10- Yeni bir okul ve ilginç gelişmeler...

741 48 5
                                    

-Bölüm 10-

Tyron annesiyle uzunca hasret giderdikten sonra ertesi sabah ortak alana gitti. Ejder binicilerinin kampı dedikleri yer, bir dağın içindeki devasa mağara ve tünellerdi. Bu yüzden ortak alan oradaki en büyük alandı. Bunun dışında mağarada kenarlara düzgünce oyularak yapılmış birçok oda vardı. Bu odalar dağın büyüklüğünden dolayı o kadar çoktu ki Tyron burada kaybolabilirdi. Bu odalar aslında çok düzgündü. Taşlar sadece büyüyle düzgün bir biçimde oyulmasına rağmen özel olarak oda yapılmak için döşenmiş gibiydi. Tyron, bunun nedeninin kendi yapabildiği bir büyü olduğunu öğrenince çok sevindi. Toprak bükerek büyüye bile gerek olmadan yapabileceğini duyduğunda ise bir oda oluşturmak istedi ve mağaranın derinlerine bir küçük şirin odacık(:D) yaptı. Kendisi o odada kalmaya karar verse de annesi oraya yakın olan gizli kasabadaki evinde onu ve arkadaşlarını konuk etmek isteyince kıramamıştı.

Ortak alana geldiğinde arkadaşlarının orada olduğunu gördü. Sabah erken kalksa da arkadaşları daha erken oraya gelmişti. Bunun anlamı ise ejder binicilerinden etkilendikleri ve orayı gezmek istemeleri, ya da biniciler ile konuşup bir an önce eve dönmeyi istemeleri olabilirdi. Tyron ilk seçeneği tercih etse de emin değildi. Arkadaşlarını iyi tanıyordu, ama çok iyi değil.

Tyron ejderhaların kaldığı mağaraya gitmek için ortak alandan dışarı çıktı ve uçarak bu büyük dağın neredeyse tepesinde olan mağaraya çıktı. Ejderha mağarası ile kendi mağaraları arasında tek bağ aynı dağda olmalarıydı. Bunu Tyron anlamasa da bir şey söylememişti.

[TYRON'DAN]

Ejderhaların mağarasına uçarak geldim. Bunu biniciler de yapabilmek istediklerini söyleseler de onların ejderhaları sayesinde bir bakıma yapıyorlardı. Tabii bunun için ejderhalarının üstünde olmaları gerekiyordu ve bunun için ise Tyron gibi uçamadıklarından dağın dışındaki yapılmış uzun merdiveni tırmanmak gerekirdi.

Mağaradan içeri girdiğimde gördüğüm görüntü beni şaşırttı. Çünkü ejderhaların hepsi uyuyordu. Ama hem de burunlarından alevler çıkararak. Galiba insanların horlamaları ejderhalarda böyle oluyordu ve aşağıdaki mağara ile bir bağının yapılmamasının nedeni de buydu. Sonuçta kimse sabah kızarmış insanlar ya da yanan eşyalar görmek istemezdi. En azından normal insanlar. Yani büyücüler. Yani biniciler; of, her neyse.

Ben içeri girdiğimde de bana baktığını düşündüğüm ve yeni fark ettiğim bir çift gözle karşılaştım. Bu Tom'un ejderhasıydı. Çok gösterişliydi. Üstelik öğrendiğim kadarıyla en güçlü ejderhaydı. En azından orada, diğerlerinin yanında öyleydi.

"Evet, diğerlerinin yanında en güçlü ve tüm ejderhalar arasında da en güçlü 7. ejderhayım. Teşekkür ederim, Özel tarafından övülmek güzel."

Vay canına, zihnimde konuşuyordu.

"Aslında tam olarak zihninde denemez. Bunun için dün yapamadığımı yapmam gerekir ve dün yapamadıysam bugün de yapamam."

Ne dediğini anlamıştım. Ama eğer zihnimde değilse nasıl konuşuyor.

"Düşüncelerimi havaya yayıyorum. Böylece onları okumak için zihnime girmene gerek kalmıyor. Tabii bu arada sen de düşüncelerini havaya yayıyordun. Bu mağarada herkes için böyle olur, düşünceleri havaya yayılır ancak onları herkes okuyamaz, yani duyamaz."

"Vay canına, demek öyle. Ejderhaların çok zeki olduğunu duymuştum. Ama böylesini beklemiyordum. Sahibinden başkasıyla konuşmak, sadece burada mı oluyor?"

"Elbette hayır. Diğer biniciler ile de istediğimiz yerde konuşabiliyoruz. Tabii bunun için önce onlara ve ejderhalarıyla anlaşmamız gerekiyor."

ÖZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin