2.Bölüm: Cani bir uyandırılış

43 5 1
                                    

Telefonuma mesaj geldiğini belirten ses çaldı ve çantamdan telefonumu çıkardım.

Gönderen:Babam

"Yemeğini ye!"

Gönderilen:Babam

"Sana ne!"

Şuan nerede miyim? Babamın çıktığı kadın Çisem Hanım, babam ve ben yemekteyiz. Ne kadar gelmek istemesem de tabii. Haftalık dövülme seansım bittikten sonra hazırlandım, babam olacak şerefsiz de hazırlandı ve Çisem Hanım'ı evinden aldıktan sonra buraya geldik. Babamın bana mesaj atmasının sebebi ise yarım saati geçik süredir önümdeki yemekle oynamam.

Gecenin ilerleyen saatlerinde umurumda olmasa bile Çisem Hanım ve babamın yaklaşık dört aydan beri görüştüklerini öğrendim. Masada dönen sohbete beni de dahil etmeye çalışan Çisem Hanım sağ olsun ikisi hakkında birkaç şey öğrendim. Çisem Hanım, babamdan beş yaş küçük 36 yaşındaymış. Ve bu zamana kadar hiç evlilik yapmamış.

Nihayet kalkma zamanımız gelince herkes montlarını giydi babam hesabı ödedi ve restorandan çıktık.

Eve geldiğimizde direk odama geçtim. Üzerimdekileri çıkarmadan önce bir sigara yaktım. Sigaradan uzun bir nefes çektikten sonra kül tablasına bıraktım ve üzerimi değiştirdim. Sigarayı tekrar dudaklarıma yerleştirdikten sonra mutfağa geçtim. Kahvemi aldıktan sonra odama doğru yürüdüm. Elime kitabımı da aldıktan sonra pencerenin yanındaki siyah berjere oturdum. Sigaramı da yaktıktan sonra kitabı okumaya başladım.

"Evrenin benim göremeyeceğim kadar sonsuzluğa uzadığı kesindi. Evrenin sonunda, her şeyin sonunun ötesinde, hiçliğin ne olacağını hiçbir zaman idrak edemedim. Bu konu beni her zaman aştı. Ama mutlu geçen hayatım boyunca sahip olduğum en güzel fikir, bunu anlamaya çalışmaktı. Evrenin sonu ve yok olmak, her iki durumda sonsuzluk içinde." *Benim Mutlu Hayatım - Lydia Millet*

Son cümlemi de bitirdikten sonra kitabın kaldığım sayfasına ayracı yerleştirdim ve kapağını kapattım. Yatağa uzandıktan sonra gözlerimi kapadım ve uykuya daldım.

"One, two, three, four; ağrı dağın eteğinde uçan güvercin olsam. Türkü olsam dillerde cano cano diyar diyar dolansam!"

"Laden, götünü sikerim senin! Kapa lan şunu!" Şuan ne mi oluyor? Şöyle açıklayayım; benim pek sevgili arkadaşım Laden beni uyandırmak için yatağımın üstüne çıkmış, elinde halay mendili halay çekiyor. Bir yandan da benim bilgisayarımdan İbrahim Tatlıses'in ağrı dağın eteğinde şarkısının remixini açmış ona bağırarak eşlik ediyor. Bazen bende arkadaşlığımızı sorguluyorum.

"Neyle sikecen kanka? Ayrıca sen uyanana kadar kapatmıyorum bebeğim." "Takma alır sikerim hiç sorun olmaz." O yataktan tam inecekken yorganı üstümden kaldırdım ve yorgan Laden'in ayaklarına dolandı sonuç; yerde acıyla kıvranan bir gerizekalı. Düşüşüne karnımı tutarak kahkaha atarken ayağa kalktı. "Bu sence angut gibi anırmanı gerektirecek kadar komik mi?" dedi elleri belinde iken. "Komik olmasa bu kadar gülmezdim değil mi?" dedim hala gülerken. "Her neyse saat kaç?" soruma anında cevap verdi. "Dokuz." "Bir dakika bir daha söyle beynim algılayamadı söylediğini." bu sefer elleri belinde olan bendim. "Saat dokuz bebeğim." "Laden beynim söylediğini idrak etmeye tenezzül bile etmiyor. Sen bana işkence mi yapıyorsun? Bir insanı cumartesi günü dokuzda kaldırmanın mantığı nedir?" söylediğimden sonra bir iki dakika cevap vermedi. Bu sırada hala şarkı çalmaya devam ediyordu tabii. Daha sonra omuz silkti ve "Bilmem." dedi. Gözlerimi devirdikten sonra bilgisayarın başına gittim ve şarkıyı kapattım. Arkamı dönüp Laden'e seslendim; "Dışarı çık. Üstümü giyineceğim." başını sallayıp onayladıktan sonra dışarı çıktı bende üstümü değiştirdim. Mutfakta olduğunu bildiğimden direk oraya geçtim.

"Sayın Alida Demirsoy şimdi ikimize kahvaltı hazırlıyorsun." Laden'in niyeti anlaşıldı; sabah karnı acıkmıştı bu yüzden bize gelip beni cani bir şekilde uyandırdı. Şimdi siz 'Laden sizin eve nasıl girdi?' temalı sorular soruyorsunuzdur; Laden' de bizim evin anahtarı var."Cidden bir gün kendin yemek yapmayı ya da en azından kahvaltı hazırlamayı öğrenmelisin." dedim buzdolabının kapağını açarak.

Gündoğdu MeydanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin