah yüzüme çarpan güneş, çalan alarm ve üst kattaki evden çocuk ağlaması ile kendime geldim. Akşam Sehun ile olan mesajlaşma olayı aklıma geldi ve tüylerim ürperdi. Yeni bir güne gözümü açtığım ilk an da aklıma gelmek zorunda mıydı o uyuz şey? Kendime lanet ederek banyoya ilerledim ve soğuk suyla yüzümü yıkadım. Diş fırçama macun sıkıp 5 dakikalık diş fırçalama rutinime başladım. İçeriden telefonumun melodisi kulağımı doldurduğun da ağzım da fırça ile odaya yöneldim ve telefonu kulağıma götürdüm.

"Lu. Hazırlan. Dün ölen kızın otopsi raporu çıkmış. Seni almaya geliyorum. 3 dakikaya oradayım!"

Ben daha cevap vermeden telefonu kapadı. Bu da ne demek? Bu aptal az önce bana emir mi verdi? Bana... Ahh lanet olsun. Hızla banyoya dönüp ağzımı çalkaladım ve tekrar odamda dolabın önüne geçtim. Lacivert beyaz puantiyeli gömlek, lacivert pantolon ve beyaz ayakkabı. Yine mükemmelim. Kendime övme merasim çalan kapı zili ile bozuldu ve ben oflayarak dairemden çıkıp aşağı indim. Yeni uyanmama rağmen şimdiden yorulmuştum.

Sehun beni gri Volvosunda bekliyordu. Sessizce sağ koltuğa geçip oturdum ve bıyık altından gülüşünü izledim.

Arabayı çalıştırdığı sırada "Yanıklarına krem sürdün mü?" diye sordu. Ters ters bakış attıktan sonra ona cevap vermeyi reddederek camdan dışarı bakmaya başladım. Şu sıralar onunla uğraşacak halim yoktu. O alaylarına devam ederken Sehun yolu kısaltmak için sağa saptı ve Xiu ile her zaman geldiğimiz kafenin önünde durdu. Burası olmaz. Hayır burası olmaz.

Tekrar anılar beynime dolarken nefesim kesildi...

"  İyi ki doğdun küçük sabah geyiğim."

"Seni özledim meleğim"

"Burada evlenmeye ne dersin. İkimiz de burayı çok seviyoruz!"

"Sonsuza kadar burada seni bekleyeceğim" 

"Beni beklettin Lu"

"Beni sıkıyorsun Luhan"

"Senden ayrılmak istiyorum Lu!"

İşte her şey bu kadardı. O asla bitmeyecek sandığım aşk bitmişti. Geriye ise canımı yakan anılar kalmıştı. Sehun elinde sütlü ve sade kahve ile arabaya bindiğin de kendimi topladım ve bana uzattığı sade kahveyi aldım. Yavaşça yudumlarken o da adli tıpın otoparkına girmişti. Yine beni beklemeden asansöre yöneldi. Sessizce ikinci kata çıktık ve sağdaki ilk otopsi odasına girdik.

Doktor Jongdae bizi sevecen bir şekilde karşıladı.

"Ohh. Geldiniz. Sizi böyle acele çağırdığım için affedersiniz ama konu önemli"

"Ne oldu Jongdae. Ne buldun cesedin üstünde"

"Öncelikle size şunu söyleyebilirim ki Youra  şiddete maruz kalmış. Cesedin sırtında ciddi darp izleri var. " deyip cesedi sağa doğru kaldırdı ve bize sırtını gösterdi.

Sehun cesede doğru eğilerek daha yakından baktı ve söze başladı "Şurada ki kızarıklık büyük ihtimalle kemer ya da deri parçası ile yapılmış, belinde ki kesikler ise cam ya da kırıla bilen bir şeyin parçaları ile yapılmış gibi duruyor. Belde ki izler yakın zaman da olmuş"

Jongdae onu başıyla onayladı ve "Haklısın. Cam kesikleri. Katil ya da döven her kimse canice davranmış"

"Kesiklerin derinliklerin de bakıldığın da sağ elini kullanmış gibi durmuyor mu?" diye sordu hala sırtı incelemeye devam eden Sehun.

