-Savaşta Ejderhalaşmış Natsu'nun Yanına Vardıkları Sırada-
Erza'nın Görüşünden-
Oku alır almaz buraya, Natsu'nun yanına gelmiştik. Geldiğimizde Acnologia ve Natsu savaşıyordu ve gözleri hiç bir şey görmüyordu. İki ejderhada yara içindeydi.İkisi böyle savaşırken nişan almak çok zordu. Sonuçta bir hakkım vardı. İşimi şansa bırakamazdım.
Lucy'e döndüğümde aşırı endişeli görünüyordu. Ardından orada bulunan tüm Fairy Tail üyelerine dönerek "Tüm herkes Natsu'ya tüm gücünüzle saldırıp dikkatini çekemeye çalışsın. Ben ve Warren ise" yüksek bir kaya parçasını göstererek "... orada gizlenip nişan almaya çalışacağım."
Herkes bir ağızdan "Hai!" dediğinde yerlerimize yerleştik.
Hızla koca kaya parçasına çıkıp Warren işe yerimizi aldık. Bundan her şey çok net görünüyordu. Gray ve Gajjel, Natsu'ya saldırmaya çoktan başlamışlardı.
Gray ve Gajeel'in saldırısından dikkati dağılan Natsu onlara doğru baktı. İşte! Natsu ağzını açtı. Şimdi tam sırası. Yayı fırsat kaybetmeden gerdim. Tam bırakacağım sırada Acnologia, Natsu'nun dikkat dağınıklığından yararlanıp çok şiddetli bir kuyruk darbesi indirerek Natsu'nun yere sert bir şekilde düşmesine sebep oldu. Acnologia bu durumu fırsat bilip hızlıca uzaklaştı.
Warren'e dönüp "Warren tüm herkese dediklerimi iletebilir misin?"
Warren bana dönüp "Bir saniye Erza." deyip beni kısa bir süre beklettikten sonra, "Tamam. Şimdi herkes seni duyabilir." dediğinde teşekkür amaçlı kafa sallayarak telepatik yöntemle konuşmaya başladım. "Millet! Elinizden geldiğince Natsu'yu yerde tutun. Kanatlarını ve ayaklarını bağlayın. Dikkatli olun!" dedim onlar için endişelenerek. Nedense içimde kötü bir his var.
Ben onlar için endişelenirken Droy bitki büyüsü ile Natsu'nun pençelerini sarmaya çalışıyordu. Gray ise kanatlarını dondurmaya çalışıyordu. Diğerleri ise onlara uzaktan destek oluyordu.
Şimdilik her şey iyi gidiyordu. Natsu git gide yorulup güçsüz düşüyordu. Plan işe yarıyordu. Ama birden Natsu sinirle kükredi ve kendisini tutan büyürlerden tek bir silkinmeyle kurtulup havalandı. Endişeyle, istemsizce ayağa kalktım ve Warren'in telepati büyüsüyle herkese " Herkes çabuk saklansın! Saldıracak!!" dedim ama demek için geç kalmıştım. Natsu etrafı ateşe vererek cehenneme çevirmişti ve herkes korku çığlıkları atarak bu cehennem ateşinden saklanmaya çeviriyordu.
Etraf çok sıcaktı ve bulunduğum yerden bile bu eritici sıcaklığı hissediyordum. Her yer alevlerle ve yaralılarla doluydu. Neyse ki ölen yoktu.
Natsu'ya döndüm. Bir zamanlar ablalık yaptığım çocuk şimdi bize, ailesine öfkeyle bakıp gözünü kırpmadan saldırıyordu. Natsu'nun olduğu tarafa daha dikkatli baktım. Önünde mavi bir şey duruyordu. Daha dikkatli bakınca bunun Happy olduğunu fark ettim. Ağlıyordu ve saldırmaması, durması için yalvarıyormuş gibi duruyordu. Bunun işe yaramayacağını bildiği halde yalvarıyordu. 'Kötü şeyler olacak.' diye geçirdim içimden ve Warren'i dinlemeyerek Happy'e doğru koşmaya başladım. Natsu, Happy'e ateş püskürtmek için ağzını açmıştı bile ve tam ateş edecekken Lucy gizlendiği yerden çıkıp Happy'e sımsıkı sarıldı ve Happy'e siper oldu. Alevler ona değmeden o kısacık anda bize son gülümsemesini sundu. Ve sonra alevler etrafını sardı.
Bende zaman kaybetmeden yayımı gererek Natsu'nun ağzına doğru hedef aldım ve oku yaydan serbest bıraktım. Okun isabet etmesiyle Natsu ateş püskürtmeyi kesip acı içinde kükremesi bir oldu. Uçmayı bıraktı ve acı içinde kıvranmaya başladı. Kuyruğuyla etrafı yıkıp döküyordu ve bunlar olurken de yavaş yavaş insan halini alıyordu.
Natsu tamamen ejderha halinden insan haline döndüğünde yaralı ve baygındı. Büyük ihtimal yaptığı şeylerin hiçbirini hatırlamıyordu. Herkes saklandığı yerden çıkıp Happy ve Natsu'yu kapsayacak şekilde başlarına toplanmaya başladı.
Herkes, elinde Lucy'nin tokasını tutup ağlayan Happy'e bakıyor ve hıçkırarak ağlıyorlardı. Gajeel gibi 'sert' olanlar ise içten içe ağlıyordu.
Herkes Natsu'ya suçlayıcı bakışlar atıyordu ama onun suçu olmadığını biliyorlardı,gözlerinden anlayabiliyordum. Bende aynı duyguları yaşıyordum. Bir nevi kız kardeşimi, arkadaşımı, takım arkadaşımı kaybetmiştim... ışığımızı kaybetmiştik ve onu Natsu öldürmüştü ama bilerek yapmamıştı. Eğer zamanında o oku atabilseydim.... işte bu yüzden kendimi suçluyordum.
Yavaş adımlarla Happy'nin yanına gidip eğildim ve ona, Lucy'nin öldüğü yerde sımsıkı sarıldım. Kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Artık Lucy yoktu......
-Olaydan 3 Gün Sonra-
Erza'dan-
Yaralıları idare edebilmek için küçük korunaklı bir yer yaptık. Sonradan daha büyük bir lonca yapacaktık.
Lucy'nin ölümünden 3 gün geçti ve Natsu o günden beri hâla baygın bir şekilde yatıyordu. Uyanmasını istiyorduk ama uyandığında ona yalan söylemek zorunda kalacağımız için uyanmasını da istemiyorduk. Aile üyelerinin birbirine yalan söylemesinden nefret ettiğim için bu düşünceyi kınardım ama bu durumda yalan söylemekten başka yapabileceğimiz bir şey yoktu. Natsu'nun yeniden öfkelenip ejderha moduna bürünmesini istemeyiz. Bir kişiyi daha kaybetmeye göze alamam. Lucy'den sonra hepimiz çok sarsıldık ve hâla öldüğünü kabul edemiyoruz. Lucy'nin öldüğünü kabullenmeye çalışmak fiziksel işkencelerden bile daha acı vericiydi.
Akşam olmuş ve akşamın ilk yıldızı görünmeye başlamıştı. Bana Lucy'i hatırlatıyordu. Yıldıza üzgün bir gülümseme yollayıp diğerlerine dönüp "Natsu'ya bir bakacağım." diyerek revire doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda Usta Makarov ve onun karşısında ise yaralarının izin verdiği şekilde oturmuş, hıçkırarak ağlayan bir Natsu vardı. Anlaşılan büyük yalanımızla karşılaşmıştı.
-Şimdiki Zaman-
Erza'dan-
Yatağımdan terler içinde kalktım. Üstümdeki yorganı attım ve yatağımın kenarına, ellerimle gözlerimi kapatacak şekilde oturarak ağlamaya başladım. Bu olayları rüyamda tekrar görmek çok can yakıcıydı. Lucy'nin, Happy'e sarıldıktan sonraki o kısacık anda bize sunduğu o samimi gülümseme.... aklımdan çıkmıyordu, çıkaramıyordum......
Bir sonraki bölüm olan "Yağmurla Gelen Bereket" ile devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Awakening Nalu Fanfiction
Fiksi PenggemarMerhaba millet. Bu benim yazdığım ilk fanfiction umarım beğenirsiniz. Kapak yapımları bana aittir ^_^ NOT: Mangayı takip etmeyenler için ağır SPOİLER içerir. 414. bölümden sonrası benim kurgumdur. ...