8. Bölüm

157 11 2
                                    

"Bir hayvan olsan ne olurdun?"

Gözleri ciddi olup olmadığımı sorgular gibi baksa da gülümsüyordu, düşünme gereği duymadan cevap verdi. "Yarasa."

"Hım..." diye mırıldanıp tatlıdan bir lokma daha aldım. "Neden?"

"Bilmem." diye mırıldanıp o da kahvesinden bir yudum almıştı. "Güzeller."

Kaşlarımı kaldırırken ona dönen yüzümde ona uyum sağlayan bir tebessüm vardı. "Aynı hayvandan mı bahsediyoruz?"

Gülerken kafasını hafifçe iki yana sallayıp masadaki sigara paketine yöneldi. "Sen?"

Sorusuyla duraksayıp ona baktım. Paketten bir dal çıkarıp dudaklarına yerleştirdikten sonra elleriyle ceplerini yoklamıştı. Elimin altındaki çakmağı ona uzattım ve yaktım. Hafifçe uzanıp sigarasını yaklaştırdığında rüzgar kuvvetli nefesiyle ateşi yok etmişti. Elimi rüzgara siper edip tekrar yaksam da saliseliler içinde söndü. "Dur," diye mırıldanıp ellerini elimin üstüne koyduğunda rüzgarı tam anlamıyla kapatmıştı. Ellerinin yumuşaklığına saçma bir şekilde şaşırıp, gözlerimi birkaç saniye suratında gezdirdikten sonra beni bekleyen gözleri fark etmemle çakmağı yaktım ve sigarasını yakışını izleyip geri çekilmesiyle ben de onu tekrarladım. "Hiçbir fikrim yok."

Elimde kalan çakmakla oynamaya başladığımda masadaki kısa süreli sessizlik, dakikalar içinde tüm durgunluğuyla rahatsız etmeye başlamıştı bile. En azından onun için öyle olmalıydı.

Elinde gittikçe biten sigarayla masaya odaklanmışken, zihni kim bilir neredeydi. Tatlıdan ibaret olan kahvaltımızı sonlandırdığımızı düşünerek hesabı istediğimde gözlerini nihayet masadan çekip etrafa yöneltmişti. 

Ceketin cebinden zorlukla cüzdanımı çıkartıp kollarımı masaya dayadım ve bir elim çenemle buluştu.

"Bir iki güne kalmaz ev bulurum."

Sözcüklerimle bana dönüp şaşkınlığını gizleme gereği duymadan kaşlarını kaldırdı. "Bu kadar kısa sürede nasıl bulacaksın?"

"Sen onu sorgulama," dedim hiç düşünmeden. Ve, "tüm bu yaptıkların için," duraksayıp gülümsedim, "teşekkür ederim."

"Bir anlaşma yapalım." dedi o da beni taklit ederek dikleşirken.

"Bundan sonra iyi olup olmadığını sormayacağım." dedi ve duraksayıp dinlediğimden emin olmak için gözlerime baktı.

"ve?"

"Sen de teşekkür etmeyeceksin." Sigarasından son bir nefes çekip izmariti kül tablasında defalarca kez ezdi. "Anlaştık mı?"

Garson elindeki kutuyu masaya bırakıp gittiğinde onu ancak cevaplamıştım. "Anlaştık."

Cüzdanımı açıp bir ellilik bulmaya çalışırken Yankı ayaklanmıştı. Uyduruk kartların arasından parayı gördüğümde çıkartıp kutuya yönelmiştim ki boş bir masa yüzey beni karşıladı. Etrafta garsonu arayan gözlerim Yankı'nın üstünden geçince duraksadı. "Ben ödedim, hadi gidelim." deyip bir ellerini kot ceketinin cebine soktu ve yürümeye başladı.

Ne ara parayı koyup verdiğini sorgulamak yerine ayağa kalktım ve adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim. Cenazeden sonra sadece yürüyüp buraya gelmiştik. Ve kısa bir lavabo izni sonrası, sanki hiçbir sorun yokmuş gibi konuşmaya başlamıştı. Yüzünü yavaşça süzüp ne hissettiğini anlamaya çalıştım. Bugün onu çok fazla incelemiştim. Hatta çenesinin biraz altındaki silik benler bile dikkatimi çekmişti. Bir de, sağ kaşının arasında kaybolmuş küçük bir ben daha.

Kafamı önüme çevirip üstünden geçtiğimiz kaldırım taşlarını izledim.

Ne yapıyorum ben?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 10, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜ NOTAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin