BOŞLUK

195 12 13
                                    

"Of be Barkın nerdesin Abi yaa."diyerek söylendi Melih. Haklıydı tabi Barkın gelmemişti. Uçağımız kalkmıştı. Ve biz uçakta değil taksideydik. Meraktan ölmek üzereydim. Arayıp haber bile vermemişti.

"Duru iyi misin Canım?"diye sordu Pelin.

"Değilim Pelin. İçimde bir his var kötü şeyler olacak. Barkın kesin gelirdi. Gelmese bile haber mutlaka verirdi. Ne oldu da gelemedi?"

"Bilmiyorum inan bilmiyorum canım."

Evimize az kala taksi yolu değiştirip üst yola geçti.

"Neden yolumuzu değiştirdik şöför Bey?"

"İlerisi tıkanık. Buradan gidip aşağı yola daha kısa bağlanacağım."dedi.

Yolun ilerisinde kalabalık gördük herkes yukarı bakıyordu. Herkes endişeliydi. Cami açıp yukarı baktım. Bu Burçaktı. Hemen taksiyi durdurduk ve indik.

Barkın en öndeydi. O beni görmedi ben biraz daha yaklaştım oraya.

"Atacağım kendimi yeter artık."diye bağırıp daha çok yaklaştı Burçak.

Herkes telaş içinde bağırıyordu.

Demek bunun için gelmemişti. Burçağı ikna etmek için, güzel yürekli sevgilim. Hiç kızmadım ona, kurtarsın Burçağı yeter.

"Barkın, ya şuan benim sevgilim olursun ya da ben atlarım."diye bağırdı bu sefer.

"Bak Burçak..."

"Bu kadar insanın içinde söz ver Barkın ancak o zaman inerim aşağı. Olacak mısın sevgilim yoksa atlayayım mı?"

Ne saçmalıyordu bu kız anlamıyordum.

"Burçak yukarı çıkıyorum sakın delice bir şey yapma."dedi ve inşaata koştu.

Şimdi onunla konuşacak ve halledecektir. Sevgili olamayız diyecektir Barkın ikna eder. Beni bırakamaz.

Pelin omzuma dokundu.

"Delirmiş bu kız istediğine bak."

"Olsun Barkın ona anlatır beni yok sayamaz ayrılamayız."dedim kendimden emin olarak.

Barkında inşaatta göründü ikisi yan yanalardı. Herkes sus pus olmuş onları izliyordu. İkiside bir şeyler konuşuyordu.
Sonra...

Sonrası benim için tamamen karanlıktı.
İnşaatın tepesinde öpüşüyorlardı. Herkes alkışlarken ben gözlerime inanamıyordum. Koşmaya başladım. Deli gibi ağlayarak koşmaya...

Barkın bizden çoktan vazgeçmiş meğerse. Bitti işte

Pelinle Melih her ne kadar bağırsada peşimden sonra bıraktılar peşimi.
Nereye olduğumu bilmeden koşmak bu olsa gerekti. Barkın hiç mi sevmemiş beni. Bu kadar mıymış sevgisi? Neyden kaçıyordum ben öğrendiğim gerçeklerden mi?
Peki ya acılarım bırakacak mıydı peşimi?

Bir sahil kıyısına geldim.
Boş bir banka oturdum. O an gitmiyordu gözümden. Sanki sürekli sürekli başa alınıyor yeniden başlıyordu. nasıl bir aşkın içindeymişim ben. Daha sabah en güzel tatil planları yapıp gitmiştim havalimanına. En güzel hayalleri kuruyordum kendi kendime beraber aynı üniversitede aynı kampüste, Sürekli beraberiz diye şimdi ne oldu peki koskoca bir boşluk. Ben onsuzluğa alışamam ki.

Çıksam bir inşaata bende intihar etmeye kalksam. yeniden olur mu yanımda tutar mı elimi?
Ya da kaçırsalar beni sökseler organlarımı. Arayıp bulmaya çalışır mı beni? İzin vermez ki Burçak yine öldürmeye kalkar kendini. Benimde ondan farkım yok zaten yaşıyorum ama öldüm.

Ben kararımı verdim. Bugün eve falan gitmeyeceğim. Kuytu köşelerde parklarda sabahlarım. Kimsenin yüzünü görmek istemiyorum. Ben hep iyi niyetli davrandım. Hiç bırakmadım Burçağı bu zor günlerinde bile. Hep yardımcı olmak istedim. Ama ona en büyük yardımı Barkın yaptı. Beni bıraktı ve ona gitti. Burçak için en iyi yardım buydu zaten.

Telefonum durmaksızın çalıyordu arayan bir kişi değil birsürü kişilerdi anneme kadar haber gitmişti demek.

Aslında bir yandan düşünüyorum da
Ne işe yarıyorum ben? Kimin umrumdayım ölsem ne olur ki?
Ama ben öyle Burçak gibi kendimi inşaattan atmam. Ben kendimi öyle bir yere atarım ki ölümü bile bulamasınlar. Hayatlarından öyle bir çıkayım ki beni Hep eğlenceli Duru olarak hatırlasınlar isterim. Denize mesela... Gece olunca atsam kendimi sabaha kadar ölüp kaybolurum. Kimsenin aklına gelmez denize atlayacağım.

Bir an kafamı hızla salladım.
Ben ne saçmalıyorum diye düşündüm. Sanki dünyanın sonu geldi be Duru. Neyin tribindesin sen adam gibi çek acını. Göm kalbine aşkını. Kendimi denize atmak yerine hiç düşünmeden telefonumu attım denize. Sonra kahkahalar atarak gülmeye başladım. Delirmiş miydim yoksa deliriyor muydum bende çözemedim. Barkının hediye ettiği bir kolye vardı. Onuda kopartım attım denize. Bir kahkaha daha attım peşinden. İnsanlar bana bakıp aralarında konuşuyordu. Onları aldırış etmeden nereye olduğumu bilmeden yürümeye devam ettim.
Beni aramaya çıkarlarsa bulamasınlar diye de sürekli ara sokaklara girdim.

Hava kararmaya başlıyordu. Yanımda hiç param yoktu. İçecek suyum bile yoktu. Olsun buna da katlanırım ben.
Zaten Barkının ilki Burçaktı. Ben ikinci plandaydım. Bu yüzden Barkın Burçağın hakkıydı. Ben hiç olmamalıydım, girmemeliydim aralarına.

(2 saat sonra)

Kendime kalcak yer bile bilmiyordum. oyun parklarının içinde oyuncak evler olurdu oraya girsem sabahı ederim diye düşündüm. Ara sokakların ardından caddeye çıktım. İlerde bir park olması gerekiyordu. Oraya doğru gidiyordum. Cadde olmasına rağmen az araba vardı etrafta. Parkı gördüğümde adımlarımı hızlandırarak yürümeye devam ettim.
Yolumda ilerlerken ne olduğunu anlamadan iki kişi kolumdan tutup hızlıca arabaya attılar beni. Ağzımı kapattı birisi.

"Sakın sesini çıkarıp bize el kaldırmaya çalışma yoksa bayıltırız tatlı kız. Şimdi sakin olacağına söz ver."

Korku dolu gözlerimle tamam anlamında salladım kafamı.

Ellerini ağzımdan çekince

"Beni öldürün, çok ciddiyim, bırakın falan demiyorum öldürün."

"Hayır daha iyisini yapacağız."dedi ve gülmeye başladılar.

"Ne yapacaksınız?"diye sordum korkarak.

"Seni satacağız!"

(Kısa bile olsa sizin için yeni bölüm yazdım. Bayramda şehir dışında olacağım sizi çok bekletmek istemedim. Yorumlarınızı eksik etmeyin yeter hepinize hayırlı bayramlar :))

BENİ SEVSENEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin