Yine sıkıcı günlerimden birine uyandım. Kahvemi hazırlayıp balkona kitap okumaya çıktım. Telefonumun sesini duydum. Didem mesaj atmış. Kanka akşam saat 19:00 da bekliyorum seni yazmış. Akşam ne varki diye sordum. Aşk olsun kanka ya bugün benim doğum günüm unuttun mu? Demiş. Gerçektende unutmuştum. Neyse aldım kitabımı, çıktım balkona, oturdum salıncağıma. Hem kahvemi yudumluyorum, hem kitabımı okuyorum. Tam konsantrasyonumu topladım, kitaba daldım bir araba sesiyle irkildim. Gelen, üst katta oturan komşumuz Ozan Bey, Elif Hanım ve kızları Defne'ydi. Fakat yanlarında taş gibi bir çocuk vardı. Sanırım Ozan Beyin misafiriydi. Oturup kitabımı okumaya devam ettim. Oo saat 17:30 olmuş. Hemen hazırlanmam lazım. Öncelikle güzel bir duş aldım. Gardrobumdaki elbiselere şöyle bir göz attım. Çiçekli straplez elbisemi giyip, taşlı kolyemi takmayı düşündüm. Saçlarımada bir fön çekerim. Hafifte bir makyaj. Hazırım. Bu arada saat 18:30 olmuş. Yarım saatte anca giderim. Giydim topuklu ayakkabılarımı, takkır tukkur yürüyorum. Kaldırımda oturup konuşan kızlara istemeden kulak misafiri oldum. "Hani şu yeni gelen çocuk var ya Ozan abinin eski eşinden olan çocuğuymuş. "Dedileler. Hiç duymamış gibi devam ettim yoluma. Sonunda Didem'in evine vardım. İçeri girmemle Mustafa'yı görmem bir oldu. Biz onunla ayrılmıştık fakat o bunu kabullenemiyor ve peşimide bırakmıyor. Didem'i ilk gördüğüm yerde onu kenara çekip Mustafa'yı neden çağırdığını sordum. Onu Didem çağırmamış. Mustafa kendisi gelmiş. Onu takmayıp eğlenmeme baktım. Saat 23:00 olmuş. Eve dönme vakti gelmişti. Didem'e tekrar mutlu yıllar dedikten sonra yola koyuldum. Sonunda evin bahçesine girdim. Kafamı bir kaldırdım onu gördüm. Yavaş yavaş bana yaklaşıyordu. "Merhaba ben Berke" diye bir ses duydum. Bu onun sesimiydi. Başımı hafifçe yukarı kaldırdım. Harbiden o konuştu. "Merhaba bende Rüya"dedim."Tanıştığımıza memnun oldum"dedi. "Bende"dedim. İyi akşamlar diyerek ayrıldık. Ben eve o bilmem nereye.
