Seçimsiz Aşk (Kai)

26.Bölüm

"Sehun telefonumu getir!"  D.O Sehuna bağırıyordu. Onlara gülüp otobüse binmek için Kai'yi aradım. Lay ile konuşuyordu. Beni görünce gülümseyip Lay'ın omzuna vurdu ve yanıma geldi. Elimi tutup beni ağaçların olduğu tarafa götürdü. Sıkıca sarıldı ve ikimizide tatmin edermiş gibi gülümsedi.

"Biliyorsun gittiğimiz gibi Bay Lee'ye her şeyi açıklayacağız ve akşamda ailenle konuşacağız"

"Evet ama ben bilemiyorum ailemle tek konuşsam-"

"Bunları konuştuk Eun Mi ve beraber konuşacağımız kararını verdik seni tek başına zor bir durumda bırakmak istemiyorum"

"Pekala" O sırada Chen otobüse binmemiz gerektiğini ifade ediyordu. Kai sıkıca elimi tuttu ve otobüse doğru yürüdük. Otobüse bindiğimizde neredeyse herkes oturmuştu. Bizde en arkada ki ikili koltuğa geçip oturmuştuk. Cam kenarında ben oturuyordum o da yine yanıma oturmuştu. Kolunu bana sarmıştı. Hem heyecandan hemde mutluluktan kalbim hızlı hızlı atıyordu. Tüm gece boyu uyumadığımızdan gözlerimi ovuşturup duruyordum. Kai eliyle başımı onun omzuna koymuştu. Şaşkın şaşkın ona bakıyordum.

"Uyu hadi" Başımı tamam der gibi sallayıp tekrar omzuna yattım. Hafif sallantılar, Kai'nin saçlarımla oynaması, diğerlerinin konuşmaları, etrafta ki diğer seslerle uykuya dalmıştım.

Kai'nin beni uyandırmasıyla gözlerimi açmıştım. Bir iki saniye öyle durup etrafıma baktım. Yurda gelmiştik ve herkes aşağı iniyordu. Kai'ye tekrar bakıp uzattığı elini tutmuştum ve aşağı inmiştik. Herkes indiğinde Kai beni yurdumuzun önüne getirmişti. Beş adımlık yerde olsa onunla el ele yürümek çok rahatlatıcıydı. "Hazırlan, bir saat sonra seni alır binaya gideriz. Oradan da size"

"Tamam üzerimi falan değiştirip geleceğim"

"Gideceğimizden ailenin haberi var mı?"

"Sadece David amca seninle geleceğimi biliyor. Annemle babam yalnızca benim gideceğimi biliyor, telefonda seninle geleceğimi demek istemedim bir sürü soru sorarlardı"

"İyi yapmışsın, tabi oraya gideceğimiz zaman tepkileri daha farklı olacak ama.." Kai fazla tedirgin gözüküyordu.

"Merak etme her şey çok güzel olacak öncelikle Bay Lee'ye basın toplantısı yapmasını söyleyelim. Ailem sonra"

Derin bir nefes aldı. "Tamam" Tekrar sıkıca sarılıp yurda girdim. İlk katı çıktığımda Young Ho ve Kang Dae ile karşılaştım. Young Ho omzuma dokunup bizi yalnız bırakacağını söylermiş gibi gitti. Kang Dae bana bakıyordu ama ben fazla uzatmadan yukarı çıkmaya başlamıştım.

"Konuşalım"

Ona dik dik bakarken derin bir iç çektim. "Neyi?"

"Ben bir karar verdim, sana olan aşkımı istesemde bitiremem ama artık sana.. yine eskisi gibi sadece arkadaşımmış gibi davranacağım."

İçimden derin bir 'oh' çektim. Sonunda Kang Dae anlamıştı ve yine benim arkadaşım olacaktı. "Kang Dae.. gerçekten çok.. çok teşekkür ederim. Bir an gerçekten de arkadaşlığımızdan vazgeçtin sandım ve sana-"

"Eğer benden nefret edeceksen, bu nefretini gidermek için her şeyi yaparım. Aşkımdan bile vazgeçerim.. Bana öyle bakma saplantılı falan değilim sadece sana değer veriyorum"

"Ah bi an gerçekten saplantılı olduğunu düşündüm. Her neyse artık bana sadece arkadaşınmış gibi davranacaksan aramızda bir sorun kalmamıştır" Kang Dae yine ilk günkü gibi içten gülmüştü.

"Emin ol buna en az senin kadar bende sevindim" Kang Dae ile dostça kısa bir şekilde sarıldık. Telefonu çalınca içeri girmişti bende yukarı dairemize çıktım. Soo Min küçük salonumuzda ki ufak masayı kenara çekmiş dansımızı çalışıyordu. Beni görünce müziği kapatıp hemen yanıma geldi. Önce sıkıca sarıldık. Sonra ona ormana gittiğimi, Kai ile barıştığımızı, Bay Lee'nin sorun yapmayacağını, Kai'yi ailemle tanıştıracağımı her şeyi anlattım. Her zaman ki gibi tüm neşesiyle bana her şeyin çok güzel olacağını söyledi. Tekrar sarıldıktan sonra odama gidip banyo oldum ve bugün için ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Mini bir etek ve üstüne baskılı bir tişört seçtim. Abartı giyinmeye gerek yoktu, henüz daha ortada bir şey yoktu çünkü. Telefonuma gelen mesaja baktım. 'Bay Benim❤'den gelmişti. Yine geçen gün Kai telefonumdan kendi ismini değiştirip 'Bay Benim❤' yapmıştı, bende onun telefonundan benim numaramı 'Bayan Benim❤' diye kaydetmiştim. Kaydetme şekillerimiz hoşuma gitmişti. Kai sadece bana aitmiş gibi hissediyordum ki zaten öyleydi. Mesajı okuyup içten bir kahkaha atmıştım.