YARIŞ

33 5 2
                                    

Hastane hatıralarımdan bu kadar erken kurtulduğumu düşünmem hataydı.
Karnımdaki, dirseğimdeki ve tam olarak açıklayamadığım yerlerdeki yara bantları ve sargı bezleri, hastane anılarımı somutlaştırıyordu. Ceketimi üzerime geçirdim. Telefonu elime alıp, saate baktım; 19.55. Günlerden pazartesi. En son hatırladığım zaman, pazar akşamı. İyi, hastanede fazla zaman harcamışım.
Son kez küçük evine göz atıp, evden çıktım. Hava soğuk ve hafif sisliydi. Motoruma ilerledim. Kaskımı takarken, motora bakıp konuştum.
"Bu akşam da düştüm eline." Motoruma atladım ve piste sürdüm.
*
20.22. Karşımdaki insan kalabalığına baktım. Tam 27 dakikamı buraya gelmek için harcadım. Umarım değer. Motorumu piste biraz daha yaklaştırdım ve durdum. Motorumu orada bıraktım ve az ilerde elindeki birkaç kağıtla uğraşan Badem'e ilerledim. Dibine girene kadar farketmedi beni.
"İsmim?" Kahverengi saçını kulağının arkasına alarak konuştu.
"Her zamanki."
"Rakip?"
"Sadece bir kişi." Kaşlarımı kaldırıp, alayla konuştum.
"Kimmiş bu cesur insan?"
"Yakında tanışırsınız." Elimi cebime soktum ve onun gibi duvara yaslandım.
"Bu arada..." Kafamı çevirdim. Derin bir nefes alıp devam etti.
"En az senin kadar iyi birisi." Mavi gözlerine baktım. Ciddiydi. Düşündüm; Badem bana ilk defa böyle bir ayrıntıdan bahsediyordu. Tamam bu 'meslekte' en iyi değilim ama rakiplerimden beni zorlayanlar bir elin parmaklarını geçmez. Ki 'en az benim kadar iyi' olan birisiyle karşılaşmamıştım. İyi tarafından bakmak gerekirse, bu iş benim hayatımın sonuna kadar ekmek kapım olacaksa ne kadar kendimi geliştirirsem o kadar iyi bir hayatım olacak. Bu durumda pekte kötü birşey değildi güçlü bir rakip. Yeniden Badem'e döndüm. Umursamamakla birlikte, stratejik olarak kendimi hazırlamam için küçük düğümleri çözmeliydim. Ve sanırsam düğümleri çözmem için bana sunulmuş tek şans Bademdi.
"Cinsiyet?" diye sordum, gözlerine bakarken. Kısa biran düşündü ve cevap verdi.
"Önemli mi?" Gözlerimi kapattım ve aklıma gelen düşünceleri kapı dışarı ettim.
"Cevap..?" Tepkimi ölçmek için yüzüme dikkatle baktı ve cevapladı.
"Erkek." Yeniden duvara yaslandım ve gökyüzündeki minik ışıltılara göz gezdirdim.
"Bir sorun mu var?" 'Bir sorun mu var?' içim evet desede umursamadım. Bazen iç ses fazla duyarlı oluyor.
"Sorun yok." dedim, gökyüzünden bakışlarımı çekmeden, Badem'in duyabileceği bir sesle. Sorun yok, olmamalı.
"Afra!" dedi, tanıdık olduğum ama gereksiz bulduğum bir ses. Gözlerimi açtım ve karşımda beliren simaya göz gezdirdim. Kokoş kelimesinin, sözlük anlamı olmak için yaratılmıştı.
"Yarış başlar birazdan. Ama öncesinde rakibinle tanışmak istersin diye düşündüm." Karşımdaki saçları boyanmaktan yıpranan, suratında makyaj değil yağlı boya olan, kısa ve geniş kadına baktım. Hayatıma böyle ucuz insanlar dahil etmemeliyim.
"Gerek yok." dedim ve yanından geçerek ilerledim. Bu gecenin sorunsuz bitmesini dileyerek kurucunun yanına gittim. Beni görünce oturduğu yerden kalktı ve ağır adımlarla oda bana yaklaştı. Ortada buluştuğumuzda bana baktı ve ilk o söze başladı.
"Hosgeldin." Boş konuşmalardan her zaman nefret etmişimdir.
"Ücret?" Güldü.
"10.000 tl." İyi bir miktar.
"Kaç km?"
"5" Daha fazlasını da gördüm.
"Kaç dakika?"
"2.30" İddia büyük. 5 kilometreye 2.30 dakika ve sonucunda 10.000 tl. Sonuç için risk alabilirim.
"Tam olarak nereden nereye?" Bilsemde yanılmamak en iyisiydi. Önümüzde uzanan pistte, yarışı anlatmaya başladı. Aslında pist denilmesi bence boşa kelime kaybıydı. Şehir dışında kullanılmayan bir yolu, düzeltme çabalarından sonra ortaya çıkan daha az rahatsız edici bir görüntüydü. Arada bir -bunun gibi- büyük iddialar atılırdı ortaya ve bazılarına katılırdım. Tabiri caizse bu işteki menajerliğimi Badem yapardı. Tabi benim onu bilgilendirmelerim dahilinde.
Anonsların başlamasıyla yarışa az kaldığını farkettim.
"Beni takip et." dedi kurucu önümde ilerlerken. Başlangıca geldiğimizde mikrofonu eline alıp konuşmaya başladı. Hoşgeldinizden başlayan laf kalabalığı.
"Ve bu gece bu yarışa katılan iki gencimizi taktim edeyim sizlere " Ne çok uzattın ve abarttın. Başlat artık şu yarışı.
"Bu gencimizi iddialı yarışlardan tanıyorsunuz. Ve şimdi de burada. Yeniden hosgeldin Afra." Etrafımdaki pohpohlayıcı davranışların kaynaklarına bakmaya bile tenezzül etmedim. Sahtelikten hoşlanmazdım.
"Ve bu da en iddialı yarışlarda kendini birinci sıralara taşıyan çok sık görmediğimiz, duymadığımız halde, yetenekli gencimiz Kayra." Kayra... Kurucunun gösterdiği tarafa kısa biran baktım. Ve gözlerini gözlerimde hissettiğim anda bakışlarımı kaçırdım. Yeterince gerilmiştim zaten. Göz teması kuracak değilim.
Konuşmanın son bulmasıyla motorlara doğru ilerledik. Başlamaya iki dakika kaldığında, Badem koşarak yanıma geldi.
"Afra!" Bir sorun mu vardı?
"Evet." Etrafına göz gezdirdi ve biraz daha bana yaklaşıp, sadece benim duyabileceğim bir sesle konuştu.
"Hafife alma." Kaçamak bakışlarla o çocuğa bakıyordu. Ne demek şimdi bu? Aklımı karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu, Badem'in sözleri. Hem hafife aldığımı kim söylemiş. Yarış için son bir dakikaya girdiğimizde, Badem birkez daha gözlerime baktı ve gülümseyerek konuştu.
"İyi şanslar. Buna ihtiyacın olacak." Yavaşça yanımdan uzaklaşırken ne kadar ciddi olabileceğini düşünüyordum.

Benim şansa hiç ihtiyacım olmadı. Ve bu kural bu gece de değiştirilmeyecekti!

Merhaba. Arkadaşlar oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Desteğiniz için teşekkürler. Ve şuandan bayramınızıda en içten dileklerimle kutluyorum.Hayırlı bayramlar.

SİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin