-SK 12- "Kendine İyi Bak(Part 2)"

47 5 0
                                    

Gözlerimi tanıdık koku ile açtım. Artık ezberlediğim B vitamini kokusu,ritmik sesler ve ağzımda hissettiğim fazlalık bana hastanede olduğumu hatırlatıyordu. Başımı hafifçe kaldırdım ve olanları hatırlamaya çalıştım.
Ameliyatım başarılı geçmiş olmalıydı. Etrafa baktığımda koltukta uyuklayan Görkem ile karşılaştım. Saçları yüzüne düşmüştü, rastgele giyinmişti ve göz altlarında hafif morluklar vardı. Ona ne olmuştu böyle? Bilmiyordum ama bu haliyle bile fazla tatlı gözüküyordu. Kafamı tekrar yastığa koydum. Yataktan çıkan gıcırtı sesi onu rahatsız etmiş olacak ki mırıldandı ve gözlerini araladı. Uyandığımı fark etmiş olmalı ki kalktı ve gülümseyerek yanıma geldi.
"Günaydın, uykucu. İki gündür uyuyorsun,yeter kalk artık."
İki gün mü? Vay canına,hep uzunca uyumayı hayal etmiştim.
"Oha, hep bu kadar uzun uyumayı hayal etmiştim." Dedim gülerek. Sabır dilenircesine yukarı baktı ve sonra bakışlarını yüzüme indirdi.
"Alya, ameliyattan çıktın. Bir gün yoğun bakımda kaldın ve beni fazla korkuttun. Hala uyumaktan mı bahsediyorsun?"
Görüntüsünü anlattıkları onaylıyordu. Demek uyumamıştı. Gülümsedim.
"Teşekkür ederim." dedim mırıltıyla.
"Neden?" diye sordu.
"Beklediğin için, gitmediğin için,endişelendiğin için, bana değer verdiğin için, yanımda olduğun için."
Koltuğu yanıma çekti ve oturdu.
"Tam da bu konuyu konuşacaktım ben de. Nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama ben senin kazığını hazmedemiyorum. Denedim, Alya olmuyor."
"Ama.." dedim mırıltıyla.
"Sözümü kesme, kelebeğim."
Kafa salladım.
"Dediğim gibi olmuyor. Senin yanında çok mutluyum ama hep Paspal aklıma geliyor ve olayları hatırlıyorum. Her şey yalanmış diyorum kendime. Koskoca bir oyunmuş... Yapamıyorum Alya. Bu yüzden bir karar aldım."
Derin bir nefes aldı. Diyeceği şeyde zorlanıyor gibiydi.
"Ben gidiyorum."
Ayağa kalktı. Hiç bir şey diyemiyordum. Sanki ağzıma kilit vurulmuştu. Sımsıkı sarıldı,saçlarımı kokladı ve ardından saçlarıma minik bir öpücük kondurdu.
"Gitmek zorundayım, olmuyor." Dedi.
Gözyaşlarım özgürlüğünü ilan etmişti.  Deli gibi ağlamak istiyordum ama yapabildiğim tek şey sessizce gözyaşları dökmekti.
"Gitme."
Diye mırıldanabildim zoraki çıkan sesimle.
"Ağlama ,kelebeğim. Ağlarsan gidemem."
"Gitme, Gogo'm. Gidersen yapamam."
Dedim ben de onu taklit edercesine. Sarılmayı sürdürdü. Derin bir nefes daha aldı ve konuşmaya başladı.
"Gitmeliyim, Alya. Yapamıyorum, anla işte."
Yüzüne bakmak için kafamı kaldırdım. Ağlıyordu. Görkem ağlıyordu. Hem de benim yüzümden. O an daha bir nefret ettim kendimden.
"Bakma yüzüme. Gözlerine bakarak konuşamam."
Kafamı önüme çevirdim. Burnunu çekti ve sözlerine devam etti.
"Hem senin kanatların var,kelebeğim. Uç buralardan. Ama yanıma da gelme. Uzakta olalım birbirimizden. Ama unutmayalım olur mu?"
Kafamı iki yana salladım. Olmazdı. Onsuz yapamazdım ki ben.
"Olmalı, kelebeğim." Dedi. Saçlarıma bir öpücük daha kondurdu ve ayağa kalktı. Arkasını dönüp kapıya doğru yöneldi ve son kez bana baktı. Buruk bir gülümsemeyle konuştu.
"Kendine iyi bak, kelebek."
Sonra da odadan çıktı. Kapı sesiyle birlikte hızlanan gözyaşlarımla birlikte bir çığlık attım. Tüm acılarımı içine koyduğum bir çığlıktı. Görkem kanatların var demişti ama bilmediği bir şey vardı. O olmadan benim kanatlarım uçamazdı ki...

Umarım beğenmişsinizdir. Derslerin arasında yazma imkanı buldukça yazıyorum. Kısa bir bölümdü çünkü ara bölüm gibiydi. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Sevgilerle... :))

SİYAH KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin