Acı, gerçeğin hatırlatıcısıdır. Gerçek acılarla yüz bulur.
Ellerim yavaşça kaskıma gitti. Biraz daha kafamda kalması akciğerlerimin işlevlerini yitirmesine sebep olabilirdi. Kaskımın olmayışından gelen rahatlık, akciğerlerimin dumanla dolmasıyla son buldu maalesef. Bilincimin yavaş yavaş yerine gelmesiyle, manzaranın berbatlığı biraz daha belirginleşiyordu. Sol kolumdaki sancı dayanma sınırlarını zorlasada yavaşça ayağa kalktım ve dumanla karışık karanlığa göz gezdirdim. Tabi bu, dumanın kaynağını da görmemi sağladı. M-o-t-o-r-u-m... Motorum... Benim motorum. Ya da motorlar demeliydim belki de. Gözlerimi kapatıp zorladım hafızamı. Yarış...sis...viraj...ve..,ve...
"Kaza." diye mırıldandım gözlerimi açarken. Ve kazaya sebep olan isim listesi. Ben zaten motorumla bedelimi ödedim. Sıra bedelini en ağır şekilde ödemesi gereken beyinsizde. Motorumu bu hale sokan gerizekalıda.Karanlık ve sis görüş alanımı kısıtlasada, onu görmemi engellemiyordu. Hızlı adımlarla ona doğru ilerliyordum; onun da bana doğru ilerlemesini hiçe sayarak.
"Bunun bedelini ödeyeceksin." dedi yakama yapışan ellerini biraz daha sıkarken. Hiçkimse bana ahkâm kesemez!!!
"Şıçarım lan bedeline." Geriye doğru savrulmadan önce, ellerim ceketini kavramıştı. Dengem kısa süreliğine bozulsada yere düşmemi engellemiştim. Karşımdaki egzotiğin gözleri, gözlerimin aynasıydı. Sadece nefret vardı bakışlarda. Ve nefretin sahtesi asla olmazdı.Yanına yaklaştığımda sol yanağına, sağ yumruğumla sertçe bir yumruk indirdim. Sendelemesine aldırış etmeden karnına sağ tekmeğimi geçirdim. Normal bir insanı bitirecek sert tekmeğim onun sadece toparlanmasını biraz daha engellemişti. Ama toparlanmıştı hemde umduğumdan daha kısa sürede. Sanki bu beni yeterince şaşırtmamış gibi sağ elmacık kemiğime gelen sert 'demir' yumruk tamamen dengesizleşmeme neden olmuş, asfaltla buluşmamı sağlamıştı. Kafatasımın sağ tarafı inanılmaz acıyordu. Yavaşça bütün hücrelerime acı kısa sürede ulaşmış, reflekslerimi ve az kalan mantığımı yok etmişti. Geriye sadece tek birşey bırakmıştı, yoketme hissi. Bütün gücümle ayağa kalktım ve dalgınlığını fırsat bilip yakasına yapıştığım gibi tüm gücümle yere savurdum. Düşmekten son anda yırtmış olabilir ama tekmeğimden asla. Diz kapağının arkasındaki boşluğa var gücümle salladığım tekme bütün çabalarına karşı düşmesine neden olmuştu. Toparlanmasına izin vermeden üzerine oturdum yumruklarımla yüzünü morartmaya başladım. Kısa bir süre sonra demir eller kollarıma yapışınca anlık dalgınlığım yer değiştirmemize neden olmuştu. Yüzüme ard arda yediğim demir yumruklar,kan tadını yoğunlaştırıyordu. Dirseğimi karnına geçirene kadar yediğim yumrukların haddi hesabı yoktu. Dikkatinin dağılmasından yararlandım ve üzerimden attım. Hızla ayağa kalktım ve yerde yatmasını fırsat bilerek tekmelerimi karnına savurdum. Her yediği darbe onu daha da güçlendiriyordu sanki. Ayağımı yakalamasıyla, sırtım sertçe zeminle buluştu. Tekmeğini karnıma savurduğu sırada sola doğru yuvarlandım. Üzerime gelmeye başladığında çoktan ayağa kalkmış onu bekliyordum. O sırada gelen motor sesleri ve ardından beliren farlar dikkatimizi kendine çekmişti. Ama bu fazla sürmedi en azından benim için. Profilden gördüğüm yüzüne bir yumruk savurdum. Tam isabet, karşılığını almam uzun sürmemesine rağmen. Yumrukları fazla ağırdı. Birkaç tane daha çenemi kırabilirdi. Yeni yumruğum için atağa geçmem kollarımı tutan bir çift kol sayesinde son buldu. Badem beni biraz daha çekiştirerek egzotikle aramdaki mesafeyi iki katına çıkardı. Aramızda yaklaşık beş metre mesafe oluncaya kadar Badem beni sürükledi. Sonunda kollarımı ondan kurtarmayı başarınca, dikkatlerini bize vermiş kalabalığa doğru ilerlemeye başladım. Tabi seyirciler benden kaynaklanan bir göt korkusuna kapılınca kısa sürede kalabalık dağıldı ve arkalarındaki motorlara ulaşmam umduğumdan daha kısa sürdü.
"Neler oldu ve neden?" dedi, koşarak bana yetişen Badem. Siyah motorun kaskını kafama takarken cevapladım.
"Tanıştık." Motora hızla bindim ve yola koyuldum. Toparlamam gereken bir adet 'ben' vardı.
*Sürekli beni bu halde görmekten bıkmış bir banyo aynası ve morun tonlarına sahip bir yüz. Elmacık kemiğimden başlayarak yüzümün sağ tarafı mor- kırmızı arası bir renkti. Sol taraf ise sağ taraf kadar yoğun renklere sahip olmamakla birlikte morun açık tonlarını bürünmüştü. Üst dudağımın; sağ üst kısmı batlamış, çenem kulağıma kadar çizilmişti. Vücudum ise arbededen dolayı kızarıklık ve morluk içindeydi. Sol kolumda ise omzumdan başlayıp elime kadar gelen müthiş bir sancı vardı. Yorgundum ve uykusuzdum. Hastane hatıralarım ve bu gecenin hatıraları yorgunluğumu dayanılmayacak pozisyona getirmişti.
Elimi yüzümü yaralarıma dikkat ederek yıkadım ve banyodan çıktım. Açtım ama kolumu kaldıracak halim yoktu. Terliydim ama duş alacak kadar sağlam uzuvlarım yoktu. Pistim ama üzerimi değiştirecek kadar iyi hissetmiyordum. Kendimi yavaşça yatağa bıraktım. Ve uykunun beni iyileştirmesini umarak gözlerimi kapattım. Yarın daha güzel olacak...olmalı...
Yeniden merhaba arkadaşlar. Bölüm geç geldi. Üzgünüm. Bilirsiniz okuldan arta zaman kalması imkansız. Okunma sayımız çok güzel. İnşallah daha da artar. Destekleriniz için hepinize teşekkür ediyorum. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİS
Genç KurguUzun süredir aldığım tek tattı... Kırmızıydı... Ve o her beni ziyaret edişinde daha da artıyordu... Yüzüne, özellikle de gözlerine dikkatle baktım. Neden gözlerinde küçük bir kızın aradığı o duygudan eser yoktu? Yanıma geldiğinde neden eline o demi...