39. Bölüm - Yandım yandım

3K 133 44
                                    

Bayram şekeriniz geldiiii! Herkese musmutlu bayramlar :)))

Bölüm canımın içine Huysuz cadıma gelsin. Bölüm içinde anlar zaten neden ona olduğunu ;))

Herkese keyifli okumalar, yorumlar unutmayalım.

Twitterdan takip edebilirsiniz : Pesimist {HanKer}

"Kerem ne olacak şimdi?" diyorum evin içinde volta atarken.

"Ne demek ne olacak? Bir şey mi oldu?" diyor benim aksime koltukta rahatça otururken.

"Farkında mısın? Yarım saat önce yakalandık! Hemen yapımcıyla görüşmemiz gerek."

"Buyurun benim!" diyor gülerek.

"Doğru ya sizin şirketti yapımcı! O zaman bir şeyler yap. Fotoğrafların basılmasını engelle."

"Neden?"

"Kerem yönetmeni , senaristi ne der sonra? Hem olur mu öyle şey?"

"Ben bir şey demezsem onlarda diyemezler güzelim. Rahatla biraz."

"Ya ben Aksel'i arayacağım. O mantıklı insandır sonuçta-"

"Aksel mi mantıklı?" diyerek sözümü kesiyor.

"Tamam pek değil ama senin gibi gevşek değil en azından! Bu ne rahatlık böyle ya? Burada dizinin kariyerimizin geleceği söz konusu!"

"Zeynep, sıkıntı olmaz. Zaten eninde sonunda ortaya çıkacaktı birlikteliğimiz. Ha evlenirken ha şimdi, ne fark eder? Hem bizi beraber görmek isteyen o kadar çok insan varken..." diyor.

"Of Kerem of! Böyle çok kötü hissettim kendimi. Biz söyleseydik hadi yine rahat olurdum ama yakalanmak kötü hissettirdi." diyorum ve yanına oturuyorum.

"Gel bakalım sen şöyle." diyor ve kolunu omzuma atıp beni iyice kendine çekiyor.

Başımı göğsüne yaslıyorum ve kokusunu içime çekiyorum.

"Şimdi nasıl hissediyorsun?" diye soruyor burnunu saçlarımda dolaştırırken.

"Sanki tüm dünya ayaklarımın altındaymış gibi güçlü ve gökyüzünde bulutlar arasında yürürmüş gibi huzurlu."

Kulağımın arkasını öpüyor ve nefesini veriyor boynuma doğru. Yaptığı hareketle içimin titrediğini hissediyorum ve gözlerimi kapatıyorum.

"Seni seviyorum." diyor kulağıma fısıltıyla.

Gözlerimi açıp ona doğru dönüyorum ve "Ben de seni seviyorum." diyorum.

"Eğer bu durum seni bu kadar düşündürecek ve üzecekse hemen o fotoğrafları yok edebilirim." diyor.

"Üzülmek değil de zamanı değilmiş gibi geliyor bana Kerem." 

"Tamam halledeceğim ben. Sen kafana takma güzelim." 

Kapının çalmasıyla ikimizde birbirimize bakıyoruz şaşkınlıkla.

"Birini mi bekliyordun?" diye soruyor.

"Hayır. Bu saatte kim gelmiş olabilir ki? Allah Allah..."

"Ben bakayım istersen?"

"Yok, sen dur belki karşı komşu falandır." diyorum ve kapıya gidiyorum.

Açar açmaz Aksel ağlayarak sarılıyor bana.

"Aksel? Aksel ne oldu?" diyorum ben de ona sarılırken.

Sesime duyan Kerem geliyor ve Aksel'i bana sarılırken bir de ağlarken görünce şaşırıyor. Ben de ona "Sen içeri git." diyorum dudaklarımı oynatarak. Kafa sallıyor ve salona geri dönüyor.

KaraborsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin