Öncelikle bir şeyleri açıklığa kavuşturmak istiyorum sonra okuyunca bana kızmayın. Sophia'yı severim. Ama hikayede ki teyzede birden o canlandı gözümün önünde. Yalnızca şimdikinden bir kaç yaş büyük ve zaten Liam da daha küçük. Sadece karakter olarak yani :D
İyi okumalaar!
"İki hafta oldu ve onu öyle özledim ki." Sasha saçımı okşamaya devam ettiğinde kafamı hafifçe kaldırıp bacaklarında daha rahat bir yer edindim.
"Sence o da özlüyor mudur?" Sasha bir kaç saniye bir şey demeyip ellerinin hareketlerine devam etti. Saçımın okşanması her zaman rahatlatıyordu beni.
"Bilemiyorum. Artık Louis'nin anlattığın gibi biri olduğunu sanmıyorum." Haklıydı. Değildi çünkü. Ben bile artık onun tanıdığım Louis olduğundan şüpheliydim.
"Efendim." Çalan telefonu açıp Sasha'nın kucağında yatmaya devam ettiğimde karşı taraftan Harry'nin sesi duyuldu.
"Neredesin Liam? Odanda da değilsin, Jacop'ta nerede olduğunu bilmiyor. Seni merak ettik. Sonunda telefonunu açman da ne kadar düşünceli bir davranış." Kendine ters düşecek şekilde hızlıca konuştuğunda koltukta doğrulup sırtımı arkaya yasladım.
Acaba o da merak etmiş miydi?
"Gençler yemek hazır, hadi gelin." Sasha'nın teyzesi bize seslendiğinde Sasha heyecanla ayağa kalktı.
"Çok acıkmıştım, hadi Liam." diyerek teyzesine doğru yürüdü. "Teyzelerin bir tanesi." Annesinin aksine teyzesiyle arası çok iyiydi. Benim de öyle. Teyzesi o kadar kafa dengiydi ki onunla çok eğleniyorduk. Zaten henüz 25 yaşındaydı.
"Neredesin Liam?" Harry'nin varlığını unuttuğum sıralarda yeniden konuşmasıyla yerimden sıçrayıp ayağa kalkarken konuştum.
"Sasha'nın evindeyim Harry. Bir kaç gün daha yokum." Okulda ki üniversite kayıtları nedeniyle müdür yurtları iki haftalığına daha kullanmamızın sorun olmadığını söylemişti. Benim için bir şey farketmiyordu gerçi
"Neden? Bir şey mi oldu?" Louis anlatmamış olamazdı herhalde. Yani eğer-
Tabii ki anlatmamıştı.
"Hayır, bir şey olmadı. Yalnızca Sasha'nın yanında olmak istiyorum."
"Bizde onunla tanışmak istiyoruz." Niall'ın sesini duyduğumda telefonu hopörlere almış olduğunu anlamıştım. Ve Louis'nin orada olmamasını dilemekten başka bir şey yapamıyordum.
"Evet, Payne. Ne zamandır onunla tanışmak istiyoruz. Belirlediği zamandan 2 ay sonra gelmiş olsa da bugün buluşabiliriz bence." Gözlerimi kapatıp bir kaç saniye bekledim. Bu yaptığı neydi bilmiyorum ama hiçbir şey olmamış gibi konuşması sinirlerimi bozarken sesini nasıl özlediğimi düşünmeden edemiyordum.
"Neyse, ben yemek yiyeceğim. Akşam seni ararım Harry, yalnız olduğun bir zaman." Louis'ye cevap vermememi garip bulduklarına emindim. O her ne kadar hiç bir şey yaşanmamış gibi davransa da ben öyle yapamazdım. Kalbim kırılmıştı ve bu en sevdiğim insan tarafından olunca inanılmaz bir şekilde acıyı 5'e katlıyordu.
Niall'ın yanlış anlayabileceğini düşünüp elimi başıma vurduğumda henüz bir cevap gelmemişti.
"Seni de ararım Niall. Konuşmayı özledim." Mezuniyetten beri Sasha dışında kimseyle konuşmamış telefonlarını açmamıştım. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Sasha ile birlikte.
"Ah tamam." Harry başka bir şey demediğinde telefonu diğer kulağıma alarak mutfağa doğru ilerledim.
"Görüşürüz o zaman." Harry ve Niall'ın şaşkın mırıldanmalarını duyduktan sonra telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. O sırada Sasha teyzesine bağırmaya başlamıştı. Nedenini masaya bakınca anladığımda bende teyzesi gibi gülmeye başladım.
"Tanrım teyze, benim sabrımı mı sınıyorsun sen?" Sophia, kahkahasını daha fazla tutamadığından saldığında bende dayanamayıp sesli bir şekilde gülmeye başladım.
"Diyetteyim ben diyet. Bu ne?" Sasha'nın kafasını göğsüme yaslayıp gülmeye devam ettiğimde o da tebessüm etmeye başlamıştı.
"Bir günden bir şey olmaz. Evde bir şey kalmamıştı ne yapayım?" Sasha bir yandan pizzasını yeyip bir yandan teyzesine kızarken masadan kahkahalar eksik olmuyordu. En azından kafamı dağıtacağım şeyler vardı.
***
Sevgili Louis;
Bunu her ne kadar söylemememi istesen de seni seviyorum, tüm kalbimle. Öyle ki başkasını sevmene rağmen yanından ayrılamıyorum, olur da biri kalbini kırar diye öyle korkuyorum ki sürekli diken üstündeyim. Genelde seninle konuştuğumda diyeceklerimin yarısı aklımdan gidiyor. Senelerdir arkadaş olmamıza rağmen bu hep böyle. Gözlerine baktığımda, sesini duyduğumda öyle heyecanlanıyorum ki önceden bu nasıl anlamadığını çok düşünürdüm. Ama anlamışsın.
Bu basit bir şey değil Louis. Seni sevmek hayatımda yaptığım en doğru şey. Seni bir daha göremeyecek olma düşüncesi bile kalbime binlerce hançer saplıyor. Bu yüzden bu itiraf meselesi fazla uzadı. Senin yakınlarında ancak öyle kalabiliyorum çünkü. Seninle yaşadığımı hissediyorum. Seninle nefes alıyorum. Senin gülüşün besliyor beni. Bazen neden bunca kişi arasında seni sevdiğimi düşünüyorum. Milyonlarca kişiden neden sen? Sonra seni görüyorum, gülüşünü, sesini duyuyorum diyorum ki; işte bu yüzden.
Her bir hareketin kalbimi ölesiye çalıştırıyor. Yanımda olmadığın zaman, seni bir gün görmediğim zaman bir şeyler eksikmiş gibi. Şimdi seni iki haftadır görmüyorum ve o kadar çok şey eksik ki.
Kalbimi asıl acıtan şey hislerimin senin için hiçbir şey ifade etmemesi. Benim yaşamamı sağlayan bu şeyler senin gözünde bitmesi gerekenler. Bitemez ama, bunca zaman böylesine acı içerisinde geçirdiğim zamanlar bitmediyse şimdi bir anda nasıl olur da biter?
Louis, bunu istemesen de, sen benimsin. Benim hayatım sensin. Nefesim sensin. Kalp atışlarım sensin.
Ama alıştım. Beni sevmemene, benim sana olan hislerimi bir başkasına karşı hissetmene, senin için üzülmeye, kalbimi kırmana..
Sana da alıştım.
Sevgiler,
Liam.
Dayanamıyoruuum, yazıyorum sürekli ve paylaşmamak için kendimi durduramıyorum lsdkfsld
Lütfen yorum yapın arkadaşlar,
Ve yeni bir Narry one shot yazdım bakmak isterseniz.
Görüşürüüüz *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible(Lilo)
FanfictionSanırım şimdiye kadar yaptığım en yanlış şeyler listesinin başında en yakın arkadaşıma aşık olmak, var. İşin garip tarafı yaptığım en doğru şeyinde bu olduğunu düşünüyorum. Çelişkiler içinde ki bu düşüncelerim, tamamen, imkansız. Ona bunu söylerse...