Hımm. Uzun zaman oldu sanki. Tamam kabul çok uzun bir zaman oldu. Belki siz kitabı özlediğiniz için bu yazıyı okumadan geçeceksiniz ama ben yazmadan geçmek istemedim.
En son okullar açılmadan bir gün önce yazmıştım o da bölüm değil duyuru olmuştu. Arkaya bakınca 1 dönemin nasıl bittiğini inanın anlamadım. Şimdi ise yarıyıl tatiline giriyoruz. Umarım herkes istediği notları almıştır. Alamasa da dünyanın sonu değil ya ikinci dönem var daha.
Sizi boşladığımı düşünüyorsanız bir şey diyemem. Haklısınız belki de ama geçerli nedenlerim olduğunu bilmenizi isterim. Düzenlemeleri çok şükür bitirdim. İçime daha çok sindi geçmiş bölümler. Kendimden çaldığım vakitlerle de bu bölümü yazdım. Uzun bir ara verdiğim için yazım tarzımda değişmeler olup olmadığını bilmiyorum. Olmuşsa da iyi yönde olmasını isterim. Neyse bu bölüm size karne hediyesi olsun. İyi okumalar. :)
Depodan gelen sesleri duymamla içeriye adım atmam bir oldu. Kapı gürültüyle açılırken neyle karşılaşacağımı bilmeden ilerlemeye başladım. Karanlıkta adım atarken içeriden gelen seslere kulak verdim.
"Bir daha o çocuklara dokunmayacaksın."
İçeriden sızan ışığı takip ederek ilerledim. Tam olarak neler döndüğünü anlamamıştım. Sadece sesler duyordum o kadar. Biraz daha yaklaştım.
"Abi ben bir şey yapmadım. İftira atıyorlar. Çocukları dediğin yere teslim ettim. Suçsuzum ben."
Ne çocuğundan bahsediyordu bunlar? Kafamın içindeki tilkileri zabdedemiyordum. Her biri bağırıyor ne düşünmem gerektiğini şaşırıyordum. Sonunda babamgili görebileceğim kutu yığınının arkasına geçtim.
"O çocukların kılına zarar gelsin seni yaşatmam. Duydun mu beni?"
Karşı taraftan hiç ses gelmedi. İki kutunun arasındaki ince çizginin izin verdiği sürede babamı görmeye çalıştım. Tavandaki tek bir lamba depo için yeterli değildi. Loş ışık depoyu aydınlatırken sandalyede arkadan elleri bağlı adamı gördüm. Başı öne eğilmiş cevap vermiyordu. Babam hıncını çıkarmak istercesine sözlerine devam etti.
"Çocukları okullara dağıtmanı söyledim. Sen ne yaptın? Çocukları bırakıp kaçtın."
Babamı ilk defa bu kadar sinirli gören ben ikinci şokumu yaşıyordum. Babam çocukların okullara dağıtılmasını mı sağlıyordu? Birnevi servis şoförüydü. İnanamıyordum. Çocukları koruyan adamı nelerle suçlamıştım.
"Abi kim ne dediyse yanlış anlamışsın. Sana hata yapmam ben."
Babam hakkında düşündüğüm her şey için kendime bir kere daha küfrettim. Babam iyi biriydi. Hem çocukları o adama karşı savunuyordu. Salak adam çocukları bırakıp kaçmış. Her şeyi yanlış anladığımı fark ettim. Daha fazla burada kalmam gerekmediği için sessiz adımlarla arkamı döndüm. Duyacağımı duymuştum ben. Babama görünmeden depodan çıktım. Beklettiğim taksiye binerek eve doğru gitmeye başladım.
O kadar salaktım ki babamın kötü biri olduğunu düşünmüştüm. Hatta buna kendimi inandırmıştım. Birazcık bile babamı tanımış olsaydım buraya kadar gelmeme gerek kalmayacaktı. Babam birisine zarar vermezdi. Şimdi bile yapmamıştı. Dün söylediği gibi adamı dövmemişti. Sadece uyarmıştı.
Bir daha babamın ne iş yaptığını sormayacak ve kurcalamayacaktım. Her şeyi görmüştüm. Babam kötü birisi değildi. Pişmanlıkla dolu kalbim eve gitmeye hazır değildi.
1 gün önceki akşam
Alina eve girdikten sonra kendimi hala evlerinin kapısına bakarken buldum. Beni kafede öptüğü gün ona onu kendinden bile koruyacağıma söz vermiştim. Sadece güldü bu sözüme. Başka tepki vermedi. Babasından koruyamayacağımı düşünüyordu ama çok yanılıyordu. Ben Emir AKHANdım gerekirse Türkiye'nin en büyük ilk 5 mafyasına giren Bülent GÖKMEN'den bile korurdum Alinayı. Çünkü ona aşıktım. Onu korumak için gerekirse şeytanla bile anlaşmaya girecek kadar kararlıydım. Karşımdakinin kim olduğunun önemi yoktu benim için. Şimdi olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bücür Şeytan(UZUN BİR SÜRE ASKIDA)
UmorismoOkulumu değiştirmemin ileride beni bu kadar etkileyeceğini bilemezdim.Hatta okulun ukala çocuğunun bütün acılarıma ilaç olacağını tahmin bile edemezdim.Peki ya bir göz kırpmanın bir ilişkinin başlangıcı olacağı kimin aklına gelirdi ki?Tüm kurallara...