Erlerin hızlı adımları,zırhlarını birbirine çarpmasını sağlayıp,büyük bir gürültü çıkarıyordu.Fealtinas'a akşam üzeri,güneşin batmasıyla çökecek,ve şimdiden gökyüzünde belli olan ak ve güzel bir ay,yıldızların süslediği karanlıkta yükselmek için kızıl güneşin dağların arasına batmasını bekliyordu.Er ordusu önlerinde komutanları Nartas ve bu sabah gemiden aldıkları,geminin kaptanı wailer ve kral uartun'un bir haftadır yollarını gözlediği odrin ve zalos vardı.
Odrin gemi yolculuğu ve edras avından sonra güvenli bir yere gelmenin büyük mutluluğunu yüzünde ufak bir tebessümle belli ediyordu.Ama hala içinde ufakta olsa kral uartun'un hirwan birlikleriyle işbirliği yaptığı şüphesi vardı.Fakat bu silinebilecek bir şüpheydi.
Wailer ise erlere ve kral'a büyük bir şüphe duyuyordu.Hatta içinden ara ara hayıflanıyor ve muhafızlara karşı koymak için herşeyi yapmadığını düşünerek kahrolup,komutan nartas'a korkusundan dolayı kinle bakıyordu.
Zalos'un içinde şüphenin zerresi bile yoktu.Şu an uartun ile sohbetini ve destanlarda bahsedilen grad gradayı düşünüyor,hemen uyuma isteğinden dolayı gözleri ara ara kapanıyordu.Çünkü sabahtan beri çok az dinlenerek yürümüşlerdi.Ayaklarını bazen hissetmiyordu.Botları ise yavaş yavaş yırtılmaya başlamıştı.
Ormanın içinden giden birlik sonunda ormanın sonuna geldi.Fakat hala grad grada gözükmedi ama fealtinaslıların"taredo"adlı bir araziye geldiler.Arazi sabah grad gradaya gelirken geçtikleri sık sık yükselip alçalan bir arazi değildi.Dümdüz uzanan arazi bir yerden yukarıya yükseliyordu.Nartas yükseldiği yerin ardını göremedi.Göremediği yerin ardında ise ormanların mesken tuttuğu bayır aşağı inen bir yamaç vardı.Oradan hızla giderlerse ayın yükselişine doğru grad grada'ya ulaşabilirlerdi.
Nartasın emriyle dümdüz araziden gitmeye başlayan birlik,hızlı adımlar atamasada,ellerinden geldiğince hızlı gitmeye çalışıyordu.Arazide tek bir ağaç bile yoktu,düz bir araziydi.Düz araziyi kısa bir sürede geçtiler ardından arazinin yükselen tepesine çıktılar.Ve o sırada devasa bir kule çarptı gözlerine.Nartasın gözünde parlayan ışık,odrin ve zalosun gözündede parladı.Wailer'in ise şüphesi yavaş yavaş korkuya dönüşüyordu.Bayır aşağı inmeye başladılar.Ve seyrek genç ağaçların arsından hızlıca adımlarını grad gradaya çevirdiler.
Seyrek ağaçların arasından geçtiklerinde önlerinde uzanan çimenlerin mesken tuttuğu düz bir yol vardı.Yolun sonu uzaktan bir orman girşi gibi gözüküyor,orman girişinin yanında ise devasa kulelerden yanan ışık nartasın nadar gradaya yani şehir kapısına geldiklerini farketmesini sağlamıştı.
Odrin ve zalos ise sarmaşıkların sakladığı nadar grada kapısına geldiklerinde yanlarında uzanan kulelerin ihtişamıyla büyülenmişlerdi.
Nartas sarmaşıklardan görünmeyen kapıya doğru yorulmuş adımlarını attı.Ve sessizce,birliğin kulaklarının duymayacağı birkaç cümle söyledi.Ve nadar grada kapıları yapay bir rüzgar yaparak dışarıya açıldı.Birlik çift sıra oluşturarak uzun bir şerit gibi nadar gradadan ilk adımlarını attılar.Önlerinde beyaz bir nokta vardı.Çünkü nadar grada girişinin ilk durağı tüneldi.Ve bu tünelin sonuyla başı arası yüz,yüz yirmi adım kadardı.Ve birliğin eksiksiz içeri girip,kapıların kapanmasıyla meşalelerin birazda olsa aydınlattığı dar tünelden gitmeye başladılar.Hızlı adımların sonucunda tünelin geniş kapısından ağaçların sık olduğu bir yere çıktılar.Yol burdan aynı şekilde toprağa sabitlenmiş meşalelerle uzandıkça uzanıyor,sonu görülemiyordu.Birlik yorgunluk ve sıkıntıyla nartası takip ettiler.Nartas hızlı adımlarla gökyüzünün görülemediği orman arasından geçiyordu.Üç yoldaş ise büyük ve sık ağaçların ardındaki ışıkların parıltısına bakıyorlardı.Bunlar büyük ihtimalle köyler ve küçük şehirlerdi.Ve ışıklar uzunca bir şekilde kuzeye ve batıya gelişi güzel,seyrek bir biçimde uzanıyor,Evlerin arasındaki yerlerde ise zar zor ışıklarında tanıdıkları nöbet kuleleri yükseliyordu.Odrin ve zalos daha şimdiden nadar gradaya hayran kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGNADRUM:Kuzeydeki Kan
FantasíaÇağlar çok çabuk geçti... Eskilerden çok çok az kişi kaldı. Bir kısmı sakallarını ağartıp,inzivaya çekildi.Bir kısmı ise bildiklerini unutup unutup tekrar hatırladı.Kim bilebilirdi ki batıyı üstüne örttüğümüz karanlığın bir gün geleceğini? Peki bunc...