27.Bölüm

145 10 0
                                    

Kai ile binadan ayrıldıktan sonra arabada biraz beklemiştik. Ben elimde olmadan ağlıyordum. Kai'de bana sarılıyordu.

"Eun Mi ağlama artık, özür dilerim David amcanın oğlunu kullanmak istemiyordum sadece bir an kendimi kaybettim" Bir şey diyememiştim. Sadece ağlıyordum. "Eminim o da senin mutluluğunu istiyordur, hiç görüşmeseniz bile seni kız kardeşi gibi seviyordur" Kai'nin böyle bir cümle kurmasıyla gülümsemiştim. Eğer yaşasaydı bana abilik yapabilirdi. Belki de Kai'nin dediği gibi beni görüyordur. Kai'de benim gülümsememle gülmüştü. "Hayatta her şey istediğimiz gibi olmaz ama her şeyin iyi tarafını görmeye çalışmalıyız. Mesela eğer böyle bir olay olmasaydı Bay Lee hala daha herkesi çok fazla çalıştırmaya devam edebilirdi. Yada başka bir şey. Ama mutlaka her kötü şeyde iyi bir şey vardır." Tekrar sıkıca sarıldığında artık ağlamıyordum. Kai'nin dedikleri sanki beni kendime getirmişti.

"Teşekkür ederim"

Gülüp alnımı öpmüştü. Bir süre daha böyle durup Kai'nin kollarından ayrılmıştım. Makyajımı silip yola devam etmiştik. Yolda tekrar hafif bir makyaj yapıp derin nefes alıyordum. Her eve yaklaştığımız saniyede Kai daha da heyecanlanıyordu. "Babana bir şey alsa mıydık? Yada annene? Aslında almışken hepsine alalım. David amcanada alırız, baban neler sever?Annenle David amcanın da hoşuna gidecek bir şeyler almalı-"

"Cidden" Gülüp Kai'nin elini tutmuştum. "Hediyeye gerek yok, eğer gerek olan bir şey varsa o da sakin bir Kai."

"Ya baban onaylamazsa ilişkimizi? Ya bir sorun çıkarsa?"

"Çıkmayacak" Bunu söylerken aslında bende tereddütte kalmıştım. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Kai arabayı kenara çekip bana baktı.

"Sana her şey güzel olacak diyemem, ama ne olursa olsun yanında olup her şeyi elimden geldiğince güzel yapmaya çalışacağıma söz verebilirim. Eun Mi ben seni bir daha bırakmak istemiyorum, bir daha seni üzmek istemiyorum. Ben sensiz yapamıyorum. Sen benim herşeyimsin. Ne olursa olsun bu değişmeyecek. İsterse dünyanın en şansız çifti olalım yine de sensiz olmayacağım" Kai'nin gözünün içine bakıyordum. Ben ne yapmıştım da böyle mükemmel bir adama denk gelmiştim. Bu adama aşık olmamak elde değildi ki.

"Bende aynı şekilde ne olursa olsun seni bırakmayacağım. Asla ayrılmayacağız. Asla" Tekrar içimi ısıtacak şekilde sarıldık. Sarılması o kadar huzur vericiydi ki. Ayrılıp tekrar yola devam etmiştik. Eve gelene kadar konuşmamıştık çünkü ikimizde çok heyecanlıydık. Evin önüne geldiğimizde Kai arabayı park etmişti ve öylece oturuyordu. "İnmeyecek miyiz?"

"Oh evet" Arabadan inip kapıya yürüdük. Kapının önünde heyecanım iki katına çıkmıştı. Kai stresten terliyordu. Kapıya vuracakken elini sımsıkı tuttum.

"Sakinleş, babam o kadar da kötü biri değil. Hem önceden de geldin zaten bir şey olmayacak merak etme" Nefesini bırakıp bana baktı.

Yaklaşıp sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı. "Elimde değil"

Biri görecek diye korkarken aynı zamanda Kai'ye sarılarak rahatlatmaya çalışıyordum. "Rahatla biraz. Ne yaparsam rahatlarsın?" Son cümleyi hem gerçekten rahatlaması için yapabileceğim bir şey var mı diye sormak için hemde sarılmamızı kesmek için sormuştum. Ama Kai daha da kötü bir şey yapmayı düşünüyordu. Ayrıldıktan sonra gözlerini dudaklarıma kilitlemişti.

"Aklıma bir şey geldi ama.."

"Kaii. Evin önündeyiz" Kai kendine geldiğinde yüzümün kızarması yüzünden sırıtıyordu. Hemen boğazımı temizleyip zili çaldım. Kai'de zili çalar çalmaz kravatını falan düzeltmeye başlamıştı. Telaştan akıttığı terleri mendille silip derin nefes alıyordu. En sonunda kapı annem tarafından açılmıştı. Arkasında da babamla David amca vardı. Annemle babam beni yalnız beklediklerinden biraz şaşırmışlardı. Babam dikkatlice Kai'ye bakıyordu. Annem çok durmayıp bana sıkıca sarılmıştı ve bizi içeri almıştı. Babamla sarılırken bile gözlerinin Kai'nin üzerinde olduğuna emindim. David amca sıkıca sarılıp gülüyordu. Kai ile sarıldığında da kulağına bir şeyler söyleyip omzuna vurmuştu. Kai hafifçe sırıtıyordu. Babamla sadece el sıkılmışlardı. Salona geçip koltuklara oturmuştuk. İkili koltukta annem ile ben, tekli koltukta Kai, diğer üçlü koltukta babamla David amca oturuyordu.

"Bize arkadaşını getireceğini söylememiştin bilseydim daha güzel yemekler yapardım"

"Size söyleyecektim ama.." cümlenin devamını getiremediğimden David amca söze girmişti.

"Bunları yemekte konuşuruz ya karnım acıktı hadi oturalım" Bunu demesiyle babamın sert bakışlarına maruz kalmıştı. Omuz silkip ayağa kalkmıştı ve peşinden bizde ayağa kalkmıştık. Bu sefer Kai ile ben yan yana, karşıma David amca, masanın iki ucuna anne ve babam oturmuştu. Yemeğe başladığımızda David amca bilerek Kai'ye ailesi hakkında sorular soruyordu. En sonunda babam konuşmuştu.

"Eun Mi'nin daha önce eve bir erkek arkadaşını davet ettiğini hiç görmemiştim. Kai'nin gelişinin bir sebebi mi var?" Kai yemeğini bırakıp bana bakmıştı. Benim tedirgin bakışlarımı gördüğünden yutkunup o cevap vermişti.

"Aslına bakarsanız evet efendim bir sebebi var" Babam derin bir iç çekip ayağa kalkmıştı. Arkasından da David amca gitmişti. Annem sorar gözlerle bize bakıp onların yanına gitmişti. Kai'de elimi tutup ayağa kalkmıştı. İçeriye giderken onu durdurup elimize bakmıştım. O ise yürümeye devam etmişti. Salona geldiğimizde üçüde elimize bakmıştı ve babamın şu an çok sinirlendiğini tahmin edebiliyordum. Kai elimi daha da sıkıp boğazını temizlemişti. "Buraya gelmemim sebebini merak ediyorsunuzdu-"

"Lafı uzatmadan anlat" Babam dümdüz bir sesle konuşmuştu.

"T-tamam" Biraz beklemişti ve derin bir nefes alıp tekrar konuşmuştu. "Efendim ben kızınızdan çok hoşlanıyorum ve eğer izin verirseniz Eun Mi ile evlenmek istiyorum" Evlenmek mi!?

Seçimsiz Aşk (Kai)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin