43. Bölüm - Büyük gün yaklaşıyor

1.6K 53 7
                                    

Üzgünüm... Özür dilerim... Çok ihmal ettim. Bir sene kadar... Ama sebeplerim vardı. İlk önce okulum sonra hayatım... Çok büyük bir olay geldi başıma. Anlatamıyorum size ama şunu bilin acısı hala içimde. Size bir borcum olduğunu düşündüğüm için geri geldim. Bir finali hak ediyor hikayemiz. Birkaç bölüm sonra finali de yazacağım inşallah. Umarım hala okuyan birkaçınız vardır. Sizleri özledim... Beni finale kadar yalnız bırakmayacağınızı umut ediyorum...



"Kimmiş bu şanslı kız?" diye soruyorum Aksel'e.


Evet Aksel sonunda döndü. Birkaç aylık yokluğundan sonra onu bu denli yenilenmiş ve enerjik görmek beni aşırı mutlu ediyor. Yaşadıklarına inat çok mutlu gözüküyor şu an. Dediğine göre bu sefer gerçek aşkı bulmuş.

"Adı Azra. Bizden bir yaş küçük. Resim bölümünden yeni mezun olmuş."

"Nasıl tanıştınız?" 

"Marmaris'e gittiğim gün deniz kenarında tanıştık. Kayaların olduğu yerde düştü ve ben de yardım ettim. İki buçuk ay boyunca hep beraberdik. Zeynep görsen öyle iyi bir kız ki..."

"Demek öyle. Peki sormak çok istemiyorum seni kızdırmak istemem ama Melis işi ne oldu?"

"Melis... Melis bana yapmaması gereken bir şey yaptı. Hislerim tamamen bitti ona karşı. Azra'yı gerçekten seviyorum."

"Bu çok güzel yani yeniden hayatına devam edebilmen... Peki Azra ile hisleriniz karşılıklı mı?"

"İşte o konu biraz sıkıntılı. Beni sevdiğini biliyorum hissediyorum ama itiraf ettiremiyorum. İnatçı cadının teki."

"Kimmiş bakalım o inatçı cadı?" diyerek odaya giriyor Kerem.

"Ke-Kerem? Senin burada ne işin var?" diye soruyor Aksel.

"Biz biraz barıştık da.." diyerek gülümsüyorum.

"Oh be çok şükür! Çok sevindim gerçekten." diyor Aksel.

"Bırak sevinci de anlat bakalım inatçı cadını." diyor Kerem

"Ben  kahvaltı hazırlayayım siz muhabbetinize devam edin." diyerek Kerem'in yanağına bir öpücük konduruyorum ve mutfağa doğru yol alıyorum.


Kahvaltıdan sonra Kerem'in ısrarları sonucu ev bakmaya çıkıyoruz. Nikah tarihi hakkında bir dizi tartışmalarla geçen ev bakma olayı sonunda kendimize uygun güzel bir ev bulunca sona eriyor.

"Burayı çocuk odası yaparız. Hemen karşısındaki oda bizim odamız olur." diyor Kerem hevesle.

"Alt kattaki odalardan biri film odası olsun."

"Diğeri çocuklar için oyun odası."

"Lar derken Keremcim?"

"3-5 bir şey işte çok değil."

"Gerçekten çok azmış Kerem. Kedi gibi doğurmamı bekliyorsun resmen."

"Olur mu öyle şey hayatım. Zamanı geldikçe yani."

"Zaman kavramımızın aynı olduğunu düşünmüyorum ya neyse."

"Nikah için iki hafta sonrasına gün alalım." diyerek konuyu değiştiriyor.

"İki hafta çok az yetişmez ki..."

"Zeynep bir hafta dedim olmaz dedin iki hafta son kararımdır!"

"Bak bak bir de artistleniyorsun! Evlenmiyorum!"

"Zorla evlenirim senle gerekirse!"

"Kerem üç hafta olsun bari?"

"15 gün son kararım."

"Of tamam Kerem tamam! Sen kazandın."

"Çok şükür ya! Oh be!"

"Hadi onu da halledelim bir an önce. Daha bir ton işimiz var."


Zaman nasıl geçiyor bilmiyorum ama nikahımıza iki gün var. Her şeye rağmen herkese rağmen onunla yeniden başlamak o kadar mutlu ediyor ki beni. O benim ruh ikizim, geçmişim, geleceğim, her şeyim. Hayatımda o yokken tüm renklerden uzaktım sanki. Her mevsim kıştı benim için. Şimdi her şey o kadar anlamlı ve güzel ki... Onunla evlenmek, ondan çocuklarımın olması fikri beni dünyanın en mutlu kadını yapıyor adeta. Biz çok mutlu olacağız. Buna inanıyorum. Onu seviyorum ve bu ömrümün sonuna kadar böyle olacak...



"Zeynep bu güzellik var mı soyunda..." 

Sabah sabah Kerem'in sesine açıyorum gözlerimi. Sesin nereden geldiğini anlamadığım için bir an afallıyorum. Üzerime sabahlığımı alıp evin içinde tur atıyorum. Sesin evden gelmediğini anlayınca balkona çıkıyorum. Aşağıya doğru baktığımda bir seyyar satıcının olduğunu anladığım megafonla bağıra bağıra türküyü söylediğini görüyorum. Kendime engel olamayarak kahkahalarla gülüyorum hallerine. Etraftan çıkan bazı teyzeler mest olmuş şekilde izlerken eşlerinin Kerem'e bağırdığını görüyorum.

"Şşşt deli sus!" diyerek bağırıyorum.

"Zeynep seni çok seviyorum!" diye bağırıyor.

"Kerem bende seni seviyorum ama sus ne olursun!"

"Zeynep Yılmaz benimle yarın evlenir misin?"

Teyzeler alkışlıyor Kerem'in teklifini duyunca.

"Şebeksin sen! Evlenirim tabi!"

Teyzeler tekrar alkışlıyor ve Kerem seyyar satıcının tezgahına atlayarak bu sefer de "Domates biber patlıcan" diye bağırarak uzaklaşıyor evin önünden.

Gülerek içeriye giriyorum ve o anda kapı çalıyor. Açtığım kapıya gördüğüm kişiler yüzünden sövüyorum.

"Demek yarın evleniyorsun Zeynep'im." 



KaraborsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin