Bölüm 6

197 20 3
                                    

Multimedya : The Fray - How to Save a Life

#

"Zaten bende var." dedim sorusuna karşılık.

"Vay canına birden fazla çıkarmak niye?" diye sordu.

"Çıkarmadım," dedim kendimden emin bir şekilde. İşaret parmağımın ucunu başıma değdirdim.

"Burada."

Gözlerini kısmış bana bakarken elimdeki resmi aldı.

Ve daha sonrasında çevremizdeki ağaçlar esintiyle hareketlenip durdu.

-

Michael'ın Bakış Açısı

Jane'in verdiği fotoğrafı evimde bir kenara fırlatıp odama gittim. Yalnız ve ikilemde kalmış hissediyordum. Bu his o kadar dayanılmazdı ki her akşam tavana bakıp bu şeyden kurtulacağımı kendime söyleyerek rahatlıyordum.

Hayatım ufacıkken elimden alınmıştı. İlk öpücüğümü, ilk ten uyumumu ve daha birçok ilkimi hissedemeden koparılmıştım bu dünyadan. Neden bendim bir fikrim yoktu fakat içimde bir yerlerde ufacık da olsa umut ışığım vardı.

Kurtulacaktım.

Birileri yanımda olmadığı her an daha da kötüleşiyor ve zarar vermek istiyordum. Ben buydum, zarar verir ve arkama asla bakmazdım. Bir kez bile olsun içim sızlamazdı. Ölen insanlar için kılımı kıpırdatmazdım. Üzülmezdim, hissetmezdim.

Taşa dönmüş kalbim sayesinde güçlüydüm. Fakat şimdi kalbimdeki siyah taşlar çatlamıştı.

"Aç kapıyı Gordon." Kristen'ın sesini duyunca yerimden doğruldum.

"Git buradan Kristen." Seslendikten sonra sırtımı yatağımla buluşturdum.

"Jane'e olan hislerinin farkındayım bunu engellemek için geldim." dedi kapımı tıklatırken.

Asıl olan sorunum da buydu zaten. Hislerimi engelleyip artık hatırlamakta bile zorluk çektiğim benliğime mi dönmeliydim, yoksa elimde olan gücü mü kullanmalıydım.

Zarar vermek istemiyordum. Ama Gordon zarar vermekten zevk alıyordu.

Jane'in Bakış Açısı

"Geç kaldığım için özür dilerim." Dedim anneme sahte üzgün bakışlarım altında.

"Geç kalmadın Jane, erken geldin." Şaşkın bakışları altında konuştuğunda hızla odama koştum ve günlüğümün arasındaki fotoğraflara göz gezdirdim.

Bir taneydi, hayal görmüyordum. Onunla geçirdiğim her vaktin sonunda zaman akmıyor ve geç kalmıyordum. Yaşananlar gözümün önünden film şeridi gibi geçti ve yine kendimi onu düşlerken buldum. Bu histen kurtulmak zorundaydım, hemen. Üstelik günlerdir günlüğüme tek bir çizik atmamıştım. Hiçbir zaman aksatmadığım günlüğüm başucumda yazılmayı bekliyordu. Ama ne yazık ki yazsam günlüğümün bile inanmayacağı şeylerle karşı karşıyaydım.

"Hey!" gelen sesle pencereme döndüm.

"Evimden gitsen iyi olur." Penceremi kapatırken konuştum. Bileğimi tutan eli işimi zorlaştırdığında pencereyi daha da aşağı indirdim ve elinin sıkışmasına sebep oldum.

Bana ne oluyordu?

"Üzgünüm, çok üzgünüm." Mırıldandığımda pencereyi açıp onu kolundan içeri çektim. Daha sonra hızlıca koşup kapımı kilitledim. Ailem bunu görürse nasıl açıklarım bilmiyordum.

The Diary Of Jane | CliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin