1.Bölüm

715 49 62
                                    

"Ben geldim." Kafamı telefonumdan içeriye dalan Louis'ye çevirdim. O kadar gürültü yapıyordu ki, oda arkadaşımın şu an burada olmamasına sevindim. Zaten aralarında belli bir gerginlik vardı.
Yataktan doğrulup oturması için ona yer açtım. Yüzünden hiç eksik olmayan ve her defasında beni sarsan gülümsemesiyle bana bakıyordu. Onun yanında olmak beni bu denli rahatlatmasaydı, buna dayanamazdım şüphesiz. Çünkü o mükemmeldi ve ben her saniye onu öpmek için yalvaran uvuzlarımı kontrol etmekte zorlanıyordum.

"Harry yine odaya kız attı." Söylediği şeye gülüp telefonu yastığımın yanına koydum. Sasha'ya Louis'ye olan aşkımı anlatırken onun odaya girmesi ne biçim bir ironiydi.

"Dışarı çıkalım mı? Ben çok sıkıldım." Onu kafamla onayladığım sırada çalan telefonumu elime alıp, arayan kişiyi gördüğümde gözlerimi devirdim. Bu kadar sabırsız olması beni her zaman zor duruma düşürüyordu.
Louis'yle kapıdan çıkarken aramayı cevapladım.
"Efendim?" Bağırmasına kendimi hazırlarken Louis merakla bana bakıyordu. Onun bakışlarına heyecanlanmamak elde değildi ama aylar öncesine dayanan becerilerim körelmemişti elbette. Ona ve bakışlarına bağışıklık kazanmıştım.
"Hangi nedenle bana cevap vermediğini sorabilir miyim acaba?" Telefonu kulağımda uzaklaştırdıktan sonra Louis ufak bir gülümsemeyle bana baktığında yeniden kulağıma yerleştirdim.
"Bağırmasana kızım. Louis gelmişti, unutmuşum." Derin bir nefes aldığını duyduğumda rahatlayıp başımı yerden kaldırdım. Üzerimde kurduğu bu korkutucu otorite bir türlü yakamdan düşmüyordu.
"İyi, buna kızmayacağım. Şu an ne yapıyorsunuz?" Sesi munzur bir ton aldığında gözlerimi devirip Louis'nin meraklı bakışlarından kaçtım. Onun duyabileceği bir mesafede böyle konuşması beni sitrese sokuyordu.
"Dışarı çıkacağız, ve şimdi kapatmalıyım. Akşam konuşuruz olur mu?" Ona kibar davranmadığım takdirde iki gün boyunca sayısız imalı laflarına ve laf sokmalarına maruz kaldığımdan, kendimi buna zorladım. Uzun süreli ve gerçek bir arkadaşlığımız olduğundan, onunla konuşmadığımda kendimi gerçekten berbat hissediyordum. Beni rahatlatabilen insanların başını çekiyordu.
"Tamam." Sinirle konuşup telefonu kapattığında, bu çocuksu haline gülüp telefonu cebime yerleştirdim.
"Neden bizi onunla tanıştırmadığını anlamıyorum." Kollarını göğsünün altında birleştirip kaşlarını kaldırarak bana baktığında omuz silkip bakışlarına aynı şekilde karşılık verdim.
"O başka bir ülkede Louis." Asıl neden elbette bu değildi. Sasha'nın ifla olmaz bir konuşması vardı ve başladığı an onu durduramazdınız. Onu Louis'yle tanıştırırsam bu konuşma sonrasında Louis herşeyi ögrenmiş olurdu ve Sasha yine çenesini tutamayıp konuştuğu için benden defalarca özür dilerdi. Bu kadar kargaşaya hiç gerek yoktu, gerçekten.

"Skype diye bir şey Payne. Belki, sen sosyal ağlardan uzak yaşıyor olabilirsin ama insanlar orada görüntülü konuşabiliyorlar. Yine bilmiyorsun diye söylüyorum, farklı ülkede olması bir engel oluşturmuyor." Dalga geçercesine konuştuğunda kendimi tutamayarak güldüm ve ellerimi cebime soktum. Bu tavırları o kadar hoşuma gidiyordu ki, onu tüm gün izleyebilirdim. Çoğu insanın aksine çok konuşması beni hiç rahatsız etmiyordu.
Tam ona cevap vereceğim sırada telefonu çaldı. Sanırım, bugün telefonlar yüzünden konuşamayacaktık. Telefonda yazan ismi gördüğü an gözlerinin parlaması, kimin aradığını anlamamı sağladı. Onun benim üzerimde ki etkisini, bir başkası ona yaşatıyordu. Ne kadar acınası durumda olduğum yüzüme vurduğunda gözlerimi kapattım. O sırada Louis heyecanını üzerinden atmış telefonu açmıştı.
"Merhaba." Onunla konuşurken düştüğü aptal haller beni sinirlendirirken, bunu bana karşı yaptığını düşününce mutlu oluyordum. Nedeni bariz belliydi. Onun o kıza aşık olmasını feci bir şekilde kıskanıyordum. Normal olarak.
"Ne oldu?" Sesi yükseldiğinde gözlerimi açıp ona baktım. Bir eli saçlarında bir eli telefonda endişeli gözlerle etrafa bakıyordu.
"Tamam, geliyorum." Gitme diyemezdim, hiçbir şey diyemezdim. Zaten eğer gerçekten zor durumdaysa gitmeliydi. Louis buna inanmadığından ve her defasında onu savunduğundan aklımı kurcalayan şeyleri geri gönderdim. Katie'nin Louis'yi kullanıyor olmasını düşünmem yanlızca kısknaçlığımdandı.

"Liam, ben gitmeliyim. Başka zaman gezeriz." Bir hışımla yanımdan ayrıldığında boş sokata onu gidişini öylece izledim. Bu hep böyle olacaktı. O bir başkasına gidecekti ve ben çektiğim acılarla beraber onun arkasından bakakalacaktım.

Belki de mutlu olmam gerekiyordu. Sonuçta sevdiği insanla bir kele bile konuşmayan insanlar vardı. Ben ona sayamayacağım kadar çok sarılmıştım hatta.
'Bu kadar iyimser olma artık.' İçimde kendi düşüncelerime tamamen tepki yaratacak sözler döndüğünde başımı sallayıp kendime geldim. Gözden kaybolan Louis'nin gittiği yere daha fazla bakmadan arkamı dönüp telefonumu çıkardım. Biraz teselliye ihtiyacım vardı, sanırım.

Bir banka oturup, ezberlediğim numarayı tuşladım.

"Ne var Pradio?" Hiçbir zaman ne anlama geldiğini anlayamadığım takma adı duyduğumda rahatladığımı hissettim. Belki de Sasha yanımda olmasaydı, şimdiye düşüncelerimden oluşan bok çukuruna düşmüştüm.

"Beni ekti." Bir süre ses gelmediğinde bende bekledim. Bazen böyle, bir kaç saniye susuyor ve ardından uzun bir konuşma yapıyordu. Buna alıştığımdan hiçbir şey söylemeden öylece bekledim. Bir insanın nefes alışverişi bile nasıl rahatlatabilirdi bir başkasını. Sasha'ya duyduğum sevgi, böyle durumlarda hep gün yüzüne çıkardı.

"Aria'ya gitti herhalde. Bu zor olmalı, biliyorum ama sen daha kötülerine katlandın. Hem üzülme demiyorum, üzül. Ama benimle konuştuktan sonra eski haline geri dön. Louis senin hislerini bilmiyor. Bilse daha farklı olabilirdi. Bu kadar umursamaz ve sorumsuz olmazdı en azından. Piç kurusu. Hala nasıl anlamadığını anlamıyorum. Konu o olduğunda sesin bile değişiyor. Hareketlerini düşünmek bile istemiyorum." Sesi giderek yükseldiğinde gülümseyip başımı geriye yasladım. Aynı zamanda bozuk ağzından bu sefer yanlızca bir küfür çıkması beni şaşırtmıştı. Genelde bu konuda-ki bu sürekli olan bir şeydi- sürekli küfür eder ve ben kendi üzüntümü unutup onu sakinleştirmeye çalışırım. Aslında bu iyi bir yöntemdi.

"Evet sanırım haklısın. O biraz dikkatsiz." Onaylayan sesler çıkarttığında bir kaç saniye sessizlik oldu.

"Pradio! Söylemeyi unuttum, 2 ay sonra yanına geliyorum." Neşeli sesini duyduğumda geriye attığım başımı kaldırıp telefona dikkatle baktım.
"Sen ciddi misin?" Şaşkınlığım sesime yansıdığında terleyen elimi pantolonuma sildim. Eğer o gerçekten buraya gelecekse, bu şey, benim bir haftadır üzüldüğüm ve 1 hafta boyunca üzüleceğim şeyleri yok saymama sebep olurdu.

"Tabii ki ciddiyim. 1 ay boyunca oradayım. Annemler yeni bir tura başlayacak. Bende teyzemin yanında kalacağım." Sasha'nın annesi ve babası ünlü bir gezi şirketinin kurucusuydu. Her sene bir aylık süre içerisinde, bir ülkeyi gezerler ve o ülkeye özgü şeylerle ilgili reklam yaparlardı. Bunu ilk ögrendiğimde mesleğimi bulduğumu düşünmüştüm. Tabii o zaman küçüktüm ve keyfime fazla düşkündüm.

Sasha, onlarla birlikte ülkeleri gezmeyi pek eğlenceli bulmadığından onu da her sene teyzesine bırakırlardı. Okulu da bıraktığından onlar için bir sorun yoktu.

"Bu harika. Eve bir tek uyumak için gideceğini söylememe gerek yok herhalde." Uzun bir kahkaha attığında 10 dakika önceki halimden eser kalmadığını ispatlayacak şekilde ona katıldım. Zaten ancak 1 saat daha üzülürdüm. Sonrasında Louis gelir ve nedenini bilmediği moral bozukluğumu gidermek için elinden geleni yapardı. Ve bende mutlu olurdum.

Veee yazdım, sonunda. Bu kadar sabırsız bir yazar olmam umarım işinize geliyordur. Çünkü rahat duramıyorum ve sürekli bir şeyler yazıp paylaşıyorum. Neyse bu ilk Lilo hikayem olduğundan yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Yazabildim mi bilmiyorum. Zaten eğer beğenmezseniz bunu kaldıracağım.
Birde, bu hikayenin birinci bölümü ile Darling'in birinci bölümü aynı zaman içerisinde. Yani, Zayn ve Niall spordayken Louis ve Liam bunları yapıyorlar. Umarım beğenmişsinizdir, ben çok heyecanlıyım çünkü Narry dışında ilk defa bir hikayemi paylaşıyorum. Bu hikayede yazdığım olayların genelini biliyor olacaksınız bu yüzden sıkılırsınız diye endişeliyim. Bu hikaye daha detaylı olacak ve anladığınız kadarıyla, Darling'de Lilo'yu mutlu bitirmeyeceğim. Bu bir nevi Darling'nin Lilo versiyonu ve devam niteliğinde ki kitabı. Şimdiden yorum ve vote'lar için teşekkür ederiim *-*

Impossible(Lilo)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin