Sevgili Salak Günlük,
Bu sabah tam okulda afişimi asıyordum ki Angeline kibirle bana yardım etmek için durdu. Herhâlde bana yaldız çalışmamdan kendine pay çıkarabileceğini sandı.
Tam afişi yapışkan şeritle asmayı bitirmiştim ki bana bakıp hızla çantasından bir şey çıkardı ve çeneme bulaştırdı.
Sendeleyerek geriledim ve bir şey bulaştırılıp zehirlenmiş biri gibi sallandım; çünkü doğal olarak bana bir tür zehir verdiğini düşünmüştüm ( müthiş afişimi kıskandığı için). Sonra birden dosdoğru Hudson Rivers (Hatsın Rıvırs)'a çarptım -sınıfımdaki sekizinci en şirin çocuk- meğer tam arkamdaymış.
Şimdi düşünüyorum da beceriksiz sırtımla çarptığım halde bu pekala kucaklaşma sayılır.
Ve şöyle dedi. "Sonsuza kadar hatırlayacağım." Dosdoğru güzel gözlerimin içine baktı ve usulca, "Çok mu yürüdün?" dedi.
Tamam, belki de o kadar güzel değildi, ama hemen sonra güzel bir hal aldı.
"Annem birkaç kişiyi danstan sonra tako yemeye götürecek, siz ikiniz de gelebilirsiniz. Ama Isabella olmaz. O gelmez."
"Çok hoşumuza gider." dedim hemen. Angeline'e, az önce sırttan kucaklaştığım Hudson'a HOŞUNA GİTMEK kelimelerini kullanma fırsatı vermedim.
Hudson uzaklaşıp giderken, birden Angeline'in üzerimde kullandığı zehri hatırladım. "Çeneme ne sürdün öyle?" diye sordum.
"Hudson'ın geldiğini görünce, çenendeki morluğu saklamak için biraz kapatıcı sürdüm."
"Sivilce." diye ona tıbbı bir açıklamada bulundum.
"Yakında bir sivilce doğuracağım."
"Çürük." dedi ve kapatıcıyı bana attı. "Herhalde merdivenlerden aşağı yuvarlandığı oldu. Bir-iki günde geçer. Kapatıcı sende kalsın."
İşte tam o anda Isabella çıkageldi. "Hey. Küçük Fred nasıl bakalım?"
Ve yeniden kavga etmeye başladık. Öyle uzun bir kavga değildi, sadece mikro düzeydeydi (Mikro kavgalar otuz saniye ya da daha az sürer.). İyi dostlar nasıl aceleyle kavga edileeğini bilirler. İkimizin ne kadar kısa süre sonra başka birisini hedef alacağı belli değildir ve hadi inkar etmeyelim,ikimiz de kavganın sonsuza kadar devam etmeyeceğini biliyoruz, öyleyse neden uzatalım?
Gerçekten çabuk barıştık ve bir önceki kavgamızdan sonra resmen barışmadığımız için, bir kez daha barıştık.
Yani, o andan itibaren Isabella ile yeniden birbirimizin EİA'sı olduk, ancak Hudson'dan Bağlılık Takosu aldığımda, Isabella ile henüz barışmadığımız kayıtlara düşülsün. Yani o anda EİA değildik, bu yüzden de teknik olarak EN İYİ ARKADAŞ kurallarının hiçbirini gerçekte çiğnemedim.
EİA'NIN DAVETLİ OLMADIĞI YERLERE YAPILAN DAVETLERİ KABUL ETMEYECEKSİN.
SÜPER DANDİK BİLE OLSA EİA'NIN GİYSİSİ İLE ALAY ETMEYECEKSİN.
EİA TAM ANLAMIYLA KOSKOCA BİR SALAK GİBİ DAVRANSABDA KAVGALARI KISA KESECEKSİN.
HER ŞEYİNİ EİA'N İLE PAYLAŞACAKSIN AMA ÇİKLETE ÇOK DÜŞKÜNSEN VE SON ÇİKLETSE, BELKİ DE PAYLAŞMAYABİLİRSİN.
Ve okul bittiğinde Isabella ile sanki hiçbir şey olmamış gibi gene sıkı dost olmuştuk. Küpeleri Carol teyzeye bırakmak için okul bürosuna gittik. Orada yoktu, ben de bir torbaya koyup masasına bıraktım.
Bilmem Isabella'yı niçin hep affediyorum, ama hep affetmişimdir ve sanırım hep affedeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİ SALAK GÜNLÜK
Teen FictionSALAKLIĞINI ASLA KÜÇÜK GÖRME... OKUL: USKUMRU ORTAOKULU EN İYİ ARKADAŞ: ISABELLA UZMANI OLDUĞU KONU: ŞİRİNLİK, SALAKLIK EN SEVDİĞİ RENK: ÇİRKİN RENKLER GİYSİLERDE EN SEVMEDİĞİ ŞEY: KABARIK OLMALARI...