"Evet, derinlik, kesiklerin yönü ve ustaca yapılan izlere bakılırsa sağlak ve elini iyi kullanan biri"

"Ve sanırım biraz iri. Çünkü sağlak olmasına rağmen sırta bu izleri yaparken aynı zamanda da kolundan tutup kızı sabit tutmaya çalışmış ki bu da bizi sol kolda ki el izinin nasıl olduğunu açıklıyor" dedim sol kolu göstererek.

"Parmak izi yok mu?!"

"Malesef beyler. Kızımın derisini yüzercesine kolunu yıkamış ve deriyi tahriş etmiş." dedi Jongdae başını önüne eğerek.

"Jong söylesene sadece sırtında mı darp izleri var"

"Evet Lu. Sadece sırtın da ve baldırların da."

"O zaman suçlumuz yaptığı eziyeti sadece kendisi görmekten hoşlanıyor." dediğim de Sehun

"Çünkü bu kadının üstünde ki hakimiyetine ve kendine özel olduğunu düşündürür. Bir izi, doğum lekesini, ya da bir dövmeyi birden fazla kişi görürse bu bir kişi için özel olmaktan çıkar. Bu yüzden katil her kimse buna takıntılıymış."

"Kişi sadece kendine özel olsun istiyormuş. Ve özel olmadığını hissettiği her an da onu cezalandırıyor olabilir" diye Sehun'un sözünü tamamladım.

Jongdae araya girip "Asıl ölüm nedeni birden fazla aşırı doz sakinleştiricinin birbirine katılması sonucu zehirlenme. Darp ve yaralanmalar sadece ölümden önce olmuş izler"

"Yani biri bilerek ve isteyerek onu öldürdü" dedi Sehun.

"Ne tür ilaçlar bunlar Jong" diye sorduğum da bunu bekliyormuş gibi bana gülümsedi.

"Genel de bu ilaçlar öfke problemi çeken insanları sakinleştirmek için verilen türden ilaçlar. Kişinin öfkesine göre farklılık gösterir. İlaçları kim kullanıyorsa ya da  kullandıysa 7500 ml ile başlamış ki bu aşırı dozdur. Daha sonra ilaçların dozları düşmeye başlamış. Her ilaç farklı ve sindirimleri farklı gerçekleşir. Aşırı doz olan en son sindirilir. "

"Yani şüphelimiz bir psikopat mı?" diye sordu Sehun usulca.

"Hayır. Şüphelimiz kontrol manyağı, şiddete eğilimli, öfke problemi yaşayan, sağlak,  iri ve büyük ihtimalle kendini gizlemekten çekinmeyen, şiddetten zevk alan biri"

---•---•---•---•---•---

Doktor Jongdae ile konuşmamız bittikten sonra polis departmanına gitmek için yola koyulduk. Barsan aldığımız kamera kayıtlarına bakacaktık ve gece boyu bayan Youra'nın neler yaptığına bakacaktık.

Bir anda Sehun bana döndü tuhaf tuhaf baktı. Şaşırdım ve önüne bakması için kaş göz işareti yaptım.
Mal araba sürerken ne yapması gerektiğini bile bilmiyordu.
Önüne döndü ve konuşmaya başladı. Pis pis sırıtıyordu.

"Lu emniyete gidince güzel vücudun sağlam mı bakmak istiyorum."
Bunu duyunca kan beynime sıçradı. Bu sapık bana ne diyordu!!

"Ne diyorsun sen aptal!! Tabi ki böyle bir şey yapmayacağım!!"
Bana bir kaç saniyeliğine döndü ve tuhaf bir şeklide baktı sonra önüne dönüp devam etti.

"Hadi ama Lu sadece güzel vücudun benim yüzümden bozulacak diye korkuyorum. O güzelliğe kıyamam izin verde gidince bakayım."

Iyice şoka girmiştim ve sürekli güzel güzel deyip duruyordu. Tam kapa çeneni diyecektim ki telefonum çalmaya başladı. Elime aldım ve arayana baktım.

Şoka girmiştim beni uzun süredir aramıyordu ve onu çok özlemiştim.
Bana bakan şaşkın bir çift göz eşliğinde
hafifçe sırıttım ve telefonu açtım.

"Kriis!"


He's MineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin