Apartmanda oturmanın en kötü tarafı hakkında genel görüş neydi bilmiyorum ama bana göre yan daireydi.
Yan daire, her şeyiyle... İki apartman dairesinin yan yana olması; kısıtlı olan mahremiyetin tamamen ortadan kalkmasına neden oluyordu. Özellikle binanın müteahhiti cimriyse... İşte o zaman...
''Nasıl böyle bir aptallık yaparsın?''
''Sana hesap mı vereceğim lan?''
...Kağıt gibi duvarlarda sızan, yan dairenin gün içindeki tüm diyalogları evimde yankılanıyordu. Sabahtan beri devam eden bağırış çağırışa bir de yüksek perdeden kadın ağlaması eklenince dayanamayıp müziğin sesini en yüksek seviyeye getirdim. Ama olmadı, 2Cellos bile kavga seslerini bastıramadı. Güya bugün tatil yapacaktım, sağır olma pahasına kulaklıklarımı takıp ajandamı incelemeye devam ettim.
Altın çocuktan sonra merkeze uğramamıştım daha. Hem dava, hem dişli avukatlar yüzünden bayağı sıkıntılı durumda olduklarını biliyordum. Ben işin eğlenceli kısmını yapıyordum. Avlıyordum. Onlar ise prosedürle uğraşmak zorunda kalıyorlardı. Bu yüzden katillerin öldürdükleri her kişiye karşılık öldürülmeleri gerektiğini düşünüyordum. Bunu her dile getirdiğimde caniymişim gibi muamele görmeye de hâlâ alışamadım.
Belki de bu yüzden verdiğim ismin yakalanması sonrasındaki aşamayla ilgilenmiyordum.
Ajandayı kapatırken kulaklıkları temkinli bir şekilde çıkarmaya başladım. Eğer kavga devam ediyorsa... Ama sesler kesilmişti. Her ihtimale karşılık, bir süre daha etrafı dinlemeye devam ederken yüksek sesli müzik yüzünden geçici sağırlık yaşadığımı bile düşündüm.
Yeterince emin olduktan sonra ancak kanepemde uyuma pozisyonuna geçebildim. Gürültü yüzünden uykuya dalamamak neyse de, uykudan gürültü yüzünden uyanmak berbat hissettiriyordu. Ki bu da, yan daireyle benimkini ayıran ince duvarı yumruklamaktan, saç baş dağınık, hâlâ ağzımın kenarında kurumuş salyayla yandakilerin kapısını yumruklamaya kadar olayların varmasına neden olabiliyordu. Adama bir şey yapabileceğimden değil, çünkü kendisi Levent'in uzun boylu versiyonuydu.
Üniversiteye yeni başlamış oğullarının anneye çektiğini ilk kez gören biri bile söyleyebilirdi. Ufak tefek... Sessiz bir tipti. Gerçi annesi kavgalar sırasında, sustuğu zamanların acısını çıkarırcasına gürlüyordu.
Millet yatarken hayal kurar, ben yan komşularımı düşünüyorum.
Olaya bak be.
Hemen zihnimi temizleyip Taner'in bana aşkını haykırdığı bir fanteziye geçiş yaptım. Fantezim, Taner aşkını ilan ederken, Johnny Depp'in -Akif'in sesiyle- "Benim Taner'den neyim eksik?" diyerek araya girmesiyle ilgili bir kabusa döndü. Sabaha kadar kurduğum bu küçük hayalin kabuslarıyla uğraştım.
Sonunda alarmın çalmasını bile beklemeden yataktan çıkıp kendime kahve hazırlamaya çalışırken kapım yumruklanmaya başlayınca yan komşumun geldiğini düşünüp ofladım. Öyle ya, bu kez rolleri değiştirip benim kapımı yumruklamaya hakkı olduğunu düşünmüş olabilirdi.
Kapıyı açtığımda Taner'i görünce yine böyle bir kapı yumruklama seansının arkasından yakama yapıştığını hatırladım, tedbir amaçlı geri çekilirken en son ne zaman onu kızdıracak bir şey yaptığımı düşünüyordum.
''İyi misin?'' diye endişeli bir şekilde sorduğu soruya yuvarlak bir cevap verdim bu yüzden.
''Hangi cevap seni memnun edecekse o.''
Bu Taner için yeterli olmamıştı galiba çünkü omzumun üzerinden dairemin içini kolaçan ettikten sonra çenemi sıkıca kavrayıp yüzümü sağa sola çevirerek kontrol etti. Yüzümü sağa çevirmiş incelerken yan dairenin kapısına yığılmış polisleri görünce kendimi Taner'den kurtarıp gözlerimi kıstım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSPEKTİF
Mystery / ThrillerBiri kadın dört silahşör. Nehir ise sıradışı bakış açısıyla alışılmadık bir dedektif. -?- Ve beşinciye, Dartanyan'a aşık.